Etki ajanlığı: "Herkes, her an, herhangi bir gerekçeyle yasanın hedefi olacak"
Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şube Başkanı Sinan Tartanoğlu ile 'etki ajanlığı' yasasının geri çekilme nedenlerini ve tehlikelerini konuştuk.
Görsel: DALL-E
Gözde TÜZER
Etki ajanlığı yasası bir kez daha “ertelendi.” Özgür Özel “Kırmızıdan sarı alarma aldık” dedi, muhalefet tehlikeleri sıraladı. Şimdi yeni bir “geri çekme” ile karşı karşıyayız. Etki ajanlığına dair “Ne olursa olsun getireceğiz” diyen iktidar kanadının bu kez muhalefet ile görüşeceği söyleniyor.
Gelişmeleri Ankara’da yakından takip eden Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şube Başkanı Sinan Tartanoğlu ile 24 Temmuz 2024’te konuştuğumuzda “Aslında bu, AKP’nin yasama faaliyetleri içinde en sık başvurduğu yöntem, belki de. Konu gündeme getiriliyor, ‘Meclis yolunda’ denilerek. Muhataplar, içte ve dışta ilgililer ayağa kalkıyor, ya da bir şekilde tepki gösteriyor. Bir çeşit ‘Yasama öncesi ön çalışma’ yapılıyor, bu şekilde. Daha sonra, tepkiler ciddiye alınırsa takvimsel ve mevsimsel şartlar da dikkate alınarak; konunun Meclisteki görüşmeleri erteleniyor” demişti.
Bir kez daha görüştüğümüz Tartanoğlu bu kez yasasının; “Bilmediğimiz, belki de hiç bilemeyeceğimiz gerekçelerle ertelendi. Ama rafa kalkmadı. Hele hele ‘Bir daha hayatımıza girmeyecek’ dememiz mümkün değil. Çünkü bir kere zihinlere işlendi, kod yazıldı bir kere. Bu saatten sonra etki ajanlığı diye bir düzenleme hiç görüşülmese bile hayatımızın gerçeği” diyor.
ERTELEMENİN GÖRÜNMEYEN NEDENLERİ…
"Ertelemenin" görünen gerekçesinin “biraz daha istişare” olduğunu vurgulayan Tartanoğlu’nun gözlemlerine göre; ertelenmenin nedeni AKP ile MHP arasındaki gerilim… Sinan Tartanoğlu şöyle diyor: “İkinci kez ertelendiği sırada Erdoğan ile Bahçeli arasında Bahçeli'nin Öcalan çağrısı ve kayyım atamaları nedeniyle bir gerginlik olduğu yazılıp çiziliyordu. Böyle bir gerginliğin olmadığı bir gazeteciyi fırçalamak pahasına anlatılmak istenmişti. Evet, belki Erdoğan ile Bahçeli arasında bir gerginlik yoktu, ya da varsa bile ilk yüz yüze görüşmede çözüldü. Ama kimse TBMM'de AKP Grubu ile Bahçeli arasında, MHP Grubu ile Erdoğan arasında bir kopukluk olup olmadığını sorgulamadı. Belki de sorun oradaydı. Liderler arasındaki soğukluk algısı partilerin Meclis gruplarını da etkiledi ve bu yasa ikinci kez geri çekildi. İlk geri çekmede de Sinan Ateş davası gündemi etkili oldu, bence.”
Amacının “Muhalefetin, gazetecilik meslek örgütlerinin ve tüm sivil toplum kuruluşlarının yasanın istişare için geri çekilmesi değil ‘Hayatımızdan bir daha hiç girmemek üzere çıkması’ için kurduğu baskıyı yok saymak veya değersiz görmek” olmadığını belirten Tartanoğlu, özellikle yasanın Adalet Komisyonundaki görüşmeleri sırasında ciddi ve etkili bir muhalefet yapıldığını söylüyor.
DOSTLAR ALIŞVERİŞTE Mİ GÖRDÜ?
Yasanın görüşmeleri yeniden istişare gerekçesi ile ertelendi. AKP Grup yönetimi tekrar tekrar, yasayı geri çekmediklerini vurguladı. Hatta AKP Grubu muhalefet partilerini ziyaret etti. Bu sırada CHP Grubu, alarm kodunu kırmızıdan sarıya çekti. Ama muhalefet turunun ardından Özlem Zengin dedi ki ‘Her halükarda bu düzenlemeyi yapacağız...’
Tartanoğlu tüm bu olana dair şu soruları yöneltiyor: “Siz her halükarda bu düzenlemeyi yapacaksanız, neden ‘Yeniden istişare etmemiz gerek’ dediniz? Muhalefet partilerinin Meclis gruplarını neden ziyaret ettiniz? ‘Her halükardanın içinde ne vardı da ‘illa getireceğiz’ noktasına geldiniz? Yoksa arada Erdoğan-Bahçeli görüşmesi mi oldu, o yoğunlaştığı söylenen kara bulutlar son görüşme ile dağıldı, AKP ve MHP mutat ajandasına geri mi döndü de istişareye ihtiyaç olduğu belirtilen muhalefet grupları şöylece bir turlanıp dostlar alışverişte mi gördü?” Ankara Şube Başkanı manzaranın tam da böyle çizildiğini belirterek “Yine bence diyorum tamamen izlenim, bilgim yok, zaten bence kimsenin de bu konuda net bir bilgisi hiçbir zaman olmayacak” ifadelerini kullanıyor.
DOĞAL ÜYE GİBİ DOĞAL HEDEF GAZETECİLER
İlk ve doğal hedefin elbette gazeteciler olacağını ama meselenin sadece gazetecilerin sorunu olmaktan çok daha büyük olduğunu vurgulayan Tartanoğlu “Narin cinayetinin peşini bırakmayan avukatlar, hem de Narin cinayetinin peşini bırakmadıkları için... Dövizin daha da yükseleceğini anlatmaya çalışan ekonomistler, geçmişte olduğu gibi öngörülerinde haklı çıkacakları için... Çayırhan'da yeraltında grev yapan madenciler, talepleri hiç yerine gelmese de yeraltında grev yaptıkları için.... İşkence iddialarını raporlaştıran insan hakları dernekleri... Herkes, her an, herhangi bir gerekçeyle bu yasanın hedefi olacak... Ama doğal delege, doğal üye gibi doğal hedef gazeteciler olacak” dedi.
HERKES BİR GÜN ‘AJAN’ OLABİLİR
Milyarlarca kişinin kimlik numaralarından ev adreslerine kadar tüm kişisel verilerinin geçtiğimiz aylarda sızdırıldığını ve BTK'nin de sızıntı nedeniyle Google'dan yardım talep ettiğini hatırlatan Tartanoğlu şu örneği verdi: “Free Web Turkey'den Ali Safa Korkut; BTK'nin Google'a yazdığı yazıya ulaşmıştı. Mektup, tüm skandal boyutu bir yana ‘Dear Google Team’ ifadesiyle başlamasıyla da eleştirilmişti. Ortada iki ayrı haber ve sosyal medyada yapılan binlerce eleştiri paylaşımı vardı. Uluslararası bir kurum vardı. Bir de Türkiye'nin ulusal kurumlarından biri vardı. Ve esas olarak bir de milyonlarca kişinin kişisel hakları... Bu iki haber ve milyonlarca eleştiri; bu yasa kabul edildikten sonra cevval bir savcı tarafından pekala ‘etki ajanlığı’ suçunun içine atılabilir. İç ve dış siyasal yarar muğlaklığı, kişisel bilgileri çalınan milyonlarca insan lehine değil; BTK lehine çok kolayca işletilebilir.”
Metin Cihan'ın Filistin'deki zulme rağmen Türkiye'nin İsrail ile yaptığı ticaretin tüm ayrıntılarını paylaşmasının da hızlıca ‘etki ajanlığı’ maddesinin içinde düşünülebileceğini söyleyen Tartanoğlu “Yasanın gerekçesindeki tüm maddeler neredeyse burada da var” ifadelerini kullandı.
‘BU KANUN ÇÖPE ATILMALIDIR’
Türk Ceza Kanunu'nda da “ajanlık” suçu olduğunu ama casusluk için temel şartın “Devletin siyasal yararları ile ilgili gizli bir bilginin casusluk amacıyla elde edilmesi” olduğunu belirten Tartanoğlu “Yani ortada gizli bir bilgi olacak... Bir yorum bunun içine girmez, bir haber bunun içine girmez, işkence raporu bunun içine girmez, avukatlık bunun içine girmez, grevcilik veya sendikacılık bunun içine girmez” diyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor “Ama sonuç yine değişmeyecek gibi... Gazetecilik suç olarak görülmekten, kanunlar eliyle nitelikli bir suç haline getirilmekten vazgeçilmediği sürece; haber hiçbir zaman sadece bir haber olarak kabul edilmeyecek. Bu kanun hiç görüşülmemek üzere çöpe atılmalıdır. Aksi halde sadece basın özgürlüğü değil düşüncenin kendisi suç haine gelecektir. Aksi halde bu kanun ile bir kez daha rejim değişikliği tehlikesi ile karşı karşıya kalınacaktır. Devletin iç ve dış siyasal yararı esas olarak ve asıl bu kanun metninin yırtılıp atılmasındadır...”