51 kişinin öldüğü Cemil Çapar Apartmanı duruşması ertelendi
51 kişinin hayatını kaybettiği Cemil Çapar Apartmanı davasının duruşmasında müteahhit Mehmet Özkan, ölümlere rağmen "Yüz bina yaptım, en az zayiat bende" dedi.
51 kişinin hayatını kaybettiği ve enkazında yangın çıkması nedeniyle çok sayıda cenazeye ulaşılamayan Cemil Çapar Apartmanı ile ilgili davanın duruşmasında müteahhit Mehmet Özkan, ölümlere rağmen "Yüz bina yaptım, en az zayiat bende" dedi.
Hatay’ın Antakya ilçesi Esentepe mahallesinde 51 kişinin hayatını kaybettiği ve enkazında yangın çıkması sebebiyle çok sayıda cenazeye ulaşılamayan Cemil Çapar Apartmanı'yla ilgili davanın dördüncü duruşması Hatay 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Saat 13.30’da başlayan duruşmaya tutuklu sanık Müteahhit Mehmet Özkan ve binanın inşaat mühendisi, şantiye şefi, mimari proje sorumlusu Mehmet Güçlü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, diğer sanıklar ve müdafileri, müştekiler ile avukatları mahkeme salonunda hazır bulundu.
“PROJE BAKANLIKTAN GEÇMİŞTİ”
Bir önceki celsedeki savunmasına ek olarak Mehmet Özkan, proje yaptıklarını, yapı denetimin kontrol ettiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından geçtiğini söyledi. 100 tane bina yaptığını ve en az zaiyatın kendisinde olduğunu savunan Özkan, “Ben kötü iş yapsam diğerleri de yıkılırdı. Depremin nereyi yıkıp yıkmayacağını kimse bilemez. Bir tek bu bina yıkıldı, diğer binalarımın hiçbirinde sorun yok” şeklinde konuştu.
Kolluk güçlerinden kaçmadığını söyleyen Özkan tahliyesini istedi.
Tutuklu sanık Mimari Proje Sorumlusu Mehmet Güçlü, projesinde kusur olmadığını, yapı kullanım izninden sonra yapılan değişimlerden sorumlu olmadığını belirterek, 16 aydır tutuklu olduğunu ve tahliyesini talep ettiğinin altını çizdi.
Mehmet Özkan’ın avukatı, binadan alınan karot örneğinin söz konusu binaya ait olmadığını, bunu da raporla ispatladıklarını belirtti.
Müşteki Avukat Seher Eriş, Kırıkhan ve Adana’da görülen deprem davalarında “olası kast” ile yargılama olduğunu, bu dosyada da cezalandırmanın taksir değil olası kasta evrilmesi gerektiğini kaydetti.
"SANIĞIN TAHLİYESİ BİR DAHA DURUŞMALARA KATILMAYACAK ANLAMINI TAŞIR"
Özkan’ın 6’ncı aydaki duruşmada, “suçlu olsam kaçardım” dediğini hatırlatan Eriş, Özkan’ın yakalama kararı ile yakalandığını belirtti. Delillerin hala tam toplanmadığını, saklama ve karartmanın bu aşamada söz konusu olabileceğini vurgulayan Eriş, “Türkiye toplumu bu davaları izliyor. Hukuka aykırı tahliye kararları verilince, sonra sanığa bir daha ulaşılamaması adil değil. Başka ölümlü binaları da var. Sanığın tahliyesi demek başka duruşmalara katılmayacak anlamını taşır. Ayrıca o çevrede yıkılan tek bina da budur. Suç vasfı açısında yeterli delil teşkil ediyor” diye konuştu.
"KOLON KESİLDİĞİNE DAİR RAPOR VARDI, ORTADA YOK"
Anne ve babasını kaybeden müşteki, uzun zamandır bugünü beklediğini belirterek, devamla şunları söyledi: “Sadece bir bina yıkıldı, iki yıldır tutukluyum diyor. Ben iki yıldır anne ve babamı görmüyorum. Babamla beraber 31 kişi yandı. Bu işin sorumlusu var. Merkez market vardı bina altında. Kolon kesildiğine dair rapor tutuldu, ben hatırlıyorum. Fotoğraflayıp, gösterdiler. Bu rapor şimdi ortada yok.”
Mahkeme tutukluluğa devam kararı ile duruşmayı 28 Şubat’a ertelendi. (ANKA)
Evrensel'i Takip Et