İş yerlerinden yükselen sese kulak verilmeli, mücadele hattı birleştirilmeli
"KESK kadrolarının üzerindeki ölü toprağını silkeleyen ve onları yeniden iş yeri çalışmalarıyla bütünleştiren yönüyle KESK’in Ankara mitingi emekçiler için umut verici olmuştur."
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Mustafa GÜVEN
BES MYK Üyesi
Uzun süredir beklenen, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonunun (KESK) Ankara mitingi nihayet 30 Kasım’da gerçekleşti. KESK’in “Geçinemiyoruz, yoksullaşmaya karşı mücadelede birleşiyoruz” şiarıyla ve “Emekten yana, demokratik, halk için bütçe” talebiyle yaptığı miting, iş kolu MYK’lerinden oluşan KESK heyetlerinin 2 aydır 60’ı bulan il gezileri ve bağlı sendikaların iş yeri çalışmalarıyla örgütlenmeye çalışıldı.
Mitinge KESK’e bağlı sendikaların yanı sıra emekten yana siyasi partiler ve milletvekilleri, emekli sendikaları ve birçok demokratik kitle örgütü destek verdi. TBMM’de bütçe görüşmeleri sürerken kamu emekçileri sabahın erken saatlerinden itibaren gruplar halinde, akın akın Atatürk Kültür Merkezi önüne geldi. Arama noktalarından öncelikle il dışından gelen emekçilerin geçmesiyle birlikte sendikalar saat 09.00’dan itibaren kortejlerini oluşturmaya başladı. 10.00’dan itibaren yoğunluk arttı ve Ankara kitlesinin katılımıyla yürüyüş alanında binlerce emekçi buluştu. Yürüyüşün planlanan saate göre yaklaşık bir saat gecikmesi emekçileri yıldırmadı. Sloganlar, halaylar yürüyüş başlayana kadar kesilmedi. Bütçe taleplerinin ağırlıkta olduğu pankartlarda, “Gelirde vergide adalet”, “Yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret”, “3600 ek gösterge”, ifadeleri yer alırken 5510 sayılı Yasa nedeniyle gasbedilen emeklilik hakkı, engelli emekçilerin engelsiz yaşam talepleri, bütçenin savaş ve rant politikalarıyla talan edilmesi, halkın iradesinin kayyımla gasbedilmesi, gerici kadın politikaları, eğitimde gericileşme, sağlıkta özelleştirme politikaları çeşitli dövizlerle işlenmişti.
11.30’da Tandoğan Meydanı’nda başlayan yürüyüş teknik sebeplerle geç başlasa da miting programı aksamadı ve bu sürede kortejler bozulmadan emekçilerin çoşkulu sloganlarıyla devam etti. Tandoğan Meydanı’nı binlerce emekçi çoşkulu sloganlarıyla doldururken aynı zamanda Ankara’nın üzerine kabus gibi çöken karabulutları da yırtıp atmış gibiydi. Önde KESK ve bağlı sendikaların ardından alana giren ve geçim sıkıntısını en derin yaşayanlardan emekliler de insanca bir yaşam talepleri ile “Bu mücadelede biz de varız” dediler. KESK Eş Başkanı Ayfer Koçak’ın miting konuşması ancak 13.15’te başladı. Türkiye bütçesinin bir bütün teşhirine dayanan konuşmada, bütçenin savaş ve rant bütçesi olması; kamu hizmetlerine yapılan yatırımlar azaltılırken, yine sermayeye vergi istisnalarının olduğu, kamu emekçilerini emeklilerini açlığa ve sefalete teslim eden, cinsiyet eşitliğine dayanmayan kadın düşmanı ve dezavantajlı kesimleri ve bir bütün emekçi halkı yok sayan yönlerine dikkat çekildi.
KESK kadrolarının üzerindeki ölü toprağını silkeleyen ve onları yeniden iş yeri çalışmalarıyla bütünleştiren yönüyle KESK’in Ankara mitingi emekçiler için umut verici olmuştur. Ancak bunun bir emek mücadelesi birikimine dönüşmesi emekçilerin alandaki heyecanı, coşkusu ve taleplerini geleceğe umut verici ve hak alıcı bir mücadele hattı ile mümkün olabileceğini gözden kaçırmamak gerektiği açıktır. KESK kadrolarına umut taşımasını umduğumuz bu mitingin, bizatihi örgütlenirken iş yerlerinden yükselen emekçilerin sesine kulak verip, geniş emekçi yığınlarının birleştirmeyi hedefleyen bir mücadele hattıyla ve bir emek cephesi çağrısıyla birleşmesi gerektiği açıktır. O zaman bu miting bir takvim eyleminden çok emekçilerin mücadelesini ileriye taşıyacak yeni bir dönemin başlangıcı olarak gerçek anlamda amacına hizmet etmiş olacaktır. Aralık ayında da bütçe tartışmaları, asgari ücret tespiti, vergi dilimi adaletsizliği ve 5510 sayılı Yasa’nın yarattığı kayıplar üzerinden yine emekçi mücadeleleriyle geçeceğini de not etmek gerek. Birleşe birleşe kazanacağız.