NATO Genel Sekreteri Rutte'nin ziyaretine Atina'da kitlesel protesto
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin Yunanistan ziyareti, Atina'da binlerce kişinin katıldığı yürüyüşle protesto edildi.
Fotoğraf: Seyit Aldoğan/Evrensel
Seyit ALDOĞAN
Atina
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin Yunanistan'a gelişine sessiz kalmayan emekçiler, gençler ve sivil toplum kuruluşları, bugün başkent Atina'da protesto gösterisi gerçekleştirdiler.
Saat 11.30 sıralarında Atina Teknik Üniversitesinin bulunduğu Propilya Meydanı'nda bir araya gelen binlerce kişi, "Halkların katili emperyalizme ne su ne toprak", "Yunanistan savaşlardan dışarı", "ABD-NATO üsleri kapatılsın", "Sınırların dışına asker gönderilmesin", "Zelenskiy'e hiçbir askeri yardım yapılmasın", "İsrail terör devletine hiçbir destek verilmesin" , “Savaş Yunan halkının çıkarına değilidir” ve “Özgür Filistin” pankartları ve sloganlarıyla Meclise yürüdü.
Gösteriye gençlerin yoğun katılımı dikkat çekti. Ayrıca birçok işçi sendikası federasyonu ve sendika şubeleri de eyleme destek verdiler. Emeklilerin de katıldıkları eylem, hafta arası olmasına rağmen kitlesel geçti.
Dağıtılan bildirilerde emekçi halk, emperyalist savaş ve müdahalelere karşı direnişe çağrıldı.
November 26, 2024
TÜRKİYE VE YUNANİSTAN ZİYARETLERİ 'RUTİN' Mİ?
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte önce Türkiye'ye, ardından Yunanistan'a gelerek başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis olmak üzere hükümet yetkilileriyle görüşmeler gerçekleştirdi.
Gündemin bölgedeki gelişmeleri içeren rutin konularla sınırlı kaldığı izlenimi yaratılmaya çalışılsa da gerçekler tam tersine işaret ediyor. Giderek tırmanan ve yayılma eğilimi gösteren Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail'in bölge ülkelerine yönelik toplu saldırısı, Suriye ve İran sorunu, emperyalist saldırganlığın ve planların uygulanmasına yönelik yeni adımların atılacağını gösteriyor. Bölge gericiliklerine, halkların hiçbir çıkarının olmadığı, tersine yeni acıları ve katliamları içeren planlara daha fazla destek olma ve görev üstlenmenin dayatılacağı görülüyor.
Şu anda dünyanın birçok noktasındaki savaşlar, kamplaşmalar ve stratejik politikalar düşünüldüğünde, Rutte'nin ziyareti rutin olmaktan çıkıyor. Hava savunma ve füze sistemlerinin yerleştirilmesinden yeni üslerin açılmasına, yığınakların yapılmasına ve her türlü askeri desteğin verilmesine kadar birçok sorunu kapsadığı ortada.
RUTTE ANKARA'DAN NEDEN MEMNUN AYRILDI?
Önümüzdeki süreçte gelişmelere paralel olarak Erdoğan yönetiminin NATO ve ABD politikalarıyla daha fazla uyum içinde olacağına işaret eden bu ziyaretin, üçüncü dünya savaşı ve nükleer silahların kullanımının olasılıklar içinde görüldüğü bir dönemde yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda, görüşmenin rutin olmadığı daha iyi anlaşılıyor.
Yunan basınında "Erdoğan'ın Suriye'ye askeri müdahale için ABD ve NATO ile pazarlık yapmaya çalıştığı ve bölgede kurulması olası bir Kürt devletinin Türkiye yönetimini korkuttuğu'' yorumları yapılıyor. Ayrıca esas olarak Kürt sorununun pazarlık konusu yapıldığı vurgulanıyor.
Türkiye'nin Kürt sorunundan kaynaklanan nedenlerden dolayı bölgede oluşan ve oluşabilecek dengeleri gözeten bir dış politika izlemesi, NATO ve ABD karşıtlığını içeren politikalara da sahip olduğunu göstermiyor. Tersine ABD ve NATO'ya daha fazla bağımlılığı beraberinde getiren politikalara onay vermesine neden oluyor. ABD ve NATO'nun bölge politikalarına verilen destek ile hiçbir maddi temeli olmayan ve hamaseti geçmeyen açıklamalar arasında büyük bir çelişki bulunuyor.
ABD, NATO ve AB politikalarına karşı çıkmaksızın, emperyalist plan ve saldırganlıklara karşı tutum almaksızın, hamaset ile sınırlı açıklamalarla yetinmek, emperyalizmle ve onun saldırgan kurumlarıyla yapılan iş birliğini kaba bir biçimde örtme çabasıdır. Mark Rutte'nin Ankara ziyaretinden memnun ayrılması ve Türkiye'yi "güçlü ve güvenilir bir müttefik" olarak ilan etmesi başka türlü açıklanamaz.
NATO POLİTİKALARINA GENEL GREV YANITI
Yunanistan'da da hükümet son yıllarda emperyalist planlarla tam bir paralellik içinde olan bir politika izliyor. Bu tutumunu teyit edeceği ve yeni görevler üstlenmeye hazır olduğunu NATO'ya bildireceği gerçeği, Yunan halkı ve emekçileri içinde tepkiye neden oluyor.
Hükümetin Rusya-Ukrayna savaşındaki tutumu, yeni üslerin açılması ve askeri yerleşkelerin ABD-NATO emrine verilmesi, Doğu Akdeniz politikasının emperyalist çıkarlarla uyumu, Filistin sorununda İsrail'e verilen destek, silahlanmaya büyük bütçelerin ayrılması, çatışma alanlarına askeri güçler göndermesi gibi gelişmeler, sermayenin krizinden dolayı başta ücretler olmak üzere birçok hakkı gasbedilmiş Yunan işçi ve emekçilerinin sokakara dökülmesine, eğitim ve sağlığa bütçe talebiyle genel grevler gerçekleştirmesine yol açmıştı.