İran basınında Suriye: Esad’la dayanışma, Ankara’ya uyarı
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin önce Şam ve daha sonra Ankara’ya gitmesi, İran rejimine bağlı gazetelerde “Esad ile dayanışma, Ankara’ya uyarı” olarak nitelendirildi.
Fotoğraf: Suriye Cumhurbaşkanlığı
Ela AVA
Suriye’deki son saldırıların en çok ilgilendirdiği ülkelerden biri İran. İran basını bu nedenle saldırılara yönelik manşet ve yorumlara geniş yer veriyor.
El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve Suriye Milli Ordusuna (SMO) bağlı cihatçı grupların Halep’e başlattıkları saldırı Hama’da devam ederken İran da tartışmaların tarafı oldu. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin önce Şam ve daha sonra Ankara’ya gitmesi, İran rejimine bağlı gazetelerde “Esad ile dayanışma, Ankara’ya uyarı” olarak nitelendirildi.
İran Dışişleri Bakanı Arakçi, Şam ziyaretine ilişkin “Esad ile sürece ilişkin yakın görüş alışverişinde bulunduk. Yapılan faaliyetler ve bizim üstümüze düşünenin ne olduğunu sorduk” demişti. Ardından Ankara’ya giden Arakçi, “Özellikle bölgenin sorunları ve Suriye'deki güncel sorun ve süren tartışmaları konuşmak için Ankara’ya gittim. Türkiye ile birçok meseleye dair ortak düşüncelere sahibiz ancak kimi meselelerde de aynı düşünmüyoruz. Ancak bu süreci birlikte ilerletmemiz gerektiğine dair fikirlerimizi sunduk” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE TARTIŞMASI ÖNE ÇIKTI
İran’ın içindeki Reformcu kesim, ABD ile diplomasinin gündeme geldiği bu süreçte olabildiğince sürtüşmeleri minimuma çekme gereğine dikkat çekerken İran rejiminin “muhafazakar” denilen Usulcü cenahı ise “Esad ile sonuna kadar birlikteyiz” mesajını verdi.
Türkiye’ye tepkiler ise her cenahın gazetelerine farklı biçimde yansıdı. Mellat gazetesi “İran ve Türkiye’nin bölgede ortak çıkarları var” başlığını öne çekerken Tecarat gibi etkili gazeteler “Osmanlı’nın hayali oyunları” gibi başlıklarıyla Türkiye ve İran’ın ve dolayısıyla Astana görüşmelerinin etkileneceğine vurgu yaptı. İran’ın ekonomi gazetesi Ruzegar da, “Türkiye bölgedeki iyi polis rolünü sürdüremez” başlığını öne çıkardı. Ruzegar’a demeç veren İran rejimin siyasetçilerinden Syedreza Sadrul-Hosseini, “İran, son yıllarda Astana müzakerelerine bağlı kaldığını kanıtladı. Ama İran, Türkiye gibi ülkelerin teröristleri açıkça desteklemesine rağmen bölgedeki iyi polis rolünü sürdürmesine izin vermeyecek. Gerçek şu ki, bugün terörizm Türkiye’nin desteklediği gruplarla İdlib’de suç işliyor” ifadelerini kullandı.
İran rejimi içinde Esad’ı desteklemenin “dozu” tartışılsa da “Esad’ı desteklemeliyiz” konusunda cenahlar hemfikir.
İRAN’IN EKONOMİK DESTEĞİ SINIRLI KALACAK
Bu süreçte emperyalistlerin desteklediği saldırılar, bir yandan İran rejimi açısından yeni sorunlara neden olacak görünüyor. İran yönetiminin yetkilileri Suriye ve Esad Hükümetini “İsrail’e karşı bölgesel politikalarının temel direği” olarak nitelendiriyor ve “Direniş Ekseni”nin vazgeçilmez parçası olduğunu vurguluyor. Dolayısıyla bu süreç İran yönetiminin bölgesel müttefiklerinin tehdit edildiği anlamına geliyor. Ancak 2016’da Suriye’de süren mali ve askeri iş birliği bu süreçte farklılık gösterebilir. Ciddi ekonomik sorunlar ve 270 milyar toman yani 136 milyar lirayı aşkın bütçe açığı nedeniyle İran İslam Cumhuriyeti, Esad'ı destekleyecek mali ve askeri gücünün sınırlanabileceğini gösteriyor. Keza bölgede süren savaşa geçtiğimiz seneden bu yana İran rejimi ciddi bütçe ayırdı. Ayrıca askeri olarak da İran farklı bir süreçle karşı karşıya. Kasım Süleymani ve diğer üst düzey komutanlar da dahil olmak üzere Devrim Muhafızlarının ana komutanları son yıllarda öldürüldü. Ayrıca İran rejiminin vekil güçleri olan Afganistan’daki Fatimiyun Ordusu ve Irak’taki Haşdi Şabi gibi vekil gruplar artık Suriye’de eskisi gibi geniş çapta faaliyet gösteremiyor. Bir zamanlar Suriye’de kilit rol oynayan Hizbullah ise şimdi Lübnan’da İsrail’e karşı savaşıyor.
Bütün bu tablo gösteriyor ki, Esad Hükümeti düşerse İslam Cumhuriyeti’nin bölgedeki dış politikası ciddi bir krizle karşı karşıya kalacak.
LİBERALLER MUTLU, SOL UYARICI
Ancak İran rejimine karşı olanlar açısından tablo değişiklik gösteriyor. İran muhalefetinin daha sağ ve liberal kanatları, özellikle eski şahın oğlu Reza Pahlevi’yi destekleyenler, bu süreci ABD ve İsrail’i destekleyen bir biçimde yorumlayarak “zafer” olarak nitelendiriyor. Sol muhalefet ve sosyalistler ise cihatçı çetelerin Suriye’ye saldırısını mahkum ederken İran rejiminin bölgedeki krizi kendi bekası için avantaja çevirme çabasında olduğunu ve bu süreçte de kendi çıkarları doğrultusunda “emperyalizme karşı mücadele” söylemini sopa olarak kullanmaya devam edeceğine işaret ediyor.