Avrupa'da Trump 2.0 dönemi: Daha fazla silahlanma, daha fazla bölünme
Avrupa, Trump’ın ABD’nin Ukrayna’ya desteğini çekmesinden endişeli. Çözüm olarak barış imkanı değil, silahlanma tartışılıyor. AB ülkeleri arasında bölünmenin derinleşeceği de şimdiden görülüyor.
Fotoğraf: Pixabay
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Donald Trump, dört yıllık bir aradan sonra yeniden ABD başkanlık koltuğuna oturmaya gün sayarken Atlantik’in diğer yakasında önümüzdeki dört yılda transatlantik ilişkilerin nasıl devam edeceği konusunda endişeler var. Avrupa başkentlerinde şu günlerde en çok konuşulan konuların başında Trump’ın göreve başlamasıyla ABD-Avrupa ilişkilerin hangi hat üzerinde ilerleyeceği tartışması geliyor. Geçen hafta pazartesi günü Brüksel’de bir araya gelen Avrupa dışişleri bakanlarının en çok üzerinde durdukları konulardan birisi de Trump oldu.
Ukrayna’nın ABD’nin ATACMS, İngiltere’nin Storm Shadow füzeleriyle Rusya’yı vurması, Rusya’nın buna yanıt olarak kıtalar arası Oreşnik füzeleriyle yanıt vermesi, savaşın daha da büyümesinin şartlarının oluştuğu anlamına geliyor. Rusya’nın sadece Ukrayna’yı değil, Ukrayna’ya destek veren ülkeleri de nükleer başlıklı füzelerle vurabileceğini ilan etmesi, Avrupa başkentlerindeki tedirginliği daha da arttırmış durumda.
Trump’ın göreve başlayınca Ukrayna’dan desteği çekmesi durumunda genel olarak Avrupa’nın nasıl tutum alacağı sorusuna yanıt arayan Avrupa dışişleri bakanlarının çıkardığı sonuçlar, savaşı bitirmek değil daha fazla desteklemek yönünde.
Süddeutsche Zeitung’dan Hubert Wetzel’in yazdığına göre bu toplantıda, Trump’ın Ukrayna’ya askeri ve mali desteği kesmesi halinde Avrupa ülkelerinin daha fazla destek vermesi ele alınmış. Ne kadar ülkenin yardıma hazır olduğu konusunda bir bilgi yok. Ancak genel olarak Trump’ın desteği çekmesinin “ABD’nin yenilgisi, Rusya’nın zaferi” olacağı konusunda bir söylem birliğinde uzlaşma söz konusu.
AVRUPA’NIN GÜVENLİĞİ PROPAGANDASI HIZ KAZANACAK
Üzerinde durulan bir diğer önemli konu ise “Avrupa’nın güvenliği.” ABD’nin desteğini çekmesi durumunda Rusya’nın Avrupa için daha büyük bir tehlike oluşturabileceği ifade ediliyor. Bunun için de genel olarak AB’nin daha fazla silahlanması, askeri harcamalarını arttırması gündemde.
Dışişleri bakanları toplantısında “Avrupa’nın güvenliği” için AB ülkelerinin NATO’nun belirlediği yüzde 2’den de fazla askeri harcamalara bütçe ayırması dillendirildi. Bu da genel olarak AB’de askeri harcamaların önümüzdeki dört yıl içinde “Rusya tehdidi” gerekçesiyle çok daha fazla artabileceğini gösteriyor. Bu kapsamda AB’nin daha önce gündemine alarak bazı atımlar attığı “NATO’dan bağımsız bir askeri güç oluşturma” planının da hızlanması söz konusu. Planın merkezinde Almanya ve Fransa bulunuyor.
Daha önce Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlaması gerektiğini söyleyen Trump’ın atacağı bir diğer önemli adımın da Avrupa’daki ABD askeri gücünün masraflarını da Avrupa ülkelerine fatura etmek olacağı düşünülüyor. ABD ordusunun Avrupa’da ABD’nin değil Avrupa’nın güvenliğini sağladığı ileri süren Trump’ın, bu nedenle kışlaları kapatma, askerleri çekme tehdidinde bulunabileceği farz ediliyor. Bu durumdan en çok etkilenecek ülkelerin başında Almanya’nın geleceği ise açık. ABD’nin Avrupa’da en fazla üssünün bulunduğu ülke Almanya. Bu üslerden Ortadoğu, Afrika ve Doğu Avrupa’daki ABD ordusu destekleniyor. Bu durumda da Avrupa’nın askeri harcamalara daha fazla bütçe ayırması gerekiyor. Ancak buna hangi ülkelerin katılacağı, hangilerinin katılmayacağı belirsiz.
AB DAHA FAZLA BÖLÜNECEK
Trump’ın ikinci başkanlık döneminde AB’nin öncesine göre daha fazla bölünmesi, çelişkilerin derinleşmesi ise kuvvetle muhtemel. İtalya ve Macaristan’ın daha fazla silahlanma bütçesine karşı çıkacak ilk ülkeler olacağı bugünden görülüyor.
Ekonomik olarak İtalya’dan çok daha zayıf olan ve buna rağmen Polonya’nın yaptığı gibi bütçelerinin yüzde 3-4’ünü askeri harcamalara ayıran ülkeler de buna sıcak bakmıyor. Almanya ve Hollanda ise AB bütçesinde askeri harcamalar için yeni borçlanmanın yapılmasına karşı. Ancak Almanya, Yunanistan’daki hava savunma sistemleri ya da Polonya’daki tanksavar sistemleri için yardımcı olmaktan yana.
Trump’ın Avrupa’ya yönelik politikalarını destekleyen ülkelerin sayısı önümüzdeki dönem artabilir. Trump’dan destek alan Avrupa’daki aşırı sağcı partilerin bu temelde güç toplaması, daha fazla ülkede hükümet ortağı olması söz konusu olabilir. Rusya ve lideri Putin’i tehdit olarak görmeyen, hatta yakın iş birliği içinde olan aşırı sağcı partiler için Trump’ın Avrupa’dan istedikleri fırsata dönüşebilir.
Bu arada özellikle Rusya’nın Ukrayna’da savaşı kazanması durumunda komşu Doğu Avrupa ülkelerinin de işgale girişeceği propagandası şu sıralar güçlü bir şekilde estiriliyor. Bununla aynı zamanda Trump ve ekibi üzerinde baskı kurulmak isteniyor.