27 Kasım 2024 04:25

Özgürlük talebimiz: Her yerde ve her dilde!

Kampüslerden Fabrikalara Dayanışmamızla Güçleniyoruz, Şiddete ve Sömürüye Karşı Mücadelemizden Vazgeçmiyoruz!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül/MA

Paylaş

Jeoloji Mühendisliği’nden Ebrar

Makine Mühendisliği’nden Eylem

ODTÜ

 

ODTÜ'de Mühendislik Fakültesi okulun 4'te 3'ünü oluşturuyor ve ne yazık ki cinsiyetçiliğin, eşitsizliğin ve taciz tartışmalarının da en yoğun olduğu alan olduğunu söylemek mümkün. Bizse bir grup mühendis kadın olarak bu durumun karşısında neler yapabileceğimizi 25 Kasım haftasında bir araya gelerek tartışmaya başladık

25 KASIM’A GİDERKEN NELER YAŞADIK?

Türkiye’de 25 Kasım’a giderken kadınlara yönelik saldırılar artarak devam etti. Geçtiğimiz ay Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'in canice katledilmesi, Rojin Kabaiş'in 18 gün sonra cansız bedeninin bulunması ekim ayında 48 kadın cinayetinin yaşanması kadınların çok daha fazla alanda çok daha yüksek sesle bir araya gelmelerine neden oldu. Kadınların sesi bu denli yükselirken farkında olmalıyız ki ODTÜ de dahil olmak üzere birçok üniversitede duyduğumuz, kadınların biraraya gelmesi hükümet destekli bir biçimde milliyetçilik silahı kullanılarak bölünmeye ayrıştırılmaya çalışılıyor. ODTÜ' de kadınların kendi elleriyle boyadığı ve de 4 farklı dilde yazdığı "Jin Jiyan Azadi" Türkçe haliyle “Kadın Yaşam Özgürlük" sloganına karşı yapılan saldırılar da bunun bir örneği. ODTÜ' de gruplar önce kürtçesini ardından Farsça ve Arapçasının da karalayıp 29 Ekim’de Cumhuriyet yürüyüşü adı altında kadın duvarına gidilip dövizlerimiz milliyetçi gruplar tarafından yırtılmıştı. Hatta daha da özelleştirmek gerekirse mühendislik kadınları olarak 25 Kasım'ı ve de daha sonrasında neler yapabileceğimizi konuşmak için açtığımız grubu içeriden ve dışarıdan defalarca kez provoke edildiğine de şahit olduk.

BİR ARAYA GELMEKTEN VAZGEÇMİYORUZ

Bunca baskıya ve yasağa rağmen kadınların biraraya gelmekten vazgeçmediğini, alanlardaki yükselen sesimizden fark etmek mümkün.  Bunca olaydan sonra ODTÜ’de Mühendislik kadınları olarak bir kantinde toplanıp laboratuvarlarda, sınıflarda kampüsümüzde yaşadığımız baskılardan güvensizliğimizden tartışmalar açarak mühendislikte ortak taleplerimizden mücadelemizi nasıl öreceğimizi konuştuk. Stajlarda yaşadığımız taciz ve mobbing hocaların cinsiyetçi tutumları gibi mühendislikte bir kadın olmanın hayatımıza getirdiği birçok sorunu nasıl çözebileceğimizle birlikte konuşma fırsatı yakaladık. Çözüm seçeneği olarak kampüslerde CİTÖB'ün (Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu) aktifleştirilmesi ve yetkilerinin arttırılması başta geliyordu. Özellikle mühendislik fakültelerinde CİTÖB'ün işlevinin ve ne amacı olduğunun bilinmediğinden, bizim bunu mühendislik öğrencisi kadınlar arasında nasıl tanıtabileceğimizi ve işlevini nasıl tartıştırabileceğimizin yollarını aradık.

SLOGANLARIMIZLA, PANKARTLARIMIZLA 25 KASIM’A

Bütün bu tartışmalarımızı ODTÜ'de alınan genel bir 25 Kasım forumuna taşıdık ve oraya mühendis kadınların sorunlarını açmış olduk. Birlikte pankart sloganımıza karar verdik ve sloganımızı " Kampüslerden Fabrikalara Dayanışmamızla Güçleniyoruz, Şiddete ve Sömürüye Karşı Mücadelemizden Vazgeçmiyoruz!" olarak belirledik. İnşaat Mühendisliği binasını kendimiz için ufak çaplı da olsa bir pankart atölyesine çevirmiş olduk ve bu mühendislik açısından hiç alışılagelmiş bir durum değildi. Bugün 25 Kasım için beraber pankart boyarken biliyoruz ki yarın yeniden ve devamlı olarak biraraya gelmenin yolunu bulmaktan bu yolları açmaktan başka çaremiz yok. Son zamanlarda gerçekleşen kampüslerimizdeki provokatif saldırıların tamamen mücadelemizi terörize edip önünü kesmek amacıyla hükümet politikalarının bir parçası olduğunu biliyoruz ve bunun mücadelemizi daha da güçlendireceğini bilerek emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Ne kadar bölünmek istense de biz her dilde ve her yerde özgürlük talebimizden vazgeçmiyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Düzgün yurt yaşamı için bütçe öğrenciye

SONRAKİ HABER

Bilgisayar Mühendisliği’ndeki taleplerimiz için temsilcilik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa