11 Aralık 2024 05:10

Maarif modeli hizmet içi eğitim kursundan izlenim: ÇEDES sınıflarda, demokrasi kağıt üstünde

Yeni müfredatın onaylanmasının ardından işler yine “-mış” gibi yapılarak sürdürülüyor ancak, bir tepki örülmediği sürece kara bir örümcek ağı her geçen gün çevremizi sarmaya devam edecek.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Sultan SAYGILI
Eğitim Sen Ankara 1 No’lu Şube Eğitim Sekreteri

“Sn... 03/12/2024 tarihindeki 2024066653 numaralı Mahalli Hizmet İçi Eğitim faaliyetine kursiyer olarak görevlendirildiniz. Faaliyetin detayları için MEBBIS Hizmet İçi Eğitim Modülü’ne bakabilirsiniz.”

Yeni müfredatın oldubittiye getirilerek onaylanmasının ardından işler yine “-mış” gibi yapılarak sürdürülüyor. 3-6 Aralık’ta yapılan olan yeni müfredat tanıtım hizmet içi eğitim toplantısı 2 Aralık’ta, yani eğitimden bir gün önce bu kursa katılacak öğretmenlere duyuruldu. Okul idareleri, öğretmenler gelen yazıya göre hızla planlama yapmaya çalıştı.

Bazı okullarda öğrenciler evlerine gönderilirken dört gün süren bu kurs önceden planlanmadığı için okullarda eğitim-öğretimi aksatacak boyuta ulaştı. Öğrenciler, veliler aranarak evlere yollanırken sabahçı olan ya da normal eğitim veren okullarda öğretmenler, ders verdikleri okuldan koştur koştur yeni müfredat tanıtım toplantısının yapıldığı okullara ulaşmaya çalıştı. Çocuğunu almak zorunda kalanların işi daha da zordu.

Yeni müfredatın 10 yıllık bir çalışmanın ürünü olduğunu söyleseler de eğitimde bunu kanıtlayacak veriler ortada yoktu. “Anket yaptık, elimizde veriler var” diyorlar ama anketi dolduran, öneride bulunan öğretmen yok. Bir dönem bitmek üzere, 5. sınıfların dersine girmeyen bu öğretmenlere ders yılı ortasında verilen bu kursun zamanlaması da oldukça sorunlu.

SORULAR CEVAPSIZ KALDI

Zamanla sınav sisteminin kaldırılacağının söylenmesi beni pandeminin hemen ardından okul yöneticileri ve zümre başkanları ile Mamak İlçe Milli Eğitim müdürünün yaptığı düzenlediği toplantıdaki konuşmalara götürdü. Mamak İlçe Milli Eğitim müdürünün “LGS sınavında okulunuzda zümreniz kaç net yapmayı hedefliyor?​” sorusuna öğretmenlerin “Okulumuz öğrencilerinin şartları iyi değil, internet ve bilgisayar olanakları yok” diye yanıt vermiş ancak İlçe Milli Eğitim müdürü aynı soruda ısrarını sürdürmüştü. O gün konuşma sırası bana geldiğinde “Gösterdiğiniz bu grafikler ve sizin talep ettiğiniz ortalama, okul idarelerini özel sınıflar oluşturmaya yöneltiyor. Öğrencinin yeteneğini yok sayarak sadece ortalama neti yükseltecek hedeflere yöneltiyor. İlköğretimde bu çalışmalar pedagojik olmadığı gibi sorunlu bir sisteme işaret ediyor” dediğimi anımsıyorum.

Müdürün yaptığının ne büyük dayatma olduğunu, bu dayatmaların ise şeklini değiştirdiğini bu seminer bana yeniden hatırlattı. Yeni Maarif Modeli tanıtım toplantısı, adı bile Türkçe olmayan, kendi içinde tezatlardan oluşan bu sisteme hizmet içi eğitimi verenler bile hakim değil ve sorular cevapsız...

İş yeri gezilerimiz sırasında görüştüğümüz 5. sınıf sosyal bilgiler öğretmenleri “Etkinlikleri yapabilmek için ne bütçe ne de zamanımız yetiyor” diyor. “Eğitim ödeneğimin tamamını fotokopi kağıdına veriyorum” diyor bir başka öğretmen. Müthiş bir program dedikleri maarif modelin, yeniden keşfedilmiş gibi sunulan değerler adı altında ÇEDES’in, seçmeli derslerin bile zorunlu olarak öğrencilere dayatıldığı; öğrencinin kendi kulübünü, sınıf başkanını seçemediği bu sistemde demokrasi bile göstermelik şekilde işleniyor okullarda.

ÖZGÜR DÜŞÜNCE PROGRAM DIŞINDA KALDI

Eğitim sistemi ÇEDES adı altında gericileştirilirken “Demokrasiyi yaşayarak öğrenme” konusunu kağıt üzerinde işliyoruz. Bu seminerde bunu bir daha görmüş olduk. Kulüp çalışması pratikte yok çünkü ders saati yok. Yalnızca kağıt üzerinde faaliyet var. Denetim de kağıt üzerindekiyle sınırlı. Kulüp seçiminin de yine demokratik olmayan biçimde kağıt üzerinde yapıldığını görüyoruz. Seçmeli dersler mi? Seçmeli dersleri öğrenciler seçemiyor, “zorunlu seçmek” zorunda kalıyor.

“Özgür düşüncenin bilimsel gelişmelere katkısı” ve “Çocuk olarak haklarından yararlanabilme ve ihlal edildiği durumlara örnek verme” kazanımlarının da müfredattan çıkarılmasını anlamlandıramıyoruz.

Yetiştirtilemeyen ders programları, ödeneksiz bırakılan okullarda gelir elde etmek üzere düzenlenen deneme sınavları, eğitim sürerken okul bahçesine yapılan sinema, tiyatro, konser vb. gösteriler nedeniyle ders programları aksıyor.

7 saat gibi uzun ve yorucu bir çalışmaya maruz bırakılan öğrenciler karanlıkta derse kalmasın diye (tam gün) eğitim yapan okullardaki 40 dakika ders süresi ikili eğitim yapan okullarda 30-35 dakikaya düşürüldü. İl milli eğitim müdürlükleri ve valilikler tarafından sürdürülen bu eşitsizliğin izah edilebilir hiçbir yanı yok.

Zümre toplantıları bakanlıktan alınan kararlar doğrultusunda yönlendirilen ve sadece kağıt üzerinde kalan bir sisteme dönüşmüşken itirazların, fikir sunmanın işe yaramayacağını deneyimleyen öğretmenlerin “Bir an önce bitsin” sessizliği, itiraz göstermeyişi kaygı verici. Yine bir neslin daha heba edeceği bir yola girmiş durumdayız. İtirazları birleştirecek bir tepki örülmediği sürece kara bir örümcek ağı her geçen gün çevremizi sarmaya devam edecek.

ÖNCEKİ HABER

Tülay Tolu’nun 6'ncı kattan düşerek ölümüne ilişkin davada evli olduğu erkeğe tahliye

SONRAKİ HABER

Sağlık Bakanlığı bütçesi genel kurulda: Bütçe korumayacak, hasta edecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa