7 Aralık 2024 06:40

Asgari ücreti kim belirleyecek?

"Bizler asgari ücrete çalışmak, fazla mesai ücretleriyle geçinmek değil; insanca geçinebileceğimiz bir ücret istiyoruz. Ama bunu isteyerek değil mücadele ederek alabileceğimizi de görmemiz gerekiyor."

Asgari ücreti kim belirleyecek?

Fotoğraf: Sümeyye Yeşil/Evrensel

Şireci Tekstil İşçisi

Asgari ücret ile çalışan milyonlarca emekçiye, karınlarını doyuracak kadar bir ücret bile layık görülmemektedir. Ekonominin çarkını çeviren işçi sınıfı olduğu halde en düşük ücrete mahkum ediliyor.

Aralık ayı geldi çattı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu haftaya ilk toplantısını gerçekleştirecek. Masada olan sendika yetkilileri, çalışma bakanı ve işveren temsilcilerinden hangisi asgari ücret ile geçiniyor ki; milyonların hayatını etkileyecek olan ücret artışını belirleyebilsin. Hepsinin altında milyonluk araçlar varken, emekçinin altında borç harçla alınmış 30 yıllık Hacı Muratlar var.

Bakalım toplantılardan ne sonuç çıkacak? Sermayedarlar bizi yine açlığa mahkum edecek bir ücreti mi layık görecekler yoksa karın tokluğuna mı mahkum edecekler? Bekleyip göreceğiz.

MÜSİAD başkanı yüzde 25 üst sınır diyor.

İMF de “Hedeflenen enflasyon oranında zam yapın” tavsiyesinde bulunuyor. Hedeflenen enflasyon ise yüzde 17...

Hükümet yetkililerinden ise “Emekçi kardeşlerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” açıklaması geliyor.

Mehmet Şimşek’e bakarsak değil zam vermek, vatandaşı bedavaya çalıştıracak. Ne de olsa sermayenin çıkarını düşünüyor.

MÜSİAD başkanı ise biraz daha vicdanlı davranarak en azından karnımızı doyuracak kadar vermek istiyor(!)

Peki biz işçiler olarak kime inanalım?

Üç beş yerden maaş alıp, yediği önünde yemediği arkasında olanlara mı? Yoksa çarşı pazardan eli boş dönen vatandaşlara mı?

Neyse gelelim asıl meselemize;

Kimi yerlerde, özellikle de Gaziantep Başpınar’daki fabrikalarda uzun zamandır fazla mesai ücretleri geç yatırılmaktadır. Özellikle de isim yapmış ve İSO sıralamasında istikrarlı bir şekilde yükselen Şireci Tekstil, iki-üç ay gibi bir süre pazar mesailerini de durdurdu. Gerekçe olarak Ahmet Şireci’nin sağlığı veya ham madde eksikliği öne sürüldü. Bu süre zarfında geçimini zor yapan ve pazar mesailerine muhtaç hale düşürülen işçilerin itirazları sonucu pazar mesaileri yine başladı. Başladı başlamasına da bu defa başka sorun karşımıza çıktı. Cumadan cumaya yatırılması gereken mesai ücretleri, bir sonraki hafta salıya sarkmaya başladı.

Oysa pazar mesailerinde, ay sonunu getiremeyen fabrika işçileri sosyal aktivitelerinden feragat edip çalışmak zorunda kalıyor. Çünkü borçlarının ödenmesi aylığa göre ayarlanırken, mutfak masraflarını da pazar mesailerine göre planlamaktadırlar. Kimi işçiler ise faturaları ve kart ödemelerini pazar mesaisinin yatırılacağı güne göre planlayıp ona göre kendini hazırlamaktadır. Büyük firmalarda asgari ücret zammının belirlenmesinden önce fazla mesai ücretlerini geç yatırma politikası başladı. Fazla mesai ücretleri geç yatırılınca ister istemez işçilerin borç ve fatura ödemelerinde sarkmalar oldu, bir de faiz ödemek zorunda kaldılar. Mutfak alışverişini yapamadılar. Şu süreçte sorulması gereken soru şu; son üç yılda vergi ödemeyen ya da cüzi bir miktarda vergi ödeyen bu firmalar neden bu taktiği uygulamaktadırlar?

Salı günü enflasyon yıllık bazda yüzde 47 olarak açıklandı. Asgari ücret tespit komisyonunun makul bir ücret ile anlaşamadığı durumda, 2025 yılının emekçiler için bir felaket olacağını öngörmek zor değil. Bugün gerek işveren temsilcilerine gerekse işçi sendikalarına şunu söylemek istiyorum: Bizler asgari ücrete çalışmak, fazla mesai ücretleriyle geçinmek değil; insanca geçinebileceğimiz bir ücret istiyoruz. Ama bunu isteyerek değil mücadele ederek alabileceğimizi de görmemiz gerekiyor. Fabrikalarda taleplerimizi belirleyip bir araya gelmezsek açlık, yoksulluk ve sefalet artarak devam edecek.

Evrensel'i Takip Et