29 Kasım 2024 11:40

Gül Köksal: ‘Tarihi yapılar inşaat işi gibi muamele görüyor’

Restorasyonu 2020’de tamamlanan Fatih’teki 439 yıllık tarihi Mehmed Ağa Camisine PVC pencerelerin takılmasını değerlendiren yazarımız Gül Köksal, “Tarihi yapılar inşaat işi gibi muamele görüyor" dedi.

Gül Köksal: ‘Tarihi yapılar inşaat işi gibi muamele görüyor’

Fotoğraf: Evrensel

Şeyma AKCAN
İstanbul

Fatih’te bulunan 3. Murat döneminde yapılmış 439 yıllık tarihi Mehmed Ağa Camii ve Külliyesi kendi kaderine bırakılmış durumda. En son 2016’da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon çalışmaları yapılan ve 2020’de açılan camiye PVC pencereler takıldı.

Pencerelerin kim tarafından ve ne zaman değiştirildiği bilinmezken Fatih Belediyesi tarafından külliyenin dışındaki Mehmed Ağa Çeşmesi'nde bu yıl başlatılan restorasyon çalışmaları ise sürüyor.

TARİHİ CAMİYE İLGİSİZ EKLENTİLER, PVC PENCERE

Cami çevresindeki sadaka taşları zamanla betona gömülüyor, tarihi hamam ve çeşmeler de tahrip edilmiş durumda. Külliyenin içerisinde yer alan hamam, yaklaşık bir yıl önce kapatılmış, hamamın dış cephesine ve yapının kenarlarına ilgisiz eklentiler yapılmış. Külliyenin çeşmeleri de betonla kaplanarak üzerine yazılar yazılmış halde duruyor. Tarihi doku ve miras yok olma tehlikesinde, zarar görmeye devam ediyor.

Darüssaade Ağası Mehmed Ağa tarafından 1585 yılında inşa edilen ve Mimar Davud Ağa’ya yaptırılan cami, kayıtlara göre 1743, 1938 ve 1982 yıllarında kapsamlı tadilat gördü. 1980'li yılların sonunda da giriş kısımları camekanla kapatıldı.

‘DENETLEME MEKANİZMALARI GEREKİYOR’

Gazetemiz Yazarı, Mimar, Doç. Dr. T. Gül Köksal, bu tarihi yapının başına gelenlere dair görüşlerini aktardı. Köksal, bu tür müdahalelerin en büyük sorununun geri dönülemez etkiler bıraktığını vurguladı.

Tarihi, eski yapılara onları korumaya yönelik müdahalelerin yapının özgün niteliklerine, malzemesine, plan düzenine ve çevre düzenlemesine uygun bir şekilde yapılması gerektiğini belirten Köksal, “Onların korunmaya değer nitelikleri onların bu malzemeler ve biçimlenişinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla onları yaşatmaya ve korumaya yönelik bir müdahale yapılacaksa tüm bunların projelendirilip, bütçelerinin hazırlanıp, keşif vs. hesaplamalarının yapılıp, özgün malzemelerinin alınıp yerinde uygulayacak, ustalık bilgisine sahip ekiplerle ve denetlenecek bir süreçle yapılması gerekiyor” dedi.

‘USULE UYGUN OLMAYAN İHALELER YAPILIYOR’

Uygun bir şekilde ihalelerin yapılmadığının, uygun ekiplerle çalışılmadığının ve bunun son dönemde arttığını bildiren Köksal, “Bu tür projeler herhangi bir inşaat işi gibi muamele görüyor, kaldı ki inşaat işinin bile aynı denetimlere tabii tutulması lazım. Deprem de gösterdi ki bu tür denetimler olmadığında yeni yapılar da ağır hasarlar görüyor, canlıların ölümüne sebep oluyor. Aynı muamele tarihi yapılara yapıldığında orada da böyle sonuçlar doğuyor” ifadelerine yer verdi.

Bunun en önemli sorununun geri dönüşü olmaması olduğunu vurgulayan Köksal, “Asırlık bir yerden söz ediyoruz. Bu liyakate uygun bir ihale sisteminin olmaması ve denetimin olmaması. Kültür ve Turizm Bakanlığının ve belediyelerinin de denetleme mekanizmaları var ama onlarla işlemiyor ya da göz yumuluyor. Çok fazla rüşvet veya gizli kapalı, usule uygun olmayan ihaleler yapılıyor” dedi.

‘KÜLTÜREL HEGEMONİK SAVAŞ SÖZ KONUSU’

Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçe ödenekleriyle alakalı Köksal, kültürün ideolojik bir şekilde ele alındığını, bir güç inşaası kurulmaya çalışıldığını, fikrilerini tesis edecek yapılaşmayı kurmak istediklerini belirtti ve ekledi: “Burada kültürel hegemonik savaş söz konusu. Bakanlığın bütçeyi kullanma biçimi, uzmanlıklara yaklaşımı, bunu araç olarak görmesi, yapıların değerlerini bu şekilde algılaması da bunun bir uzantısı. Ayasofya mesela, tekrar camiye dönüştürüldü, üst katı da turistlerden para kazanmak için ayrıldı. Bu ideolojik çatışmanın yapılar üzerindeki tezahürünü görüyoruz.”

İHYA EDİLEN(!) TARİHİ YAPIYA PVC PENCERE

2020 yılında camii açılışında konuşan Dönemin Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan, Beyaz Gazete’nin haberine göre, Vakıflar Genel Müdürlüğünün bu restorasyon ile “Bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında birçok önemli eserleri ihya eden Vakıflar Bölge Müdürlüğü çok önemli bir misyon icra etmektedir. Yahya Kemal’in dediği gibi varlık iddiamızı sürdürebilmek için değil bir mescidimizi ihya etmek bir mezar taşı parçamızı bile yedi kat ipeklere sarıp koruyor Vakıflar Bölge Müdürlüğü” demişti.

‘GELECEĞE MİRAS’A 6 MİLYAR LİRA

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, geçtiğimiz sene başlayan ve arkeolojik kazılara odaklanan “geleceğe miras” projesi hakkında şunları kaydetmişti: “Türkiye’nin dört bir yanında yer alan toplam 224 kazı alanını 'geleceğe miras projesi' kapsamına aldık. Bu projeyle, son 60 yılda yapılan çalışmalara eş değer bir ilerlemeyi 4 yıl içinde gerçekleştirmek amacıyla lojistik ve finansman desteği sağlamaktayız. Hızlı kazmıyoruz, yoğun kazıyoruz.”

Bu yıl için ayrılan ödeneğin 6 milyar lirayı bulacağını belirten Ersoy, “2024 yılı sonunda, yürütülen tüm kazı çalışmalarının sayısı yıllık 765'e ulaşmış olacak. Bu sayıyı 2026 yılına kadar yıllık 800'e çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.

Ersoy aynı zamanda Türkiye'de tescilli taşınmaz kültür varlıklarının sayısının 126 bin 552'ye, sit alanlarının sayısının ise 25 bin 863'e yükseldiğini belirtti.

“Geleceğe miras” projesi, bu kadar parlatılırken ihalelerle yürütülen tarihi yapıların restorasyon süreçlerinin ve sonrasında bu yapıların başına gelen PVC vakalarının denetlenmemesi ise gündemde yer almıyor.

PVC PENCERE TAKINTISI

Bu yıl, Mersin’in Anamur ilçesinde Türkiye’nin 4’üncü büyük antik kenti olarak bilinen Anemurium’a beton dökülerek iki katlı binalar inşa edildi. 1’inci derece sit alanı olan antik kentte, yüklenici firma Tuba İnşaat tarafından çalışmalar başlatıldı. Gazete Duvar’ın haberine göre, Anemurium Antik Kenti’ne beton dökülmesine karşı ortak açıklama yapan Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Anamur Temsilciliği ve Anamur Çevre Platformu, “Önemli kültürel varlıklara sahip olan Anemurium’un ziyarete kapatılması kararının gerekçesinin, 2 bin 400 yıllık antik kenti bir tür rantsal faaliyete açmak olduğunu düşünüyoruz. Binlerce yıllık tarihi ve kültürel bir mirasın üzerine beton dökülmesine, çok katlı bina yapılmasına, kimlerin, nasıl izin verdiği, bizler dahil, herkes tarafından merak ediliyor. Kültürel ve tarihi mirasın üstüne, hangi yasadan alınan yetkiyle ve hangi haklı gerekçeyle beton döküldüğünün, yapılan inşaatların ne amaçla kullanılacağını kamuoyuna açıklamanızı bekliyor ve inşaatların bir an önce durdurulmasını istiyoruz” denildi.

2020’de Fatih’in Çarşamba semtinde bulunan Hırami Ahmet Paşa Camii 11. yüzyılda "Aya Yani Kilisesi" olarak inşa edildi. 1000 yıllık eserin pencereleri PVC’ye çevrilirken camiye beton giriş yapısı ve demir doğramadan kapı eklendi. Yan cephesine dev bir elektrik aydınlatma ünitesi takılan yapının orijinal sütunlarının önünde bir klima ünitesi ve doğal gaz sayacı duruyor. Havadan görüntülenen tarihi camide klimanın aparatlarının duvarlara monte edildiği ve boruların duvarın delinerek içeriye alındığı görüldü. Ayrıca doğal gaz borularının da benzer şekilde, tarihi yapının duvarlarına monte edildiği görülüyor.

2018’de Roma döneminden kalan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Mersin’deki Mamure Kalesi’ndeki restorasyon çalışmalarında PVC pencere, beton sıva ve mermerler kullanıldı. Restorasyon çalışmalarında kale içindeki camiye ise klima takıldı.

2018’de Bursa’nın 100 yıllık Tophane Saat Kulesi’nin restorasyonunda kullanılan PVC de tartışma yaratmıştı.

Evrensel'i Takip Et