Özgür Özel: Artık sandık milletin önüne konmalıdır
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclisteki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, "Artık sandık milletin önüne konmalıdır, kararı millet vermelidir" dedi.
Fotoğraf: Alp Eren Kaya/CHP
TBMM Genel Kurulu'nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri başladı. CHP Grubu adına, CHP Genel Başkanı ve Manisa Milletvekili Özgür Özel konuştu.
Özel, "Artık sandık milletin önüne konmalıdır, kararı millet vermelidir. Bu millete daha fazla zulmedilmemelidir. Olmayan adaleti, eşitligi getirmeye geliyoruz. Bu ülkeyi yine kurtarmaya geliyoruz” diyerek erken seçim çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2024'ü emekli yılı ilan ettiğini hatırlayan Özel, , "Emekliye ilk darbe daha yılın ilk başında en düşük emekli maaşı 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkartıldı. TÜİK'in 2023 enflasyonu yüzde 64 iken emekliye yüzde 33 zam yapıldı. Emekliler daha bu oranla yılın başında enflasyona ezdirildiler" diye konuştu.
CHP’nin 31 Mart’tan birinci parti olarak çıktığına vurgu yapan Özel, "CHP, son seçimlerin birincisi olduğu gibi, Sayın Erdoğan’ın önündeki anketlerde de bizdeki anketlerde de açık farkla Türkiye’nin birinci partisidir. Sayın Erdoğan esas buna isyan etmektedir" ifadelerini kullandı.
'Yeni Anayasa’ açıklamalarıyla gerçek gündeme sis etkisi yapacak yapay bir tartışma başlatıldığını söyleyen Özel, "CHP şekerle kaplanan zehri yutmamış, millete de yutturmamıştır. CHP, mevcut Anayasa’ya uymayanlarla anayasa masasına oturmamıştır, oturmayacaktır” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı 'yeni sürec'e de değinen Özel, " ‘Ben yaptım, oldu’ anlayışıyla yeni bir dayatma içine girdiler. Ancak CHP, tarihsel birikimiyle Kürt sorununun çözümünün doğru tarifini Türkiye’nin önüne koymaktadır" diye konuştu.
Özel, şunları kaydetti:
ASGARİ ÜCRET
"Bugün bütçe görüşmelerini gerçekleştiriyoruz ancak asgari ücretle çalışan milyonlar yarın başlayacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına kilitlenmiş durumdadır. Asgari ücretlilerin Avrupa Birliği ülkelerindeki toplam çalışana oranı yüzde 9'dur, Almanya'da bu oran yüzde 6'dır çünkü asgari ücret çalışanın bir yıl kıdem aldıktan sonra hızla uzaklaşması gereken bir ücrettir. Oysa ülkemizde on yıl önce asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 38'ken bugün yüzde 57'ye yükselmiştir."
"ASGARİ ÜCRET TEMEL ÜCRET HALİNE GELDİ"
"Asgari ücret kıdemle uzaklaşılması gereken bir ücret iken maalesef tüm emekçileri yutmaya çalışan bir canavar haline gelmiş, temel ücret haline gelmiştir. Bugün 17 bin 2 lira olan asgari ücret vatandaşın cebine girdiği 1 Şubat gününde açlık sınırı 16 bin 257 liraydı ve asgari ücret açlık sınırından sadece 745 lira fazlaydı. Seçimden önce asgari ücrete yılda 3-4 kez enflasyon ayarlaması yapacağız diyenler bir yılda bir kuruş zam yapmadılar. Bugün asgari ücretin alım gücü verildiği güne göre 6 bin lira düşmüş, Ocak ayının 11 bin 4 lirasına gerilemiştir. Bugün asgari ücret açlık sınırının 3 bin 500 lira altındadır. Bir işçinin açlık sınırında maaş alabilmesi için 30 gün değil 40 gün çalışması gerekmektedir. 11 ay önce asgari ücretle 42,5 kilo dana kıyma alınabilirken şimdi 26 kilo almaktadır. Yapılmayan zam nedeniyle her ay 16,5 kilo kıyma asgari ücretlinin sofrasından çalınmaktadır. 11 ay önce asgari ücret 5,5 çeyrek altın alırken bugün 3 çeyrek altın almaktadır. Hele iktidarınızın başına dönersek 2002'de 7 çeyrek altın alan asgari ücret şimdi 3 çeyrek altın almaktadır. Bir şey kaybedildiği yerde bulunur. Emekliler 3 Kasım 2002 sandığında kaybettiklerini bilmekte önlerinde bulacakları ilk sandıkta da kaybettiklerini geri alacaklardır.
"YABANCI DİLE TERCÜMESİ YOK"
"Sayın Edoğan 2024 yılını 'emekliler yılı' ilan etmişti, etmez olaydı. Emekliye ilk darbe daha yılın ilk başında en düşük emekli maaşı 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkartıldı. TÜİK'in 2023 enflasyonu yüzde 64 iken emekliye yüzde 33 zam yapıldı. Emekliler daha bu oranla yılın başında enflasyona ezdirildiler. Yurtdışındaki temaslarımızda en düşük emekli maaşının 280 Euro olduğunu söylediğimizde yabancı liderler yanlış telaffuz ettiğimi düşünüp 2 bin 800 diye düzeltmeye kalktılar. Emeklileri geçen yılın ilk 6 ayında mahkum ettiğiniz 280 Euro emekli maaşının yabancı dile tercümesi yoktur bunu yapmaya hakkınız yok. İkinci 6 ayda ise 12 bin 500 liraya çıkartıldı, sadece yüzde 25 zam yapıldı. Bugün 4 milyon emekli 12 bin 500 lira alıyor. Bu maaşa emekli kira öderse aç kalmaktadır, karnını doyurursa sokakta kalmaktadır. Emeklilerimize karşı yeni bir ihanet planının içinde olanlar var. En düşük emekli maaşının 13 bin 500 ila 15 bin lira arasında olmasını dillendirmeye kalkıyorlar. 2025 yılında da açlık sınırının altında kalsın istiyorlar. Torununa harçlık veremeyen, yılda bir kez memleketine bile gidemeyen, pazar dağıldıktan sonra ezilmiş sebze-meyveleri toplarken yüzünü kapayan emeklileri görmüyorlar. CHP olarak tartışmasız talebimiz şudur; emekliye geçim haktır, bir asgari ücret şarttır."
KAYYIMLARA TEPKİ
"Ovacık Belediyemize kayyum atanmıştır. 12 yıl önce savcının katıldığı bir cenaze töreninin kılıf yaparak kumpas kurulup ceza verilmiştir. Her iki örnekte de adalet yoktur, demokrasi yoktur. FETÖ taktikleri vardır, kumpaslar vardır, uydurma deliller vardır. Bizim belediyelerimizin yanında DEM Parti belediyelerine de aynı hukuksuzluklar uygulanarak kayyumlar atanmıştır. Bugün, 31 Mart’ta halkın seçtiği sekiz belediyeye siyasi hırslarına yenilen, seçim sonuçlarını tanımayan, devlet gücünü kötüye kullanan bir iktidarın işgali vardır. Yani iktidar yine yanlış tarafta durmaktadır, milleti karşısına almaktadır. Ama biz kötülüğe teslim olmadık, olmayacağız. Bugüne kadar iktidarın tüm oyunlarını nasıl bozduysak, milletle birlikte bu oyunları yine yerle bir edeceğiz. Devletin karşısına diktiğinizde millet kazanmıştı, yine millet kazanacaktır. Kayyum hukuksuzlukları üzerine bu Meclis’in çatısı altında demokrasimiz açısından tarihi bir mutabakata varıldığını ise memnuniyetle kayıtlara geçirmeliyim. CHP, DEM Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Yeniden Refah Partisi, Emek Partisi ve Türkiye İşçi Partisi kayyum düzenlemesinin kaldırılması için Meclis’e ortak bir kanun teklifi verdiler. MHP’nin de bu alanda bir düzenleme talebini dile getirmesini çok önemli bulduğumuzu ifade etmek isterim. Kanun teklifine verilecek destek ya da amaca matuf yapılacak ortak bir çalışma, bu hukuksuzluğu ortadan kaldıracak ve Türkiye’nin önünü açacaktır. Artık bu demokrasi ayıbına son vermenin zamanı gelmiştir.
"CHP AÇIK ARA ÖNDEDİR"
"Geçen hafta Tayyip Bey, ‘CHP nasıl oluyor da bu kadar oy alabiliyor, bu kadar belediye kazanabiliyor’ demekteydi. Nasıl bu kadar belediye kazandığımızı söylerken derin bir sorgulama içinde olduğunu samimiyetle ortaya koymuştur. Haksız da değildir. Sayın Erdoğan da ölçmektedir biz de ölçmekteyiz. Tayyip Bey’in şaşırdığı 31 Mart sonuçları değil, 31 Ekim sonuçlarıdır. Vatandaşın belediyelerimizden ortalama memnuniyeti, yedi ayın sonunda yüzde 58’e yükselmiş durumdadır. Çünkü CHP’li belediye başkanları iyi hizmet ediyorlar. CHP, son seçimlerin birincisi olduğu gibi, Sayın Erdoğan’ın önündeki anketlerde de bizdeki anketlerde de açık farkla Türkiye’nin birinci partisidir. Sayın Erdoğan esas buna isyan etmektedir. Bu isyanın arkasında iktidarın durduramadığı icraatlarımız vardır. Sayın Erdoğan’ın isyanının arkasında temelde bir düzenin sona ermiş olması vardır. Sayın Erdoğan, Ankara‘yı parsel parsel satanların, İstanbul’da helikopterle kupon arsaları bulup Arap şeyhlerine pazarlayanların, İstanbul’a ihanet edenlerin düzeninin sona ermiş olmasına isyan etmektedir."
"Normalleşme siyasetin kısır kavgalarından, şahsi tartışmalarından arınıp sadece milletin gündemine yoğunlaşmaktır"
Yaptığım her görüşmede elbette güncel, sıcak siyasi konuları da konuştum ama ısrarla emeklilerin, asgari ücretlilerin, çiftçilerin, atanmayan öğretmenlerin, adalet bekleyenlerin sorunlarını gündeme getirdim. Çünkü normali buydu, normal olan zaten buydu. ‘Normalleşme nedir’ diye soranlara bir kez daha ifade edeyim: Normalleşme siyasetin kısır kavgalarından, şahsi tartışmalarından arınıp sadece milletin gündemine yoğunlaşmaktır. Normalleşme anormal siyasetin konforuna kapılarak ülkeyi kutuplaştırıp yerini sağlamlaştırmak isteyenlere karşı, milletin konforunu düşünen bir siyaseti var etmektir. Ancak iktidar bu konfordan kurtulmayı kendi adına maliyetli gördüğü için attığı her adımda bu konuda bir samimiyet ortaya koymamıştır.
"CHP ANAYASAYA UYMAYANLARLA MASAYA OTURMAMIŞTIR"
"Önce ‘Yeni Anayasa’ denilerek gerçek gündeme sis etkisi yapacak yapay bir tartışma başlatıldı. 86 milyon insan, yalnızca tek bir kişinin siyasi ikbalinin anayasal kılıfa uydurulması için meşgul edildi. Bunun için Anayasa’nın ilk dört maddesi bile hedef alındı, tartışmaya açılmaya çalışıldı. Bu tartışmayla vatandaşın gerçek gündemi ve gerçek sorunların üzerinde bir sis perdesi çekilmek istendi. Bu nedenle CHP şekerle kaplanan zehri yutmamış, millete de yutturmamıştır. CHP, mevcut Anayasa’ya uymayanlarla anayasa masasına oturmamıştır, oturmayacaktır.
İktidar bundan sonuç alamayınca, millet hayat pahalılığı altında ezilirken; kadınlar, çocuklar, bebekler şiddete uğrarken dikkatleri başka yöne çekmek için ‘İsrail bize saldıracak’ tartışmasını başlatmayı tercih ettiler. CHP, Türkiye’nin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunun anlatılması için Meclis’te kapalı oturum talep etti. Kamuoyunun bilmediği hiçbir şeyin söylenmediği kapalı oturumla kurmaca ortaya çıktı. Bu gündem üzerinden vatandaşın sırtına yeni vergiler yüklemeyi de amaçlayan kanun teklifi dahi geri çekildi.
"CHP, KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNÜN DOĞRU TARİFİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR"
"Ardından ‘Türkiye’de Kürt sorunu yoktur’ diyen iktidar, ‘Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun, bu iş çözülsün’ diyerek başka bir tartışmayı başlatmayı tercih etti. ‘Ben yaptım, oldu’ anlayışıyla yeni bir dayatma içine girdiler. Ancak CHP, tarihsel birikimiyle Kürt sorununun çözümünün doğru tarifini Türkiye’nin önüne koymaktadır. Bu sorun demokratik, barışçıl yollarla mutlaka çözülmelidir. Önerimiz; samimi, şeffaf, toplumsal mutabakata dayalı bir sürecin hiçbir aktör dışlanmadan 86 milyonu temsil eden Meclis zemininde yürütülmesidir. CHP, aynı zamanda şehit aileleri ve gazilerin rızasının alınmadığı, onların ‘evet’ demeyeceği hiçbir sürecin de içinde olmayacağını daha ilk günden ifade etmiştir." (POLİTİKA SERVİSİ)