Üniversite bütçeleri açıklandı: Bütçe yine bize değil!
2025 yılının üniversite bütçe planlamalarının çoğu henüz detayıyla açıklanmadı, fakat 2024’ten yola çıkarak pek umut vermediğini, krizin yükünün bize yükleneceğini söyleyebiliriz.
Fotoğraf: Pixabay
Ege ALKAN
İstanbul Üniversitesi
Geçtiğimiz haftalarda TBMM’ye sunulan 14,7 trilyon liralık kamu bütçesinde YÖK’e 2025 yılında 488,4 milyar düşüyor. Esasında 2024’ten itibaren YÖK bütçesindeki %41,5’lik artış, 2025 yılında beklenilen enflasyonun ENAG verilerine göre %16, TÜİK’e göreyse %20 civarında üzerinde. Tabi burada yıllık enflasyon oranının düşüşünün, enflasyonun değil enflasyonun artış hızında bir düşüş olduğunu belirtmekte de tekrardan fayda var. Buna rağmen bütçedeki bu artış her ne kadar olumlu bir sonuç gibi gözükse de esas mesele salt nicel bir artıştan ziyade Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri üzerinden inceleyeceğimiz bu bütçenin nerelere harcandığı meselesi.
BÜTÇE KİME HARCANIYOR?
Burada üniversitelerin ana hatlarıyla birer bilimsel üretim merkezleri olması gerektiklerini göz önünde bulundurarak işe Araştırma ve Geliştirme alanından başlayalım. Hazırlanan yıllık “Mali Durum ve Beklentiler Raporlarında” bu kısmın sadece öğrencilerin projelere ayrılan bir kısım olduğu anlaşılabilir. Fakat burada grafikte belirtildiği gibi zaten az bir miktara tekabül etmesine rağmen laboratuvarlar ve derslikler gibi yeni tesislerin inşasına da yer veriliyor, yani proje desteğine ayrılan rakam gerçekte burada belirtilenden çok daha az bir seviyede. Misal görece yüksek bir oranda olan ODTÜ’nün 2024 yılındaki “Araştırma, Geliştirme ve Yenilik” başlığı altında ayırdığı bütçe yaklaşık 308 milyonken bunun 209 milyonu “altyapı masraflarına” ayrılıyor. Yani gerçekte yaklaşık %2 civarı projelere ayrılan kısım.
AR-GE şampiyonu Boğaziçi ise bütçede şeffaflık açısından çok daha çarpıcı bir örnek. Boğaziçi’nde kayyum Rektör Melih Bulu aracılığıyla önce 6 milyon liraya “güçlendirme ihalesi” yapılıp sonrasında yıkılıp yeniden yapılması planlanan Uçaksavar Kampüsü Lojman projesine, 2024 yılı bütçesinde “Araştırma ve Geliştirme Alanında Yapılan Düzenleme ve Faaliyetler” adı altında 82,5 milyon TL bütçe ayrıldı! 2021’de oldukça tepki çeken olayların ardından inşaat için hazırlanan imar planı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 3 yıl sonra onaylandı.
BÜTÇE BARINMADA, HİJYENE DEĞİL ÖGB’LERE
Cumhurbaşkanlığı tarafından atanan rektörlerin gerçekten hakkını verdiği üniversite bütçelerinde bir başka boşluk da devasa miktardaki “Personel giderleri”. Öğrenciler yemekhane ve tuvaletlerdeki personel eksikliklerinden şikâyet ederlerken esasında bütçenin ezici çoğunluğu buraya ayrılıyor. Mesela İTÜ’de bu yılki bütçenin %66’sı, yani 2,7 milyar TL ayrılıyor. Çoğu zaman tuvaletlerinde öğrencinin en temel hijyen ihtiyaçları olan tuvalet kâğıdı, peçete ve sabun bile bulunmayan İstanbul Üniversitesindeyse personel giderlerine ayrılan rakam bütçenin %41’i, yani yaklaşık 5,7 milyar lira. Oysa ki İstanbul Üniversitesindeki örgün öğretimdeki yaklaşık 68.000 öğrencinin, tamamının aktif olarak okulda zaman geçirdiğini varsaydığımızda, yıllık ortalama tuvalet kâğıdı, peçete ve sıvı sabun tüketimi bütçeye sadece yaklaşık 6-7 milyon liraya mal olurdu, kısacası bütçenin %0,1’i bile olmayan bir rakama. Onun haricinde öğrenci hareketinde en ufak bir hareketliliğin karşısında alınan yoğun tedbirler de Boğaziçi’ndeki 796 fiili personelden 205’inin, yani toplam personelin yaklaşık çeyreği, Koruma ve Güvenlik Müdürlüğü-Şube Müdürlüğü personelleri oluşuyla tekrardan karşımıza çıkıyor.
Bunların yanı sıra öğrencilerin kampüs ve eğitim yaşamı dolayısıyla duydukları beslenme ve özellikle kalabalık okullarda neredeyse hiçbir fon ayrılmayan barınma gibi temel ihtiyaçlarının da karşılamadığını hem deneyimleyerek hem bütçeye bir göz attığımızda görüyoruz. YÖK’ün en yüksek miktarda ödeneği ayırdığı Ankara Üniversitesi’nde 14,8 milyar TL’lik bütçenin yalnızca %0,04’ü gibi bir rakam barınma ihtiyacına ayrılıyor. Aktif 70.000’in üzerinde öğrenci olmasına rağmen öğrenci evlerinin kapasitesi ancak 1,453 kişiden ibaret. Fakat bütün örnekler arasında Türkiye’nin en kalabalık üniversitelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi’nin öğrencinin barınma ihtiyacına 14,1 milyar TL’lik bütçesinde sadece 260 bin lira ve 756 öğrenci kapasitesi, bütçenin öğrencinin ihtiyaçları dışında her yere gittiğini kanıtlar nitelikte.
2025 yılının üniversite bütçe planlamalarının çoğu henüz detayıyla açıklanmadı, fakat 2024’ten yola çıkarak pek umut vermediği söylenebilir. Bütün bu veriler ışığında Kamuda Tasarruf Tedbirleri ve Orta Vadeli Program’ın üniversitelerde neye tekabül ettiğini rahatlıkla görebiliyoruz: Devlet bütçesi ve kamu kurumları yordamıyla enflasyonun ve sermayenin marjını kurtaracak olarak “tasarrufların” yükünü emekçilerin yanında öğrencilerin de sırtına yükleyebilmek.