Elazığ’da kadınlar 25 Kasım etkinliğinde buluştu
KESK Elazığ Şubeleri 25 Kasım dolayısıyla düzenlendiği panelde 25 Kasım’ın mücadele tarihine, kadınların bugün yaşadığı eşitsizliğe ve şiddete dikkat çekti.
Fotoğraf: evrensel
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Elazığ Şubeleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü vesilesiyle Yıldızbağları Toprak kahve de panel düzenledi. Ekmek ve Gül’den Elif Ekin Saltık ile Avukat Kader Arat’ın konuşmacı olduğu etkinlikte 25 Kasım’ın tarihi, kadınların bugün yaşadıkları, şiddet biçimleri ve 6284 sayılı yasa konuşuldu.
Etkinlikte ilk olarak sözü alan Ekmek ve Gül’den Saltık, 25 Kasım’ın tarihini anlatarak Mirabal Kardeşlerin 64 yıl önce verdiği mücadeleyi hatırlattı. “25 Kasım dünyada kadınların tarihe çentik attığı önemli günlerden biri” diyen Saltık, her yıl dünyada ve Türkiye’de 25 Kasım’da kadınlar sıkıştırıldıkları şiddet sarmalına karşı sokağa çıktıklarını, hapsedilmek istendiği karanlığa karşı ses çıkardığını söyledi.
“ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ SON 7 YILDA YÜZDE 82 ARTTI”
Son 10 ayda Türkiye’de 350’yi aşkın kadının katledildiğine dikkat çeken Saltık, son 7 yılda şüpheli kadın ölümlerinin de yüzde 82 arttığına işaret etti. AKP’nin 22 yıldır iktidarda olduğunu ancak son 10 yılda işçi-emekçilerin haklarına yönelik her türlü saldırı ve baskıyı daha da artırdığını belirten Saltık, “Tek adam iktidarı inşa etmeye çalıştığı rejimi daha da sağlamlaştırmak, garanti altına almak için her türlü zor yöntemini kullanıyor” dedi. “Tek adam rejiminin sürdürdüğü kadın politikaları nedeniyle iş yerlerimizden, evlerimize, sokaklara yaşamın her alanında şiddete maruz bırakılmaya, en güvenli olmamız gereken evlerimizin içinde katledilmeye devam ediyoruz” diyen Saltık, “Ortaya çıkan tablo karanlık bir tablo gibi görünse de kadınlar her türlü omuz omuza veriyor, birleşik bir mücadeleyi sürdürüyor” şeklinde konuştu.
“ISRARLI TAKİP KADINLARIN MÜCADELESİYLE CEZA YASASI’NA GİRDİ”
Avukat Kader Arat ise şiddeti ve şiddet biçimlerini anlattı. Fiziksel, psikolojik, cinsel ekonomik ve dijital şiddeti tanımlayan Arat, psikolojik şiddetin daha görünmez olduğuna dikkat çekti. “Kadınların geçmişte yaşadıkları psikolojik şiddetin bir şiddet biçimi olduğunun farkına varmıyordu ancak bugün bu değişti. Psikolojik şiddet kanıtlanması çok da mümkün olmayan bir şiddet biçimiydi ancak kadınların mücadelesi bunları değiştirdi” diyen Arat, bugün kadınların mücadelesiyle ısrarlı takibin bir suç olarak kabul edildiğine ve ceza yasasına girdiğine dikkat çekti. Daha sonra 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hakkında bilgi veren Arat, kadınların şiddet tehdidi altında olduklarında dahi bu yasadan yararlanacağı bilgisini verdi hem kanunun uygulamasını hem de kadınların başvurabileceği mekanizmaları aktardı.
“KADIN KADININ KURDU DEĞİL YURDU OLMALI”
Etkinlik esnasında söz alan kadınlardan biri yıllarca eşinin şiddetine maruz kaldığını aktararak bunun kendinde iyileşmez yaralara yol açtığını söyledi. Çocuklarını büyütürken oğlunun ev işlerinde yardım etmek istemesine rağmen ona engel olduğunu ifade eden kadın, “Aslında yanlış yapıyoruz. Çocukluktan itibaren kız çocuk erkek çocuk ayrım gözetmeden her türlü iş bölümünü çocuklarımıza öğretmeliyiz. Maalesef bizim buralarda erkekler çocukların yetiştirilmesiyle çok da ilgilenmiyor, her tür sorumluluk biz kadınlara düşüyor” dedi.
Emekli öğretmen Birsen ise kadınlarla ilgili tanıklıklarını kadın öyküleri yazarak topluma aktardığını, buradaki dönüşümü yazın üzerinden kadınlara ulaştırmaya çalıştığını dile getirdi. “En çok kadınların birbiriyle dayanışmasına ihtiyaç var” diyen Birsen, “Kadın kadının kurdu değil yurdu olmalı” şeklinde konuştu. Etkinlik yapılan sohbetle son buldu. (Elazığ/EVRENSEL)