Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
28 Kasım 2024 06:40
/
Güncelleme: 09:50

‘Küçük Türkiye’ Esenyurt’ta kayyımı konuştuk: Broşürle olmuyor, birebir anlatılmalı

İktidar üçüncü kez kayyım darbesiyle halkın iradesini gasbediyor. Esenyurt’ta sahada gördüğümüz iktidarın kayyım darbesine karşı savunma siyasetinden ziyade muhalefetin halkı örgütlemesi gerekiyor.

‘Küçük Türkiye’ Esenyurt’ta kayyımı konuştuk: Broşürle olmuyor, birebir anlatılmalı

Fotoğraf: Şerif Karataş/Evrensel

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Türkiye’nin en çok nüfusa sahip ilçesi olan Esenyurt için “Küçük Türkiye” tanımı kullanılması hiç de abartı değil. 1.5 milyona yakın nüfusuyla Türkiye’nin her ilinin yanı sıra Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Asya ülkelerinden de yoksulluk ve savaş nedenleriyle göç ederek gelenlerin sığındığı bir ilçe Esenyurt. Bu büyük ilçe şimdi kayyım nedeniyle bir kez daha ülke gündeminde.

Esenyurt’ta işçisinden esnafına, AKP’ye oy vereninden CHP, DEM Parti seçmenine her kesimle görüştük. CHP ve DEM Parti’nin kent uzlaşısı ile kazandığı ilçede, kayyıma karşı çıkanların oranı da seçim sonuçlarına uygun olarak daha fazla. Ancak bu kesim açısından kayyıma karşı verilen mücadele yeterli görünmüyor. CHP, belediyeye yakın bir bölgede çok da etkili görülmeyen nöbet eylemini sürdürüyor, tutuklanan CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer’le ilgili iddialara yanıt veren broşür dağıtılıyor.

SAVUNMA DEĞİL, HALK ÖRGÜTLENMESİ

Kayyıma karşı çıkanların itiraz ettiği nokta da tam da burası. Savunmaya geçilmesini değil, siyaseten kayyım anlayışına karşı halkın örgütlenmesi gerektiğini söylüyorlar. Yalanlara karşı gerçekleri anlatmak ve mücadeleyi örgütlemek için de broşürün ötesine geçerek, halkla birebir temas kurulmasının önemine dikkat çekiyorlar. “Böyle olmayınca geçimle boğuşan Esenyurtluların kayyıma tepki göstermesi de zor oluyor” diyorlar. Kayyımı destekleyenler ise iktidara yakın basının ve iktidardan gelen açıklamaların hemen hemen aynısını tekrar ediyor.

ASGARİ ÜCRET 17 BİN, KİRA 12 BİN LİRA!

Esenyurt’un merkezi sayılan Cumhuriyet Meydanı’na yakın sayılabilecek ara sokakta kalan bir kahvehaneye gidiyoruz. Ağırlıklı emeklilerin gittiği bir kahvehane olduğu için diğerlerine oranla daha dolu. Akşamüzeri olunca iş çıkışı gelenlerle birlikte biraz daha kalabalık oluyor. Her yöreden gelenlerin uğradığı bir kahvehane.

Oyun oynanmayan masada oturanlarla sohbet ediyoruz. Kayyımı doğru bulanlar var. Gerekçeleri ise “Terör örgütüyle iltisaklı” olması. Ayrıca kayyımı meşrulaştırmak için “CHP neden Ahmet Özer’i aday gösterdi” propagandası da etkili olmuş. Aralarından biri, devlet ve millet ayrımını yaparak, kayyımı devletin istediğini savunuyor. YouTube üzerinden yapılan suçlamaları kanıt olarak gösterenler var. Bu iddiaları çökerten deliller ise bu kesime ulaşmamış. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) adaylığını kabul etmesine ve sonrasında kayyım atanmasına tepki gösterenler de “YSK’ye anlam veremiyoruz” diyor. Kimileri ise Özer’in Esenyurtlu olmamasını eleştirerek, yeteri kadar sahiplenilmemesini buna bağlıyor. Siyasetteki gerilimi siyasi liderlerin ve basının yarattığını düşünüyorlar. Kahvedekileri gösterip, “Burada her görüşten insanlar var. Herkes görüşünü söylüyor. Aramızda bir sorun olmuyor” şeklinde anlatıyorlar. Söz ekonomik sıkıntılara geldiğinde “aç gözlülük”, “yozlaşma”, “cep telefonu”, “özenti”… İktidar kanadından ortaya atılan tüm iddialar karşımıza çıkıyor. Ama çoğunluk ortada bir sıkıntı olduğunu söylüyor. Bir süre sonra oyun başlıyor masada. İzlemeye gelen 30’lu yaşlarında biriyle konuşuyoruz. Ekonomi deyince “Beni konuşturma” diyor: “Asgari ücret ne kadar? 17 bin lira. Evimin kirası 12 bin lira. 3 çocuk var. Geçin nasıl olacak?​”

"BİLMEYENLERE ULAŞTIRIN!"

Rüzgarlı ve yağmurlu bir günde İncirtepe Mahallesi’nde semt pazarındayız. CHP ilçe örgütü, ilçeye gelen milletvekillerinin ziyareti için pazarda hazırlık yapıyor. Özer’in tutuklanması için öne sürülen gerekçelere karşı hazırlanan broşürün dağıtımı yapılıyor. Pazarcı esnafı işlerin günden güne kötüye gittiğini söylüyor. Alışveriş yapanların önemli bir kesimi fiyatlardan şikayetçi. Geçinemediklerini söylüyorlar. Pazarcılardan biri, gramla alışverişin arttığını anlatıyor.

Kayyımla ilgili pazarcılardan bazıları esnaf oldukları gerekçesiyle işleri dışında görüş belirtmek istemediğini dile getiriyor. Bazı pazarcılar ise oy verdikleri belediye başkanının tutuklanıp yerine kayyım atanarak iradelerinin gasbedildiğini belirtiyor. Kayyımın hâlâ belediye binasında olmasına tepkililer… Bazıları “Biz biliyoruz, bilmeyenlere ulaştırın, aydınlansınlar” ifadesini kullanarak, AKP tabanını işaret ediyor. CHP’nin kayyımın ilk gününden itibaren yeterli bir tepkiyi örgütleyemediği eleştirisini yapıyorlar. Van’da kayyıma karşı yapılan protestolar sonrasında iktidarın geri adım atmasını hatırlatıyorlar… Tepkinin yeteri kadar yansımadığını düşünüyorlar. Kimileri tepkiyle bildirileri kabul etmiyor.

"GÜVENSİZLİĞİN AŞILMASI İÇİN MUHALEFETE GÖREV DÜŞÜYOR"

Toplu sözleşme ve sendikal haklar için 62 gün grev yapılan As Plastik’te, grevin bitiminden sonra işten atılan işçilerden Mehmet Ali Erbaşlı, Hüsnü Tarık Karaman’la buluşuyoruz. Esenyurt’ta oturuyorlar. Erbaşlı Ardahanlı, Esenyurt’ta büyümüş. Karaman ise Zonguldaklı, 2000’li yılların başında gelmiş Esenyurt’ta. İkisi de kayyıma karşı. Erbaşlı, CHP’nin kayyım karşısındaki tepkisinin yetersiz kaldığını düşünüyor. Kayyımı protesto etmek yerine, cumhurbaşkanlığı adaylığı ve parti içindeki konuma göre tavır alınmasından dolayı kayyıma karşı güçlü bir tepkinin verilemediği eleştirisini yapıyor. İktidara oy veren tabanda da bir hoşnutsuzluk ve arayış hali olduğunu düşünen Erbaşlı, toplumdaki güvensizliğe dikkat çekiyor. “Halkın bilinçlendirilmesi ve güvensizliğin ortadan kalkması için muhalefete önemli görevler düşüyor” diyor.

Karaman da güvensizlikten dolayı insanların yan yana gelemediğini anlatıyor. Bunu iş yerinde yaşadığı deneyim üzerinden de anlatan Karaman, muhalefetin somut adımlarla halkı bilinçlendirmesi ve örgütlemesi gerektiğini belirtiyor. Ekonomideki gidişat nedeniyle iktidara olan tepkinin artmasına karşın, alternatif göremediğini söyleyen Karaman, muhalefetin bu durumu ciddi bir şekilde ele alması gerektiğini düşünüyor.

Sonrasında Cumhuriyet Meydanı’nda iki temizlik işçisi ile sohbet ediyoruz. Kayyıma tepkililer, daha belediye başkanını tanıyamadan yerine kayyım atanmasına anlam veremiyorlar. Yaşananın haksızlık olduğunu ifade ediyorlar.

"HALKIN TEPKİ GÖSTERMESİ GEREKİYOR"

Esenyurt’ta oturan gıda iş kolunda çalışan iki genç işçiyle sohbet ediyoruz. İkisi de aşçı. Kayyıma karşılar. CHP’nin iktidarın eline koz vermemesi için, aday gösterilen belediye başkanlarının da buna göre seçilmesi gerektiğini savunuyorlar. İktidarın yargıyı getirdiği durumu işaret edip, adaletsizlik halinin önemli bir sorun haline geldiğini düşünüyorlar. Gençliğin iktidarın söylemlerine kolay kolay inanmadığını söylüyorlar. İktidara oy verenlerde de özellikle ekonomideki gidişatla birlikte itiraz seslerinin yükseldiğini anlatıyorlar. Toplumdaki arayışa karşı muhalefetin yapacaklarından ziyade, yapacaklarını nasıl gerçekleştireceklerini somut bir şekilde halka anlatması gerektiğini düşünüyorlar. Seçimin, tek başına sorunların çözümü için yeterli olmadığını da düşünüyorlar. Halkın örgütlü olması ve tepki göstermesi gerektiğini ifade ediyorlar.

NE OLMUŞTU?

31 Mart seçimlerine göre Esenyurt’taki seçmen sayısı 642 bin 455. Oy kullanan seçmen sayısı 480 bin 582 olurken, geçerli oy sayısı ise 464 bin 46. 31 Mart seçimlerinde “Kent uzlaşısı” ile CHP’nin adayı olan Ahmet Özer, yüzde 49.04 oy aldı. AKP’nin adayı ise yüzde 39.17’de kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise ikinci turda Kılıçdaroğlu 293 bin 289 oy ile yüzde 54.04, Erdoğan 249 bin 409 oy ile yüzde 44.62 oranında oy almış, Esenyurt Erdoğan’ın ikinci sırada yer aldığı yerler listesine girmişti.

Kayyım süreci ise 30 Ekim’de Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in evinin basılmasıyla başladı. Gözaltına alındı, taziye telefonu, kira ödemesi ve yıllar önce yazılmış kitaptan alıntılar gibi hukuksuz gerekçelerle tutuklandı. Hemen ertesi günü de yerine kayyım atandı. Kayyım haberi, daha yasal hale gelmeden iktidar yanlısı basın yayın organlarında haber oldu.

Kayyım atanmasıyla birlikte belediye binası polis ablukasına alındı. CHP’li belediye meclis üyeleri binaya alınmadı. Ancak günler süren mücadelenin ardından meclis üyeleri belediyeye girebildi. 45 meclis üyesinin 28’i CHP, 14’ü AKP, 3’ü ise MHP’li.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Cesaret zamanı

Cesaret zamanı

Ucuz emek ve yüksek kâra dayalı çalışma düzeni sendikal yasaklarla sürüyor. Bu düzenin değişmesi için sendikal hak ve özgürlüklerin kazanılması ve bunun için mücadele hayati önemde. Fiili grevleri kazanımla sonuçlanan Birleşik Metal-İş’in Başkanı Özkan Atar, “İşçiler inisiyatifli ve cesur olmalı, bize düşen sinmek değil mücadele etmek” diyor.

Sendikalı işçi oranı: %8,4

TİS kapsamındaki işçi oranı: %4,7

İş cinayetinde ölen sendikalı oranı: %1,9

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et