Konteyner kentlerdeki yaşam, travmaları artırıyor
6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen depremzedeler, kışı ikinci kez konteyner kentlerde karşılıyor. 21 metrekarelik konteynerlarda travmalar daha da artıyor.
Fotoğraf: Elif Ekin Saltık/ Evrensel
6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık 2 yıl geçerken, konteyner kentlerde yaşam mücadelesi sürüyor. Barınma sorunu, depremzedelerin travmalarını daha da artırıyor.
Travma ve Afet Ruh Sağlığı Çalışmaları Derneği (TARDE) tarafından UNICEF iş birliğiyle hazırlanan “Afetin Ruhsal ve Toplumsal Etkileri” başlıklı raporda “Halen sınırlı imkânlara sahip konteyner kentlerdeki koşullar travmaların sürmesine yol açmakta. Geçici denilen barınma merkezlerindeki kalış süreci uzadıkça gelecek umutları da azalmakta” denildi.
BirGün’den Semra Kardeşoğlu’nun haberine göre, Travma ve Afet Ruh Sağlığı Çalışmaları Derneği (TARDE). TARDE, UNICEF iş birliği ile Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinde yürüttüğü araştırmayı raporlaştırıldı. “Afetin Ruhsal ve Toplumsal Etkileri” başlıklı rapor Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen bir toplantıyla paylaşıldı.
21 METREKARELİK ALANLAR SAĞLIKLI YAŞAMA UYGUN DEĞİL
Öne çıkan sonuçlar özetle şöyle sıralandı:
- Gündelik hayat düzeninin yeniden kurulması ve normalleşmenin hızlanması için maddi kayıpların telafi edilmesi öncelikli bir adım olarak görülmekte.
- Kronik sağlık problemleri ve solunuma bağlı sağlık sorunları arttı.
- Deprem nedeniyle yaşanan derin travmalara bağlı olarak psikolojik yardım arayışı devam ediyor, kaynaklar kısıtlı.
- Konteynerlerdeki fiziksel alanın yetersizliği, ses yalıtımının olmaması, dayanıksız malzeme kullanılmış olması, yaşam alanın darlığı nedeniyle mahremiyetin kaybolması, iklim koşullarına uygun olmaması, konteyner kentlerin tecrit edilmiş yapısı ve boğucu etkisi ruh sağlığı problemlerini derinleştirmekte.
- 21 metrekarelik konteynerler alanın bir ailenin sağlıklı yaşaması için uygun değil.
- Konteyner kentlerdeki sosyalleşme alanları yetersiz.
- Aile içi ilişkilerde bozulma ve şiddet, yakın ilişkilerde sorunlar, aile üyelerinin birbirinden ayrılamaz hale gelmesinin etkisiyle aile sistemi zedelenmiş görünüyor.
- Artçı depremler, elektrik kesintisi, yağmur, gök gürültüsü, aşırı rüzgar ve fırtına sonrasında güvensizlik ve panik atak yaşamaktalar.
- Hem yetişkinlerde hem de çocuk ve ergenlerde kontrolsüz ve artan öfke belirtileri aile içi ilişkileri zorlaştırmakta. Bedende sebepsiz ağrılar, uyku problemleri, unutkanlık ve yeme alışkanlıklarında olumsuz değişimler yaşanmakta.
RUHSAL BOZUKLUK ORANLARI YÜKSEK
Yapılan araştırmalar ruhsal bozukluk oranlarının hala çok yüksek olduğunu gösteriyor:
Travma sonrası stres bozukluğu: yüzde 43.6
Anksiyete: yüzde 64.9
Depresyon: yüzde 67.8
Kaygı: yüzde 50
Ayrıca katılımcıların birçoğunun geleceğe dair umutlu olmadığını aktarılıyor. (HABER MERKEZİ)