Hatay’da son durum: Bizi karanlığa gömüyorlar
Hatay’da depremzede Çiğdem Arslan, 6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen sürede var olan sorunları yazdı. Arslan, “Bizi, karanlığa gömmeye devam ediyorlar” dedi.
Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel
Çiğdem ARSLAN
Hatay'da depremzede
Hatay’da hiçbir şey, ekranlara yansıtıldığı gibi değil. En kronik sorun, günlerce kesilen elektrik ve su.
Konteynerler, yerleşkenin hayatını felç ediyor. Alt yapısı olmayan bu teneke evlerin sürekli patlayan lağımları, su boruları, temiz suya karışıyor ve insanlar, bu suyu kullanmak zorunda kalıyor. Bu nedenle, sürekli ortaya bulaşıcı hastalıklar çıkmaktadır.
Elektrikler kesildiğinde, burada yemek dahi yapılamıyor. Çünkü, yemek yapımında kullanılan aletlerin hepsi, elektrik ile çalışmaktadır.
Elektrik ile teneke evleri ısıtmak oldukça zor. Bir de kesintiler olunca, insanlar dışarı çıkıp, ateş yakıyor. Bu şekilde ısınmaya çalışıyorlar, bu dondurucu havalarda.
KONTEYNER KENTLER GÜVENLİ DEĞİL
Konteyner kentler, güvenli değil. “Fuhuş” ve “uyuşturucu”dan bahsediliyor. Oralarda kalan vatandaşlar, gündüzleri dahi kapıyı kilitlemeden konteynerlerinde oturamadıklarını, geceleri ise kapıların zorlandığını ifade ediyor.
Yaklaşık 22 aydan beri Hatay ve Hataylılar, oldukça zorlu koşullarda, yaşam mücadelesi veriyor.
Artık, yardımlar gelmiyor.
İşsizlik, almış başını gidiyor.
Sağlık sistemi sürekli çöküyor. Ulaşım, hala yeterli değil.
SOKAKLAR KARANLIK, ULAŞIM YOK…
Okullarda ikili eğitim mevcut. Ders saatleri kısaldı.
Eğitim çağındaki bazı çocuklar, okula gidemiyor. Çünkü, ailelerin çocuklarını okula götürecek servislere vereceği parası yok. Çocukların okul çıkışında karanlıkta otostop çekip evine gitmek isterken kayboluyor.
22 ay geçmesine rağmen ulaşım yetersiz denecek kadar az ve kentte cadde ve sokaklar çok karanlık, aydınlatmalar yapılmış vaziyette değil. Artık acilen çözülmesi gerekiyor.
EVLERİMİZ, ARAZİLERİMİZ GASP EDİLİYOR
İlimizdeki en büyük sorunlardan bir tanesi de rezerv alanlar ve gasp edilen araziler!
Sağlam evleri yıkıyorlar, yeniden yapıyorlar ve vatandaşa yeniden kendi evlerini almaya mahkûm etmeye çalışıyorlar. Az ve orta hasarlı evleri, mahkeme süreci devam ederken, hukuksuz bir şekilde yıkıyorlar.
Örneğin, Akevler Mahallesi’nde bulunan bir binadan, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen hafta sonu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan gelen bir ekip, karot alıyor. Karot alınmasına izin vermeyen insanlar ise, ekipler tarafından tehdit ediliyor.
Tapularımızı, arazilerimizi gasp ediyorlar.
Hiçbir kamu yararı olmadan, valiliğin geçici konaklama amaçlı el koyma kararı ile asırlık ağaçları, bizden habersiz kesiyorlardı.
Bu nedenle ben, direniş çadırı kurdum. 48 günde 48 defa, kendi tapulu malımdan polis, çevik kuvvet ve toma eşliğinde zorla çıkartıldım.
Binlerce insanın malını gasp ediyorlar.
Yaşadığımız yıkıcı afetten sonra, bizler o karanlıktan çıkamıyoruz. Bizi, karanlığa gömmeye devam ediyorlar.