24 Kasım 2024 12:27

Eber Gölü nasıl kurtarılır?

Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, geçen ay çıkan ve haftalarca süren yangında sazlıklarının büyük bölümü yanan Eber Gölünde suyun oksijen miktarının tükenme noktasına geldiğini belirtti.

Fotoğraf: Murat Özçelik / Wikipedia Commons CC BY-SA 4.0

Paylaş

Özer AKDEMİR

Afyonkarahisar’ın Bolvadin, Çay ve Sultandağı ilçeleri sınırları içinde kalan Eber Gölü’nde geçtiğimiz ay çıkan yangın haftalarca devam ettikten sonra söndürülebildi. Eber, 4 Kasım 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kesin korunacak hassas alan olarak tescil ve ilan edilmişti. Neredeyse üçte ikisi kuruyan gölün yüzeyindeki sazlıkların büyük kısmına zarar veren yangın göl ekosisteminin önemli parçaları olan canlıların ve bitki örtüsünün yok olmasına neden oldu. Eber Gölünde sazlıklarla birlikte, torf ve turbanın da yandığı dile getiriliyor. Bolvadin, Çay ve Sultandağı ilçelerinde 10'a yakın köyde yaşayanların balıkçılık ve kamış üretiminde gelir kapısı olan Eber Gölü’ne giriş çıkışlar Afyonkarahisar Valiliği tarafından süresiz olarak yasaklandı.

YANGINLARDA KASIT MI VAR METAN GAZI MI ETKİLİ OLDU?

Göldeki yangınları ve Eber’in kurumaktan nasıl kurtarılabileceğini değerlendiren Jeoloji Yüksek Mühendisi ve Tıbbi Jeoloji uzmanı Dr. Eşref Atabey, Eber Gölü’nün su kütlesindeki oksijen miktarının tükenme noktasına geldiğini belirterek göldeki sazlık ve turbalıklarda, neredeyse her yaz sonunda ve genellikle kurak aylarda yangınlar çıktığını belirtti. Geçtiğimiz ekim ayında başlayan ve bir ayı aşkın devam eden yangının gölde oluşan metan gazının etkisiyle başlamış olabileceği ya da kasıtlı çıkarıldığı iddialarının bulunduğuna dikkat çekti.

Eber’i kurutan etmenler arasında gölü besleyen su kaynaklarının baraj ve gölet inşaatlarıyla yer altı suyunun doğal akışının, yüzey suyunun toprağa süzülüşünün kesilmesinin önemli yer tuttuğunun altını çizen Atabey, diğer faktörleri de şu şekilde sıraladı; “kurutma kanalları, atık su ve organize sanayi, şeker fabrikası, Biokütle enerji santrali, alkoloid fabrikası atıkları ve diğer atıklar, erozyon, jeotermal akışkanlar, iklimdeki değişmeler, madencilik faaliyetleri, ormansızlaştırma ve kontrolsüz su kullanımı."

KORUMA SÖZÜ VERDİK AMA…

Bern ve Ramsar gibi uluslararası sözleşmelere imza atılarak koruma taahhüdü verilen göllerin birer birer kuruduğuna vurgu yapan Atabeş, endemik Eber Sarısı ile nesli tükenme tehlikesi altındaki Bataklık Vaşağı (Saz Kedisi) gibi birçok fauna ve flora türünü barındıran Eber Gölü’ndeki habitatın korunması açısından suyun miktarı kadar, kalitesinin de büyük önem taşıdığına işaret etti.

GÖLÜ KURUTAN ETMENLER

Atabey şunları dile getirdi: "Ne yazık ki, ülkemizin en önemli karbon yutağı işlevindeki sulak alanlarından biri olup, kuşların göç yolunda olması itibariyle uluslararası öneme de haiz Eber Gölü’nün ne suyunun miktarı ne de kalitesi yetkili devlet organlarınca gölde ve Akarçay Havzası bazında koruma çalışmaları yapılmadığı için korunamadı. Genellikle ÇED süreci işletilmeksizin Valilik tarafından verilmiş 'ÇED gerekli değildir' kararları ile faaliyete başlayan JES’ler ile çok sayıdaki mermer, maden, taş ve kum ocaklarının da su kaynaklarının azalmasında ve kirlenmesinde büyük etkileri vardır. Bunların yanı sıra, iklimdeki değişiklikler, ormansızlaştırma ve kaçak su kuyuları ile kontrolsüz ve aşırı miktarda su kullanımı, günü kurtarmaya dönük hatalı tarım politikaları gereğince halkın çok su isteyen bitkilerin ekimine teşvik edilmesi gibi nedenleri de belirtebiliriz."

NE YAPILMALI?

Eber Gölü’nün kurtarılması için Tarım Orman Bakanlığı ile bu bakanlığa bağlı DSİ ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlükleri başta olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin görevlerinin gereğini yapması gerektiğini kaydeden Atabey, “Aksine durumda, gölün kurtarılması mümkün görünmemektedir” dedi.

Gölün kurtarılması için kurumaya neden olan olumsuzlukların giderilmesinin önemine dikkat çeken Atabey şu önerilerde bulundu:

  • İklim projeksiyonları dikkate alındığında gelecek koşullar kapsamında Eber Gölü’nün su ihtiyacı 33.8 hm3 seviyelerinden 13.6 hm3 seviyelerine düşebileceği öngörülüyor. Gölün yeniden canlılığını kazanması için su kütlesinde, yeterli oksijen gerekiyor.
  • Bunun için göle yeterli seviyede su sağlanmalıdır. DSİ’nin yaptığı çalışmalarda Eber Gölü’nün su ihtiyacının 33.5 hm3 olduğu belirtiliyor.
  • Göle ulaşan çay ve dereler üzerinde bazı baraj ve göletlerin iptal edilerek suyunun göle salıverilmesi gerekiyor.
  • Gölün dip çamuru alınarak yeterli temizlik yapılması gerekiyor.
  • Göl çevresindeki sulama amaçlı su kuyuları denetim altına alınmalıdır.
  • Tarımsal üretimde ürün tercihi yeniden ele alınmalı, fazla su isteyen tarımsal ürünler yerine, çiftçinin ekonomik yönden kazanmasını sağlayacak ürünlere yönelmesi planlanmalıdır.
  • Sulamada damlama-yağmurlama sistemi yöntemi kullanılmalıdır.
  • Başlıca Akarçay havzasından kaynaklı sanayi, kanalizasyon, fabrika atıkları kirliliği önlenmelidir.
  • Çevrede jeotermal akışkan girdisi varsa önlenmelidir.
  • Göl çevresi özellikle Sultandağlarına bakan yamaçları erozyona karşı acilen ağaçlandırılmalıdır.
  • Tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimyasal gübreler ile zirai ilaçlamada kullanılan pestisit, herbesit, insektisit gibi ilaçların kullanımı denetim altına alınmalıdır.
  • Erozyonu hızlandıran ve su kaynaklarını yok eden göl çevresinde, özellikle gölün güneyindeki beslenme alanlarında her türlü madencilik faaliyetine izin verilmemelidir.
  • Göl çevresinde ormansızlaştırma faaliyetlerine izin verilmemelidir.
  • Gölü besleyen dereler üzerine baraj ve gölet yapımından vazgeçilmelidir
  • Fazla su tüketen sanayi tesisleri, belediyeler su yönetimine önem vermelidir.
  • Gölün kurtarılması için yönetsel, akademik ve yöre halkından oluşan Eber Gölü yönetim planı geliştirilmelidir.
ÖNCEKİ HABER

Çadırları engellenen Eğitim Sen: Gebze Kent Meydanını terk etmiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa