Erdal Eren’in bize mirası neydi?
Erdal sadece öğrencilerin arasında değil, eşit yaşam talebiyle sokağa dökülen binlerin arasına mücadele verdi.
Fotoğraf: Savaş Ay
Evren ve Deniz
Hazırlık öğrencileri
ODTÜ
Bir şeyleri değiştirmeye çalıştığımız her an, bizlere “Bunlar gençlik hevesi, bırakırsınız bunları” derler. Ancak biz düzeni değiştirmenin bir gençlik hevesi olamayacağını Erdal Eren’den öğrendik. Biz hazırlık öğrencilerinin de ODTÜ öğrencilerinin de ve diğer tüm Türkiye’deki gençlerin de akranımız Erdal’dan öğreneceği çok şey var. Ankara Yapı Meslek Lisesi’nde okuyan Erdal, henüz 14 yaşındayken Ankara Orta Öğrenimliler Derneği bünyesinde faaliyet yürütmeye başladı. Bu platformda öğrencilerin talepleri ve ihtiyaçları için mücadele etti. Sadece öğrencilerin arasına değil, eşit yaşam talebiyle sokağa dökülen binlerin arasına mücadele verdi. Bu eylemler sırasında bir askeri öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanıp 17 yaşında yaşı büyütülerek, görülmemiş bir hızda işleyen yargılama süreci sonunda faşist cunta tarafından idama mahkûm edildi. Bize, yani 22 yıllık bir tek adam rejimi altında yaşamakta olan gençlere, mirasıysa örgütlü mücadele oldu.
SERMAYE REJİMİNİN SONUNU NE GETİRECEK?
Bugün bizim sınıflarımızda, fakültelerimizde ve kampüslerimizdeki mücadelemiz Erdal ve yoldaşlarınınki gibi kesin ve kararlı olmalıdır. Erdal’ın mücadelesini anlamak, bugün bize saldıranlara karşı durmaktır. Mücadelemizin amacı ise bellidir; kötü yurt koşullarını görmezden gelen, kamuda tasarruf tedbirlerini bahane ederek kampüslerimizi aydınlatmayıp, ringlerin seferlerinin sıklığını azaltıp eğitimimizden tasarruf eden, yetersiz ve niteliksiz yemekhane öğünlerine mecbur bırakan, çay kaşığının ucuyla verilen KYK bursunu ve kredisini bize layık gören bu sistemi hep beraber değiştirmek ve halkın yararına devşirmektir. Peki bu sistemi nasıl değiştireceğiz? Gençlik mücadelesinde bizler, güncel toplumsal koşullara uygun düşecek bir biçimde, bugün öğrencilerin bir araya gelebileceği; gençliğin kendi sözünü söyleyebileceği ve taleplerini tartışabileceği platformlar oluşturarak ve bu platformlarda örgütlenerek yapacağız. Kimsenin bize dayattığı ekonomik ve sosyal politikalara uymak zorunda değiliz.
Türkiye’de yaşayan halkların problemlerini göz ardı edip bizleri birer sayı olarak gören Mehmet Şimşek ve onun sermayeyi temsil eden politikaları, okullarımızda biz öğrencilerin taleplerini ve isteklerini umursamayan, yurtlarda yaşanan sorunları göz ardı eden yemekhaneleri yemek yenilemez, kütüphaneleri ders çalışılamaz hale getiren, bizim gözümüzü boyamaya çalışan atanmış rektörler ve en sonunda ülkemizi ekonomik, sosyal ve politik krizler çemberine sokmuş olan Tayyip Erdoğan. Sermaye rejiminin sonunu getirecek olansa halkın örgütlü ve kararlı mücadelesidir.
ERDAL GİBİ KESİN VE KARARLI OLMALIYIZ
Erdal Eren “Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların... saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz.” dedi annesine son mektubunda. O her zaman omuz omuza, beraber mücadele edilmesi gerektiğini söyledi, bugün bunu daha iyi anlıyoruz. Bu zor günlerde ihtiyacımız olan halk olarak her zamankinden daha çok kenetlenmeye, özgürlük ve eşitlik mücadelesi için daha çok çabalamaktır.