Suriye'deki saldırılar sınırda protesto edildi
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar, Kobanê sınırındaki Suruç ilçesinde yapılan yürüyüşle protesto edildi.
Fotoğraf: MA
Suriye'de cihatçıların ve Türkiye destekli SMO'nun saldırıları Kobanê'nin karşısında bulunan Urfa'nın Suruç ilçesinde protesto edildi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) öncülüğünde Aligor kırsal mahallesinde bir araya gelenler, konvoyla Suruç-Kobanê yoluna geçti.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da eyleme katıldı.
Kitle, alkış ve sloganlarla yürüdü. Yürüyüş sonrası açıklama yapıldı.
"KİRLİ OYUNLARINIZI TEKRARLAMAYIN"
Eylemde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "10 yıl önce Kürt halkının kazanımları için aylarca buradaydık. Günlerce direndik. Bugün de aynı şekilde AKP-MHP iktidarı bizi o günlere götürmek istiyor. Bu politikayı terk edin. 10 yıl önce bütün gücünüz ile kazanamadınız, yine kazanamazsınız. Bütün dünya halkları Rojava halkı ile birlikte. Milyonlar Rojava için ayakta. Rojava halkına katliamı dayatanlar, barış eli uzatamaz. Karanlık güçleri buradan uyarıyoruz; bir daha kirli oyunlarınızı tekrarlamayın" ifadelerini kullandı.
HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, saldırılara karşı sessiz kalmayacaklarını vurguladı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları "2011’de Suriye savaşı başladıktan sonra dış güçler tarafından adeta imalatı yapılmış olan IŞİD ve türevi örgütler, Suriye sahasına salındılar. IŞİD’in ürünü örgütler şimdi isim değiştirmiş adı HTŞ olmuş. Ya da Suriye Milli Ordusu olmuş. Hepsi aynı kaynaktan, aynı güç tarafından beslenmektedir" dedi.
"KATLİAMLARI UNUTMADIK"
Hatimoğulları devamında şunları söyledi:
"Türkiye’nin yapması gerekenin barış siyaseti, diplomasi, diyalog olduğunu söyledik. 911 kilometrelik Suriye sınırımızın güvenliği barışla tesis edilir dedik. Bu çetelere, İslamın değerlerini siyasi emelleri için araç haline getiren bu çetelere güvenirseniz döner bu çeteler sizi vurur dedik. Nitekim IŞİD’in hem Türkiye’de hem Avrupa ülkelerinden Amerika’ya kadar gerçekleştirdiği katliamlar ortadadır. Bizler Suruç Katliamı'nı unutmadık, Ankara Gar Katliamını unutmadık, Antep’teki düğün katliamını unutmadık. İstanbul’daki, Ankara’nın göbeğinde IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamları unutmadık. İşte o eğitip donrattıkları döndü Türkiye’yi vurdu. Bunu bile ve isteye gerçekleştirdi bu iktidar. Ömrünü uzatmak için 10 Ekim Gar Katliamı'na da göz yummuştu."
"Suriye’de oynadığınız her oyun dönüp Türkiye halklarını vuruyor. Suriye’de attığınız her olumsuz adım dönüp bizleri vuruyor. Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmekten imtina ettiğiniz için şuan bölgede artık bir söz sahibi değilsiniz. Yaptığınız barış çağrısının dahi bölgede bir karşılığı yoktur. Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye daha fazla güven içinde hissedecektir kendini. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye’nin, aynı zamanda Suriye ve Rojava’da Kürt halkının pratiği ve mücadelesiyle elde ettiği statüsünün resmileşmesi için çalışmalı. Suriye'de demokratik bir anayasanın yazılması için çalışmalıdır. Yapılacak olan ilk adım Astana görüşmelerindeki kimi kararların hayata geçirilmesidir. Astana görüşmesindeki en önemli mutabakat İdlip’teki bu çetelerin dini duyguları siyasi ve kötü emellerine alet eden bu çetelerin silahsızlandırılmasıydı. Ama tam tersini yaptılar, İdlip’te daha çok silahlandırdılar ve şimdi yepyeni bir savaşın ve çatışmanın çıkmasına sebep oldular.
Bu süreçten Türkiye halkları karlı çıkmaz, Türkiye ve bölge halklarına fayda gelmez. Bu kadar kaos içinde olan bir yerde olması gereken en önemli şey Türk-Kürt-Arap barışının gerçekleşmesidir. Türkiye’nin bunun için çalışması gerekmektedir. Ama tam tersini yapıyorlar. Cetvelle ayrılan bu sınırlar halkların arasında bir sınır olamaz. Bu bölge, halkların duyguları, düşünceleri ve kültürel değerleri ile birleşmiş olan bölgedir. O nedenle buradan bir kez daha diyoruz ki mücadelemizi mutlaka ama mutlaka onurlu bir barış için hayata geçireceğiz. Ortadoğu halkları kardeştir, aralarına kimse çomak sokmaya kalkmasın."
İNSAN ZİNCİRİ VE YÜRÜYÜŞ
Açıklamanın sonrasında insan zinciri oluşturuldu ve yürüyüş yapıldı. Kadınlar, sık sık “Bijî berxwedana Rojava” sloganı attı. Polislerin yürüyüşe engel olmak istemesi üzerine kadınlar, "Bize değil çetelere barikat kurun” diyerek tepki gösterdi. Yürüyüş sonrası konuşan DEM Parti Milletvekili Ali Bozan, "Saldırılar devam ettiği sürece bu yürüyüşümüz devam edecek. Rojava halklarının yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
MARDİN’DE KADINLAR ‘YAŞAM ZİNCİRİ’ OLUŞTURDU
Mardin’de TJA’nın çağrısı ile bir araya gelen kadınlar “yaşam zinciri” oluşturmak istedi. Kızıltepe Kavşağı’nda bir araya gelerek, Karayolları Parkı’na kadar el ele tutuşarak, “yaşam zinciri” oluşturmak isteyen kadınların etrafı polisler tarafından ablukaya alınırken, yürüyüşe izin verilmedi.
“Jin jiyan azadî” yazılı önlükler ve beyaz tülbentlerle bir araya gelen kadınlar, engelleme girişimine karşı bulundukları yerde yolu trafiğe kapattı.
Bulundukları yerde pankart açan kadınlar adına DEM Parti Milletvekili Saliha Aydeniz konuştu. Aydeniz, “Dün nasıl Kobanê’yi özgürleştirdik ise bugün de çetelere karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Biz bu nedenle her daim direniş halinde olacak, yürüyüşümüze devam edeceğiz. Ortadoğu’ya demokrasi ve özgürlük gelene kadar, Kürt halkı özgür olana kadar mücadele edeceğiz. Rojava’yı yalnız bırakmayacağız” dedi. (MA)
ANTAKYA: NATO’DAN ÇIKILMADAN KALICI BİR BARIŞ MÜMKÜN DEĞİLDİR
Antakya Emek ve Demokrasi Platformu, Suriye’de cihatçı grupların saldırılara yönelik Sevsen Nevzat Şahin Ortaokulu karşısında basın açıklaması yaptı.
“Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak. Suriye halklarının yanındayız” yazılı pankartının açıldığı açıklamada basın metnini İHD Hatay Şubesi Eşbaşkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu okudu.
Salmanoğlu, “Tek adam rejimi, Suriye’deki askeri güçlerini geri çekmeli, cihatçı örgütlere desteğine son vermelidir. Değişen bölge koşullarında etkili bir bölge gücü olabilmenin gereği gibi sunularak meşrulaştırılmaya çalışılan bu politika Türkiye’yi sürekli ateşin içinde tutmaktadır. Emperyalist güçler bölgeden çekilmeden, Emperyalistlerle ve İsrail ile yapılan ticari ve askeri anlaşmalar sonlandırılmadan, NATO’dan çıkılmadan, bütün üsler kapatılmadan kalıcı bir barış mümkün değildir” dedi.
“Tüm halkımızı savaş politikalarına karşı barışa ses vermeye çağırıyoruz” diyen Salmanoğlu, ülkede ve bölgede barış için Ortadoğu’da yaşayan halklarla birlikte mücadeleyi yükseltmeye çağırısında bulundu. (HABER MERKEZİ)