Evrensel’in manşeti | ‘Genel grev genel direniş’ çağrısı

Emekçiler kemer sıkma programına itirazlarını bir kez de KESK’in çağrısıyla yapılan “Geçinemiyoruz” mitinginde dile getirdi; Saray iktidarının içerde ve dışarda sermayenin ihtiyaçları için hayata geçirdiği politikalara ve artan baskılara karşı “genel grev, genel direniş” çağrısı yaptı.

‘İNSANCA BİR YAŞAM İSTİYORUZ’

KESK’in çağrısıyla Ankara'da düzenlenen mitinge katılan binlerce emekçi “Geçinemiyoruz” dedi. Mitingde “genel grev, genel direniş”, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganları atıldı, yoksulluğu daha da ağırlaştıran politikalara karşı mücadele çağrısı yapıldı.

KESK Eş Başkanları Ahmet Karagöz ve Ayfer Koçak, emekçileri yoksullaştıran, kazanılmış haklara saldıran, kaynakları sermayeye aktaran ve kayyım atayan iktidara tepki gösterdi: “Bize düşen görev, alanlarda ve iş yerlerinde tepkiyi örgütlemektir. Herkesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”

TALEPLER

Mitingde şu talepler dile getirildi: Bütçenin emekçilerin katılımıyla ve talepleri doğrultusunda belirlenmesi, en düşük ücret ve maaşın yoksulluk sınırına çıkarılması, kamu hizmetlerine ayrılan payın artırılması, özelleştirme ve taşeronlaştırmaya son verilmesi, güvenceli ve kadrolu istihdam, vergide adalet, kaynakların silahlanma değil halk için kullanılması, mülakatın kaldırılması, KHK ile ihraç edilenlerin geri alınması…

BASKI MEŞRULAŞTIRILIYOR

Türkiye’nin güncel baskı haritasına dikkatle bakıldığında, her bir baskı gündemini destekleyecek bir kesimin korkutularak, onlara ayrımcı bir öz güven hissi verilerek ve hassasiyetleri istismar edilerek ikna edildiği ve bu desteğin baskıyı meşrulaştırmak için kullanıldığı görülüyor. Aşırı derecede kutuplaştırılmış toplumsal ortamdaki kopuşlar ve güdümlü medya aracılığıyla kontrol edilen bilgi akışıyla bu süreç hayata geçiriliyor.

KAYNAKLARIN BÖLÜŞÜMÜ

Sürekli düşman üretim ve icadı sırf oy kaynaklarının teminiyle sınırlı bir amaç taşımaz. Maddi kaynakların, toplumun ortak zenginliklerinin kimlere akacağının da tayininde elverişli bir yöntemdir bu. Böylece kazanan sermaye kesimlerini, kaybeden emekçilerin gözünden saklar. Milli güvenlik sorunu diye adlandırılan şey de bu bölüşüm sisteminin bekasını tehdit eden karşı çıkışların bertaraf edilmesi sorunudur esas olarak.

PRATİK BİR GÖREV!

Tek adam rejimi ve arkasındaki sermaye kliği, sistemi ayakta tutmak ve krizin faturasını emekçilerin sırtına yıkmak için yeni önlemler alıyor. Buna karşı emekçilerin hoşnutsuzluğu ve tepkileri artıyor. Buna karşı esas sorun; iktidarın baskılarını püskürtecek düzeyde yığınsal tepkiye dönüşmemiş olmasındadır. Saldırıyı püskürtmekte emek ve demokrasi güçlerinin sorumluluğu ortadadır ve pratik bir görev olarak yerine getirmenin zamanıdır!

İNSANCA BİR YAŞAMA ‘SIFIR TOLERANS’LA YAKLAŞANLAR

Aynı kaynaktan beslenen, birbirinden güç alan tüm bu saldırıların karşısında birleşik bir mücadele hattını oluşturmak ve fabrikalarda, mahallelerde, sokaklarda ve direniş alanlarında “insanca, güvenli ve güvenceli bir yaşam” talebini hep birlikte yükseltmek, özlem duyduğumuz bir yaşama kavuşturacak tek seçenek olarak yanı başımızda.

PAÜ GREVİ; İŞÇİYE OKUL, REKTÖRE TEORİ

Gerçek bir bilim merkezi olabilmek, ancak işçi-öğrenci-akademisyen dayanışmasıyla ve demokratik bir yönetim anlayışıyla mümkün olacak. PAÜ grevi greve çıkan işçiler için; sendikanın hak arama örgütü olduğu, grevin toplu sözleşme talepleri, çalışma koşulları, sendikanın yönetim ve işleyişinde söz ve kararın işçilerin elinde olmasını da öğretiyor.