25 Kasım 2024 11:58

Kadın haklarına 22 yılda adım adım saldırı

25 Kasım kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele gününde, Türkiye'de 22 yıllık AKP döneminde kadın haklarına yapılan adım adım saldırıları derledik.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde ülkenin dört bir yanında kadınlar artan yoksulluğa, şiddete, kadın emeğinin her geçen gün güvencesiz hale gelmesine karşı sokakta olacak. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre 2008 ve 2024 yılları arasında son 16 yılda 4 bin 867 kadın öldürüldü. 2024’ün ilk 10 ayında 343 kadın katledildi, 207 kadının ölümü ise şüpheliydi. 2021 yılından beri kadın cinayetleri yüzde 162, şüpheli kadın ölümleri neredeyse yüzde 100 arttı. Geçtiğimiz ekim ayında 48 kadın katledildi. 2010 yılından bu yana 1 ay içerisinde gerçekleşen en yüksek kadın cinayeti sayısı. Tırmanan şiddet ve artan kadın cinayetleriyle beraber kadınların önündeki engeller de artıyor. Yıllardır 25 Kasım, 8 Mart gibi kadınların taleplerini yeniden yükselttiği günlerde kadınlar valilik yasakları, kolluk şiddeti ve çeşitli engellemelerle karşı karşıya kalıyor.

AKP iktidarıyla geçen 22 yılda kadınların kazanımları tek tek tartışmaya açıldı, kadınları şiddete karşı koruyacak mekanizmalar altüst edildi, kadın emeği ‘Aile ve iş yaşamının uyumu’ adı altında daha güvencesiz ve esnek hale getirildi, sosyal yardım programları kadınları değil aileyi merkez alacak bir politikaya kaydırıldı, kız çocuklarının okullaşmasının önüne pek çok engel getirildi. Çatlak Zemin’in hazırladığı AKP Karnesi’nden ve Ekmek ve Gül’den yararlanarak 22 senede kadınları güvencesizlik ve şiddet sarmalının içine iten başlıca düzenlemeleri derledik.

ESNEK ÇALIŞMAYA START VERİLDİ

AKP iktidarının ilk yılında, 2003’te AKP hükümeti öncesinde hazırlanan Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun yasalaştı. Aile mahkemelerine atanacak hakimler için “evli ve çocuk sahibi” şartı getirildi. Yine 2003’te Anayasa Mahkemesi tarafından, reşit olmayan bir kız çocuğunu rızası dışında kaçıranların, herhangi bir zarar vermeden emniyetli bir yere getirip serbest bırakmaları halinde hapisle yargılanmalarını düzenleyen madde iptal edildi. Yine 2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle öncelikli olarak kadınları etkileyen esnek çalışma mümkün hâle geldi.

2006 yılında Sağlık Bakanı Recep Akdağ, doğum kontrolü ve aile planlaması yöntemlerini hedefe koydu, “Nüfus planlaması ve aile planlaması kavramı bizim için rafa kalktı” dedi. Aynı yıl 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Resmi Gazete’de yayımlandı. Kadın örgütleri emeklilik yaşının yükseltilmesi, dul ve yetim aylıklarının azaltılması, emeklilik için prim ödeme gün sayısının artması, bekar kadınların babaya bağlı sağlık güvencesinin sona ermesi gibi nedenlerden dolayı düzenlemeye tepki gösterdi. Kanun düzenlendi ancak genel hatlarıyla aynı kaldı. Ardından 2007-2013 yıllarını kapsayan 9. kalkınma planında “İşverenlerin üzerindeki yükümlülüklerin azaltılması ve iş gücü piyasasının esnekleştirilmesi” önerildi.

BAKIM HİZMETLERİ KADINA DEVREDİLDİ

2007’de 5579 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nda yapılan değişikliklerle engelli bakım hizmetleri kamusal sorumluluk olmaktan çıkarılarak hane içine devredildi.

2008’de “geleneksel kadın işi” olarak ifade edilen işler için “toplum yararına çalışma programının” (TYP) yasal çerçevesi oluşturuldu. Büyük çoğunluğu kadın olan çalışanların bir yıl içerisinde en fazla dokuz ay süreyle istihdam edilmesi düzenlendi.

2 sene sonra Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı valiler de takip etti. Kırıkkale Valisi Hakan Yusuf Güner, 3 çocuk yapma şartıyla gelinlik dağıtılacağını söyledi.

2011’de 6111 sayılı Torba Yasa, Resmi Gazete’de yayımlandı. Kadınlar ve gençler üzerinden istihdamı artırmak hedefleniyor, esnek, kuralsız ve güvencesiz hale getiriliyordu. Yine aynı sene Hakimler ve Savcılar Yüksel Kurulunun hazırladığı “yargıda durum analizi” isimli raporda, cinsel saldırıya uğrayan kadınlara ilişkin “Kadının tecavüzcüyle evlenmesi halinde dava düşürülmeli,” “15 yaşından küçüklere karşı rızaen cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmeli,” gibi öneriler olduğu ortaya çıktı.

Bir sonraki sene “Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı“ açıklandı. Taslakta temel konu yeni esnek çalışma biçimlerinin yasal hale getirilmesiydi.

KIZ ÇOCUKLARI EĞİTİMDEN KOPARILDI

2012’de zorunlu eğitimde 4+4+4 sistemi getirildi. Ortaokul düzeyinde imam hatipler açıldı. Bundan 4 sene sonra, 2016’da ortaokuldan mezun olan 36 bin 401 kız öğrencinin hiçbir öğretim kurumuna kaydolmadığı, açık lisede okuyan öğrenci sayısının yüzde 63 arttığı tespit edildi.

2013’te açıklanan 10. kalkınma planında boşanmaların azaltılması amacıyla aile danışmanlığı ve uzlaştırma mekanizmaları geliştirilmesi hedefleri yer aldı. Yine aynı sene Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’yle liseli çocukların evlenmeleri halinde açık lisede öğrenim görmesi düzenlendi. MEB eliyle lise düzeyinde kız çocuklarının evlendirilmesinin önü açıldı.

2014’te düzenlenen aile şûrasının konusu aile merkezli koruyucu ve önleyici sosyal politikalardı. 2015’te Ailenin Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Meclise geldi. Geçici iş ilişkisi yasalaştı, “kiralık işçilik” yasalaştı. Aynı torba yasayla çocuk sahibi kadınlara çocuk sayısıyla paralel olarak artan ‘yarı zamanlı çalışma’ seçeneği getirildi.

2016 yılı eylem planında ise “Aile sosyal destek programı’nın altyapısı tamamlanacak ve uygulama başlatılacaktır” sözü verildi. Ancak sosyal yardım politikaları hedefe kadını değil “anneyi” aldı.

2016’da İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda değişiklik yapılmasıyla çalışmayı esnekleştirme sürecinde bir adım daha atıldı. 2017’de yapılan düzenlemelerle kadın işçiler için en çok 7.5 saat olan gece çalışma süresi işçinin yazılı onayı olması halinde 12 saate kadar çıkarıldı. Aynı sene ‘çocuk bakım parası’ uygulaması sona erdi.

ARA BULUCULUK GÜNDEME GELDİ, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ FESHEDİLDİ

Yine 2017’de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, boşanma davalarında ara buluculuk sistemini getiren bir tasarı üzerinde çalıştıklarını duyurdu. 2018’de ise Diyanet İşleri Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında ailenin güçlendirilmesi ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik iş birliği protokolü imzalandı. 2019’da daha öncesinde Meclise getirilen ancak kadınların tepkisiyle geri çekilen çocuklara yönelik cinsel istismarın “evlenme” durumunda affını öngören yasa teklifi yine Meclise geldi. Yine kadınlar tarafından engellendi.

2020’de kabul edilen infaz paketiyle cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlarından hüküm giyen mahkumlar tahliye edildi. 2021’de 4. yargı paketiyle çocuk istismarında “somut delil” aranmaya başlandı. Aynı sene Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi tek taraflı olarak feshedildi.

6284 DEFALARCA HEDEF ALINDI

2022’de kadın cinayetleri verilerini tutan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuna kapatma davası açıldı. Aynı sene Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali istemini 2’ye 3 oyla reddetti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık 2022’de, eşi vefat eden kadınlara sağlanacak konut desteğinin en az 3 çocuğu olma şartına bağlanacağını duyurdu.

2023’te “evlilik birliği” tanımının yapıldığı 41. maddeye “Evlilik birliği kadın ve erkek arasında kurulur” ifadesi eklendi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, kız okullarının açılabileceğini söyledi. Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi yasalaştı. 2023’te özellikle de seçim döneminde 6284 sayılı Kanun ‘Erkekleri mağdur ettiği ve aileyi parçaladığı’ gerekçesiyle defalarca hedefe kondu.

ÖNCEKİ HABER

Kayyımlarla kadınlar bir kez daha hedefte 

SONRAKİ HABER

Soma 301 Madenci Aileleri Derneği'nden Çayırhan işçilerine dayanışma mesajı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa