04 Aralık 2024 06:57

Madencinin payına düşen özelleştirme tırpanı, ölüm fermanı

4 Aralık Madenciler Günü’nde madenciye vadedilen: Ölüm fermanı! Yasalar da, dava sonuçları da, özelleştirme planları da, madencinin canını hiçe sayma uğruna!

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş / EVRENSEL

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

“Sadece ölünce hatırlanıyoruz…” Bugün hangi madenciyle konuşmaya başlasak ağzından dökülen cümle bu oluyor. Sadece ölünce hatırlanmak istemeyen madencilerin temel sorunları ise çoğu zaman gündem olmuyor. Oysa özelleştirmeyle güdükleşen kamu madenlerinde az işçiyle çok iş yapmak, alınmayan önlemler nedeniyle istisnasız her gün yaşanan iş kazaları, yetersiz ekipmanlar, sendikalaşma önündeki engeller, güvencesizlik, ağır iş kolu olmasına rağmen emeklerinin karşılığı bir ücreti alamama madencilerin temel sorunları. Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü vesilesiyle madencilerin payına düşenleri inceliyoruz.

MADENLERDE CAN PAZARI

Resmi rakamlara göre 45 bini sendikalı olmak üzere 216 bin madencinin çalıştığı Türkiye’de madencilik; tarih boyunca iş kazalarının ve ölüm oranlarının en yüksek olduğu iş kollarından biri oldu. Soma, Ermenek, Amasra, İliç… Son yıllarda madenci katliamlarında en ağır tablonun yaşandığı yerler. Öte yandan madenlerde meydana gelen katliamlar onlarca işçinin ölümünün yanı sıra, bu ölümlerle ilgili açılan davaların adaletsizlikle sonuçlanması da cabası.

  • İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Meclisi tarafından hazırlanan verilere göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2024 temmuz ayına kadar geçen süreçte yaşanan maden kazalarında 2 bin 79 maden işçisi iş cinayetinde can verdi.
  • TMMOB’nin 2010-2020 arasındaki araştırmalarına göre, Türkiye’de ABD’ye göre 7 kat daha fazla iş kazası yaşandı. 2010-2020 arasında sektörde yaşanan iş kazası 115 bin 950 oldu.
  • Madencilik sektöründeki kaza sıklık hızının 2022-2026 yılları arasında artarak devam edeceğine işaret edilen, “Türkiye madencilik sektörü iş kazalarının analizi ve gelecek perspektifleri” araştırmasında; 2012-2021 yılları arsında çalışılan 1 milyon iş saatinde meydana gelen ortalama kaza sayısı 36.3 iken 2022-2026 yılları arasında yapılan analizlerle sonucun yüzde 20.1 oranında artarak ortalama 41.9 kazaya çıktığına dikkat çekildi.

ADALET YOK

  • 2014 yılında 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma’da yıllar süren davaya rağmen işçi aileleri bekledikleri adaleti göremedi. Cezasızlıkla sonuçlanan davada tutuklu yargılanan kimse kalmadı.
  • 2014’te Ermenek’teki Has Şekerler Madencilik’e ait linyit ocağını su basması sonucu 18 madenci hayatını kaybetti. İş cinayeti sonrası ailelere ödenmesi gerekilen tazminatlar ödenmedi.
  • 43 işçinin hayatını kaybettiği TTK’ye ait Amasra Maden Müessesesinde, dava süreci devam ediyor. Ancak sorumlulukları bilirkişi raporlarıyla ortaya koyulan tek bir kamu görevlisi bile davada yargılanmıyor. Yargılananlar TTK’den maaşlarını almaya devam ediyor, tutuklu yargılanan 8 sanıktan 4’ü tahliye edildi.

- Erzincan’ın İliç ilçesinde, Anagold Madencilik ve Çalık Holding ortaklığındaki altın madeni havzasında 13 Şubat 2024’te siyanürlü liç yığınının kayması sonucu oluşan göçükte 9 işçi yaşamını yitirdi. Araştırmalarda siyanür, sülfürlü asitler ve başka pek çok zehirle Anagold şirketinin sömürge dönemlerinden kalma bir usulle madencilik yaptığı ortaya çıktı. Daha önce haklarında açılan pek çok davanın kapatıldığı da gündeme geldi. Olaya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda ÇED raporunda imzası olan bakanlık yetkililerinin kusursuz olduğu belirtildi.

TTK AMASRA İŞÇİSİ: KATLİAMDAN DERS ÇIKARILMADI

14 Ekim 2022’de meydana gelen Amasra Katliamı’ndan kurtulan bir madenci 4 Aralık Madenciler Günü’nün buruk ve hüzün içinde geçtiğini söylüyor: “Madenciler sadece ölünce ya da madenciler gününde hatırlanıyor, sonra yine eski düzen çalışma devam ediyor. İş güvenliği arka planda, üretim baskısı oluyor. Madenciler her gün hatırlanmalı. Amasra Katliamı çabuk unutuldu. Yine özelleştirme gündemde. Hiçbir şeyden ders alınmıyor. Başımıza büyük musibet gelince gündeme geliyoruz, sonra unutuluyoruz. Bizde 4 Aralık ne yapılır? Kur’an-ı Kerim okunur, anma yapılır o kadar. Zaten başımızda sarı sendika. Herkes görevinin bilincinde olsa bunlar olmaz. Sendikamız Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) de bir tek madenciler gününde hatırlıyor artık bizi. Amasra Katliamı’ndan sonra hem tahlisiye şefi hem de sendika temsilcisi olan arkadaşa sordum, neredeydi kaza olunca tahlisiye ekibi diye… ‘Biz nereden bilecektik böyle bir şey olacağını’ dedi. Özrü kabahatinden büyük. Sendikacıların durumu da bu. Amasra’yı yaşadık ama ne ders çıkarıldı? İş kazaları devam ediyor. Bir arkadaşımız kaza geçirdi, bacağı kesilecek dediler. Bir ay oldu ameliyat üzerine ameliyat geçiriyor. Ben de kaza geçirdim, parmağım kırıldı, bir arkadaşımız kör oldu. Her gün bir iş kazası… Bunlar Amasra’dan sonra yaşananlar… Deprem olduğunda enkazdan insanları kurtardık, övüldük. Ama sonra yine unutulduk. Amasra’nın da özelleşeceği söyleniyor. Hani biz göz bebeğiydik, deprem olduğunda bir taneydik? Özelleştirme demek ölüm demek. Pek çok kusur denetimde görmezden geliniyor.”

ÇOLAK: ADALET MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR

Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı İsmail Çolak, madenci katliamlarına ve adaletsizliğe dair şunları söylüyor: “Emekli bir maden işçisi olarak; tek temennim maden iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin uygulanması. İnsanlar rızkı için çalışırken katledilmemesi için gerekli önlemlerin alınmasını istiyorum. Ki sonrasında Madenciler Günü’nü kutlayabilelim. Kendi çıkardıkları maden mevzuatlarını uygulamayan bir iktidar var karşımızda. Bu yüzden işçi katliamları devam ediyor. Sorumluların önlem almaması, sermayenin kâr hırsı nedeniyle madenciler ölmeye devam ediyor. Bu katliamlarda sorumlular ödüllendirildi, biz süreci AYM’ye taşıdık, adalet mücadelemize devam ediyoruz.”


ÖZELLEŞTİRME, GÜVENCESİZLİK VE ÖLÜM GETİRDİ

Yıllarca IMF ve Dünya Bankası gibi finansal kuruluşların dayatması, Türkiye’de Özal iktidarı döneminde karşılık bularak özelleştirmenin kapıları açıldı. Kamu işletmelerinin verimsiz çalıştığı gerekçesiyle özelleştirme programları devreye konuldu. 1984 yılından itibaren hükümetlerin uyguladıkları liberal iktisat politikalarının bir uzantısı olarak başladı, AKP döneminde daha da hız kazandı ve günümüze kadar geldi. Pek çok kamu kurumu gibi madencilikte de özelleştirmeler sonucunda kamu madenleri özel şirketlere peşkeş çekildi ve tehdit sürüyor. Son hamle; yakın zamanda grevleri sonucu ihalesi ertelenen Çayırhan oldu.

Her fırsatta, “Devletin sırtında bir kambur” denilerek rödovansla, satışlarla, elden çıkarmalarla, ihalelerle peşkeş çekilen madenlerden çıkarılan taş kömürü büyük rezervlere rağmen ithal edilir hale geldi.

  • TTK’nin ilk yıllarında kömür havzasındaki işçi sayısı 40 bini aşmışken, 1990 yılında 34 bin 349’a, 2002’den bu yana ise 18 bin 25 olan işçi sayısı 22 yılın sonunda 8 bin 416’ya kadar geriledi. 2002 yılında 2 milyon 356 bin ton dolaylarındaki kömür üretimi bugün ancak 782 bin 300 ton. Toplam kömür ihracatı 1466 milyon ton iken, ithalat 1468 milyon ton oldu.  Zonguldak havzasında 1.5 milyar ton, yani 150 yıl yetecek kadar taş kömürü rezervi var.
  • TTK’nin kuruluşunun ardından Armutçuk Taşkömürü İşletme Müessesesindeki Alacaağzı bölümü kapatılırken, Armutçuk Müessesesi, tek işletmeyle faaliyetlerini sürdürdü. Alacaağzı bölümü, HEMA şirketi tarafından rödovanslı alınıp işletilmeye başlandı ancak özelleştirme güvencesizlikti! Rödovanslı şirketin elindeki maden, ocak 2018 yılında kapatıldı, 600 işçi işsiz kaldı.
  • Kozlu’da da yıldan yıla rödovanslı şirketlerce parça parça edildi kömür sahaları. Kozlu’nun tarihi işçi katliamlarıyla dolu. Hem TTK dönemi hem özelleştirme sürecinde işçi ölümleri açısından ağır bilançolar çıktı. Bunlardan biri de 2013 yılında 8 işçinin öldüğü iş cinayeti. Olay, TTK ocağı içerisindeki özel şirket olan Star’ın üretim alanında gerçekleşti. 8 işçinin ölümünün ardından özel şirket sahadan çekildi. TTK’nin sitesinde Kozlu Müessesesinde son rödovanslı şirket 2016 yılında Kortaş Madencilik olarak görülüyor. Ancak yeni şirketlere ve rödovanslı anlaşmalara dair bilgi yok.
  • Üzülmez Taşkömürü İşletme Müessesesindeki Çaydamar bölümü de TTK’nin kuruluşuyla kapatılan işletmelerden. Bu bölümler Asma-Dilaver İşletmesi adı altında tek işletme haline getirildi. Bağlık-İnağzı adı altında yeni bir işletme açıldı. Üzülmez Müessesesi, iki işletmeyle (Asma-Dilaver İşletmesi ve Bağlık-İnağzı İşletmesi) faaliyetlerini sürdürdü. 5 Nisan kararlarıyla Asma-Dilaver İşletmelerine bağlı kömür ocakları üretim işçisi açığı nedeniyle terk edildi. Bu ocaklar özel şirketlere verildi. TTK’nin kendi sitesinde yer alan bilgiye göre Akkurt, Zonguldak Gelik, SFH Enerji, Özdil-Durdu, Zontaş Zonguldak Taşkömürü Madencilik gibi şirketler faaliyet yürütüyor.
  • Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi… TTK’nin kuruluşu sonrası Gelik bölümünün adı Gelik İşletmesi olarak değiştirildi. Kilimli ile Karadon bölümleri birleştirildi ve bu bölümler Kilimli İşletmesi adı altında tek işletme haline getirildi. Karadon Müessesesi, iki işletmeyle (Gelik İşletmesi ve Kilimli İşletmesi) faaliyetlerini sürdürüyor şimdi. Karadon’a bağlı sahalarda kaçak ve özel ocakların sayısının çok olduğu biliniyor. Buradaki rödovanslı şirketlerin başında Arslantürk, Enka Madencilik ardından; Demir, Bahadır, Arılar, Yıldız, Of-Kar gibi şirketler geliyor. Özel rödovanslı ocakların proje dışında çalışma alanları da var, buralar ya kaçak ya da özelin taşerona verdiği alanlar oluyor. Enka Madencilik şirketine bağlı proje dışı çalışma alanında da geçtiğimiz yıl 4 işçi patlamadan yaralandı. Bu alandaki özel şirketlerde kaç tane böyle usulsüz çalışma alanı var bilinmiyor.
  • Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi de TTK’nin kuruluşu sonrası Amasra İşletmesi olarak değiştiriliyor. Burada 2005 yılında HEMA şirketi rödovanslı olarak B sahasını ve -400 kot altını aldı. İşçiler her gün en az bir iş kazası yaşandığını söylüyor. Geçtiğimiz ay bu madende 4 işçi göçük altında kalırken biri hayatını kaybetti.
  • Cumhuriyetin kurulduğu 1923’ten AKP’nin iktidara geldiği 2002’ye kadar Türkiye’de ruhsat verilen maden sayısı 1189 iken, AKP’nin iktidarda olduğu 2008 ile 2023 yıllarını kapsayan 15 yıllık süreçte 386 bin maden ruhsatı verildi.
  • MAPEG verilerine göre, 2011 yılında özel şirket sayısı 6 bin 298 iken; bu sayı 2023 yılında 7 bin 28’e çıktı.
  • TÜİK verilerine göre madenciliğin gayrisafi yurt içi milli hasıla (GSYH) içindeki payı 2023’te yüzde 1.02 oldu.

ÇAYIRHAN İŞÇİSİ: ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI MÜCADELE DEVAM ETMELİ

Ankara’nın Nallıhan ilçesinde özelleştirme ihalesi duyurulan Çayırhan Maden İşletmesi ve Termik Santrali işçileri hâlâ özelleştirme riskiyle karşı karşıya. Direniş başlatan işçilerin eylemi, 10. gününde ihalenin 4 Mart’a yapılmasına karar verilmesi üzerine ertelenmişti. Ertelemenin oyalamadan ibaret olduğunu bilen Çayırhan işçilerinden Mustafa Taşdelen, “Burada özelleştirmeye karşı mücadele ediyoruz. Çünkü özelleştirmenin, ‘hadi hadi’ çalışma sistemini getireceğini, düşük ücretlere mahkum olacağımızı biliyoruz. Kazalar artacak. Sendikayı kabul edecekler mi bilinmez. Lojmanlardan başka bir yere gittiğimiz zaman da maaşımızın yarısı kiraya gidecek. İşsiz kalıp kalmayacağımız bile belirsiz. 14 yıllık madencilik hayatımda amcam dahil 13-14 maden şehidi verdik burada. Bunlar hep baskıdan, acele çalıştırmadan dolayı. Devletin kurumları satılmamalı. İhalemiz ertelendi, özelleştirme planından vazgeçilmedi. Geri adım attırmak için mücadeleye devam etmeli” diyor.


MÜCADELENİN ÖĞRETTİĞİ

Madencilerin büyük direniş ve mücadeleleri Türkiye’deki işçi sınıfı tarihinde önemli bir yer tutuyor. 1990-91 Zonguldak Büyük Madenci Grevi ve Yürüyüşü onlardan biri. 30 Kasım 1990’da Zonguldak’ta greve başlayan maden işçileri, 4 Ocak’ta Ankara’ya doğru yöneldi. Bakanlar Kurulu ‘kanunsuz’ diyerek yürüyüşü engellemek istese de binlerce işçi 4 Ocak günü sabaha karşı ellerinde yiyecek torbalarıyla Genel Maden İşçileri Sendikasının önünde toplandı. 34 yıl önce; kilometrelerce uzunluktaki bu işçi yığını, Amasra, Ulus, Devrek ve Çaycuma’dan gelenlerle yüz bini aştı. Eylemler öncesinde yüzde 35 ücret artışı öneren hükümet, eylemler sonrasında geri adım atmış, yüzde 142’lik bir artışı kabul etmek zorunda kalmıştı.


KAÇAK OCAKLARDA MÜLTECİ SÖMÜRÜSÜ

Zonguldak'ta resmi kayıtlara göre son 10 yılda, ruhsatsız işletilen, gerekli güvenlik tedbirlerinden yoksun kaçak maden ocaklarında 44 madenci hayatını kaybetti.

Kentte kaçak kömür ocaklarında da kayıt dışı üretim yapılıyor. İşçiler, kaçak ocaklarda 1000 TL ile 2 bin TL arasında değişen yevmiyelerle çalışıyor. Kaçak ocaklarda çalıştırılanların çoğu ise Afganistanlı mülteci işçiler. Zonguldak’taki Afganların yaşadığı mahallelerde neredeyse her hanede kaçak madenlerde çalışan bir madenci var. 50 yaşındaki Afganistanlı Vezir Mohammed Nourtani de çalıştığı kaçak madende kaza geçirmiş, ardından ocak sahipleri tarafından benzin dökülerek yakılmıştı.

ÖNCEKİ HABER

Evrensel'in manşeti | Asgari ücret oyunu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa