11 Aralık 2024 03:46

Savaş 14 yılımı kin ve düşmanlıkla kuşattı

Bu bir halkın hikayesidir, bu bir milletin hikayesidir. Bütün krizlerin cehennemini yaşadık ve yaşıyoruz.

Humus'ta ilerleyen cihatçılar | Fotoğraf: İzettin Kasım/AA

Paylaş

Üniversite öğrencisi

Humus/Suriye

 

Şu anda tehdit altında olan ve şu anda savaşın kapılarını çaldığı Humus şehrinden merhaba.*

Şu an 23 yaşındayım. Doğum günümden bir ay sonra, 10 yaşımdayken başlayan savaş, benim ve Suriyelilerin hayatından neredeyse 14 yılını aldı. 2011 öncesinde yaygın olan sevgi ve barış; şimdi savaş, mezhep, din, bölgesel mezhepçilik gibi konulara döndü ve kafalarımıza yalanlar sokarak birbirimize kin ve nefret beslememiz isteniyor. Her şeyde zayıflamamız ve teslim olmamız amaçlanıyor. Politikalarımıza, kararlarımıza ve irademize dış müdahale nedeniyle uluslararası toplum önünde entelektüel ve zihinsel olarak çarpık durumdayız.

Bu bir oyundur ve biz de onun kuklasıyız. Bu savaşta bilgimizi, irademizi kırmak için tehditlere, kurşunlara, keskin nişancılara, hırsızlığa, havan toplarına, bombalara, intihar bombacılarına, fikri çarpıtmalara maruz kaldık: Sevgimiz, birliğimiz, vatanseverliğimiz, güvenliğimiz, gücümüz, zenginliğimiz, topraklarımız, kimliğimiz… Emperyalist sömürgeci ülkelerin politikalarıyla uygulanan bu terörün herhangi bir şekline maruz kalmayı dünyadaki herhangi bir halk kabul eder mi?

Savaş şehrimin yarısındaydı ve havan topları, intihar bombacıları, araba bombaları ve patlayıcılar sürekli ve rutin olmuştu. Okul çocuklarının, üniversite öğrencilerinin ve masum ailelerin cesetleri sokaklara yayılmıştı. Ancak tüm müdahalelere rağmen bu okullara, üniversitelere, işyerlerine, mağazalara gitmeye devam ettik ve pazarlarda yaşamaya devam ettik çünkü ölüm sahnesi artık normalleşti ve sevdiklerimizden birinin ya da arkadaşımızın ölümü ya da kendi ölümümüz artık alıştığımız ve sabırsızlıkla beklediğimiz bir şey haline geldi.

EMPERYALİST ÇETELER SURİYE’Yİ SOYDU

Savaşın son çeyreğinde tek taraflı zorlayıcı yaptırımlarla bizi ekonomik olarak kuşattılar; zenginliğimizi, petrolümüzü, elektriğimizi çaldılar. Biz bunu unuttuk çünkü kurşunlardan, patlamalardan ölmediğimizi görünce, özellikle de kıtlıktan ölmemizi sağlamaya karar verdiler. Bu, şu anda Gazze'de olduğu gibi, yok etme ve yerinden etme girişimiydi.

Şimdi de şehrimin kapılarına yeni, barışçıl bir yüzle geldiler ama aynı zamanda içeride de her türlü ayrımcılığı yeniden tesis etmeye, birbirimizden nefret ettirmeye, biri iki gibi göstermeye çalışıyorlar. Tekfirci ideolojiyle sıradan insanların zihinlerini hedef alıyorlar. Sömürgeleştirilmek, soyulmak ve yerinden edilmek için uluslararası barışı tehdit eden teröristler olarak görülmemizi sağlıyorlar.

Bu bir halkın hikayesidir, bu bir milletin hikayesidir. Bütün krizlerin cehennemini yaşadık ve yaşıyoruz. Filistin ve Lübnan’daki kardeşlerimizin işgalini, sömürgeleştirilmelerini, yerinden edilmelerini ve hatta imhayı, engelleme mesajlarıyla iletmeyi umuyorum.

Bize rahmet, mağfiret ve selametle dua et.

ÖNCEKİ HABER

Savaş sonrası Suriye tahayyülleri

SONRAKİ HABER

Erdal Eren’in bize mirası neydi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa