27 Kasım 2024 04:42

Gençlik işçi sınıfı mücadelesini neden benimsemeli?

İşçi sınıfını tehdit eden işsizlik, üniversite gençliğini bekleyen en önemli sorunlardan birisi.

Kaynak: Unsplash

Paylaş

Alp Eren ELVEREN

Dokuz Eylül Üniversitesi

 

Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin pek çok iş kolunda grev ve direnişlere tanık olduk. İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, direnişin önemli bir imgesi olarak karşımızda duruyor. 25 yıl aradan sonra yeniden greve çıkan belediye işçilerinin direnişi, Buca halkı tarafından farklı biçimlerde ele alınıyor. Belediye Başkanının sosyal medyadan “Asgari ücretin iki katından fazla maaşı teklif ettiğimiz bir ortamda sendika, bu maaşları dahi kabul etmeyerek Büyük Buca aileme hizmet etmemizi engellemektedir.” şeklinde yaptığı açıklamadan ve yaydığı söylentilerden dolayı greve sahip çıkıldığından bahsedemeyiz. Grev, Buca halkının gündemde yerini, farklı eğilimlerle de olsa, korurken üniversite gençliği tarafından gündem edilmedi. Halk nezdinde önceden yaygın olan “belediye işçileri çalışmıyor” kanısı, hastanenler ve okul çevresi gibi yerlerdeki çöplerin grev süresince toplanmadığı görülünce yıkılmış oldu.

1989 Bahar Eylemlerinden 2015 yılındaki “Metal Fırtına” dönemine işçi sınıfının tarihi birçok direniş ve kazanımla dolu. Aynı değerlendirmeyi üniversite gençliğinin mücadelesi adına yapsak da yanılmış olmayız. İşçi sınıfının mücadele geçmişindeki kazanımlar, aynı oranda üniversite gençliğinin kazanımlarına denk düşmektedir. Dolayısıyla bu iki kesimin mücadelesinin sınıf savaşımlarına dönüşmesi, ortak mücadelelerde dayanışması tarihsel süreçlerde pek çok kez karşımıza çıkmaktadır. Peki Üniversite gençliği neden işçi sınıfının mücadelesini sahiplenmeli?

İŞÇİ SINIFININ KAZANIMLARI GENÇLİĞİN GELECEĞİDİR

İşçi sınıfının ve gençliğin ortak paydada buluşmasını sağlayan şey, ikisinin de burjuvazinin her türlü baskılardan payına düşeni almasıdır. Ağır çalışma koşulları ve asgari bir yaşamı karşılamaktan uzak sefalet ücretlerine tabii olmak zorunda bırakılan işçi sınıfını tehdit eden işsizlik sorunu, aynı zamanda üniversite gençliğini bekleyen en büyük sorunlardan birisi. Sömürü çarklarını her geçen gün büyüten kapitalistler kârlarına kâr katarken, mezun olduğunda çalışmak zorunda kalacak olan bizlerin işçi sınıfının mücadelesini benimsemesinin nedeni burada yatıyor. Üç büyük sendikal konfederasyonun dillendirdiği “Vergide Adalet” söyleminin hayata geçirilmesi, toplamda her birimizin ekonomik açıdan kazanımıdır.

Üniversiteler, sermayenin iş gücü kapısına dönerken akademiye yönelik saldırılarsa gün geçtikçe daha da agresifleşiyor. Üniversite gençliğinin mücadele olanakları kuşatılırken gençlik, iktidar eliyle bireysel bir kurtuluş rüyasına yönlendiriyor. İktidar, Teknoparklardan kariyer zirvelerine kadar sermayenin reklamcılığını yaptığı düzenin karşısında atılan her adımı yok etme amacıyla hareket ediyor.

Özetle, gençliğin sorun ve talepleri bir sınıf mücadelesinin konusudur. Bugün gençliğinin karşılaştığı saldırıların aşılmasının yolu sınıf mücadelesinin büyütülmesinden, birleşik bir mücadeleden geçmektedir. Daha eşit ve özgür bir gelecek yalnızca yarınları yaratan işçi sınıfının mücadelesinin gençlik kitlelerince desteklenmesi, ona güç verilmesi ve kazanımlarının benimsenmesiyle birlikte mümkün olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Kürtlerin sorunu mu var diyenlere: Konserleri bile yasaklı

SONRAKİ HABER

Şiddete ve tacize karşı ihtiyacımız örgütlü mücadele

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa