ODTÜ’de Anadolu Müziği Günleri: Endüstriyelleşen müzik tektipleşiyor
Bu yıl 14.'sü düzenlenen Anadolu Müziği Günleri 4-7 Aralık tarihlerinde gerçekleşti: 'Popüler müzik, endüstriyelleşme ve endüstriyel müzik, kitle endüstrisi gibi kavramlara eğildik.'
Fotoğraf: Evrensel
Zeynep ALGEDİK
Ankara
ODTÜ Türk Halk Bilimi Topluluğu (THBT) bu sene 14’cüsü olan Anadolu Müziği Günleri’ni 4-7 Aralık tarihleri arasında gerçekleşti.
İçeriği bakımından “Güncel ezgilerde geleneksel yansımalar ve türkülerin güncel yorumları” şeklinde özetlenen etkinliğin afişinde de Anadolu kilim motifleriyle çevrelenmiş elinde bağlama tutan bir Cem Karaca görseliyle karşılaşıyoruz. 4 gün boyunca süren etkinliğin ilk gününde öğrencilerin oluşturduğu “BozRock” ekibinin gerçekleştirdiği öğrenci konseri ve içerisinde THBT’nin eski üyelerinin de bulunduğu “Telli Sazlar Üçlüsü” grubunun konseri yer alıyordu.
Yalnızca dinlemekle kalmadık elbette. İki konserde de seyircilerin şarkılara, türkülere eşlikleri; kimi zamanlarda cesaretlendirmesi için kimi zaman da grupların yetenekleriyle mest etmelerinden dolayı alkışların, ıslıkların kesilmediği bir akşamdı. Kalabalığın coşkusu gecenin sonunda kendisini korudu. Telli Sazlar Üçlüsü oyun havaları çalar söylerken seyirciler oyunlarıyla konserin bir parçasıydı adeta.
Öğrenci grubunun sıra arkadaşlarımız olması, Telli Sazlar Üçlüsü’nün de ODTÜ mezunları olmalarıyla birlikte bir duygudaşlığın kurulması kaçınılmaz oldu. Ancak bu duygudaşlık yalnızca aynı mekânda, aynı okulda yan yana gelmekten kaynaklanmıyor.
İlk sahne deneyimlerini ODTÜ’de, etkinliğin gerçekleştiği ve ODTÜ kamuoyu açısından önemli bir mekân olan Mimarlık Amfisi’nde kazanan Telli Sazlar Üçlüsü grup üyeleri, şimdilerde profesyonel olarak da üretimlerini gerçekleştirmeye devam ediyorlar. Konser esnasında Mimarlık Amfisi’nin hem kendileri hem de şimdiki ve gelecek kuşaklar bakımından önemini buradan anlatıyor grup üyeleri; Mimarlık Amfisi’ni evleri, THBT’yi de aileleri olarak tanımlıyorlar.
Anadolu Müziği Günleri’nin (AMG) sonraki günlerinin de bir o kadar keyifli geçmesinde elbette sanatçıların performansları yadsınamaz. Ancak böyle büyük bir organizasyonun arkasında esas olarak köklü bir topluluk olan THBT ve bir ekip çalışması bulunuyor.
Anadolu Müziği Günleri’nin oluşturulmasında topluluğun farklı alt birimlerinden pek çok görevler alınmış. Biz de THBT’nin bu büyük organizasyonda payı bulunan ekip üyeleriyle görüştük.
THBT’nin alt birimi olan Tanıtım Alt Biriminden (TAB) Hivda Çeçen bulunduğu birimden aldıkları görevlerle AMG’yi anlattı:
“Biz tanıtım alt birimi olarak etkinliğin tanıtımı ve öğrencilere duyurma işlerini yapıyoruz. AMG öncesi ve sonrası görevlerimiz oldu. Afişin tasarımı, dağıtımı, etkinlik için özel sosyal medya içerikleri gibi çeşitli işler yaptık” diyen Çeçen, etkinlik sırasında ve sonrasında da TAB ekibi olarak yine görevlerinin devam ettiğini belirterek, “Fotoğraf, video çekimi ve bunların düzenlenmesi gibi görevlerimiz var. Etkinlik bitiminden sonra da AMG’nin değerlendirilmesini TAB ekibi olarak yaptık bu değerlendirmeler 12 saati bulan uzun toplantılarla oluyor” diye konuştu.
Etkinliğin yalnızca ilk gününe katılabildiğini ifade eden Çeçen, kendi izlenimlerini de bizimle paylaşıyor: “Ben bir izleyici olarak da çok memnun kaldım. Kendi aramızda konuşurken de bu etkinliğin en üst noktası ilk günü yani Çarşamba günü olduğu şeklinde konuşmuştuk. Seyirci ve sanatçılar çok iç içeydi. Sanatçı da orada bulunmaktan keyif alırken seyirci de oradan ayrılırken mutlu ayrıldı. Ben Çarşamba günü mutsuz ayrılan kimsenin olduğunu düşünmüyorum. Etkinliğin bitişinden 20 dakika geçmesine rağmen oynanmaya devam edildi, hep birlikte çok güzel vakit geçirildi”
Anadolu Müziği Günleri’nin başrollerinden THBT Halk Müziği Alt Biriminden (HAMAB) İpek Gülnur Aydın aynı zamanda BozRock grubunun bateristi.
Etkinliğe ve organizasyonuna dair detayları da ondan dinliyoruz: “Anadolu Müziği Günleri’ni Halk Müziği Alt Birimi’nde yazdan itibaren kuramsal toplantılar alarak tasarlamaya başladık. İzlediğimiz yol belli okumalar yapmak, bu okumalardaki kavramlar hakkında toplantılar almak ve yapmak istediğimiz şeye ne kadar etki edebilir şeklinde düşünüp belli çıkarımlarımızı uygulamaktı. Bu yıl da önceki yılların sonucu olarak ‘Popüler müzik nedir?’ konusuna değindik. Bu noktada kendimizi beslemek, son zamanlarda revaçta olan popüler müziğin neden revaçta olduğu, halk müziği ile nasıl ilişkilendirilebileceği noktasında bir şeyler düşünmek bizi yapacağımız Anadolu Müziği Günleri’nin teması noktasında aydınlatacaktı”
“HER YIL BELİRLENEN TEMA BİR SONRAKİNİ BESLİYOR”
Anadolu Müziği Günleri etkinliği esasında 1999 yılı depreminden sonra oraya destek amaçlı para toplamak için ortaya konulan bir etkinlik olduğunu ifade eden Aydın, arada sekteye uğrasa da 25 yıldır var olan, akıllarda olan bir konsept olduğunu söylüyor. “Bu yıl da 14.sünü düzenlemiş bulunduk aslında. Her yıl belirlenen temalar bir sonraki yılı besler nitelikte oluyor, öyle olmasına dikkat ediyoruz. Popüler müzik kavramı da bu yüzden, bu birikimli ilerleyiş sebebiyle ortaya konuldu. Popüler müzik, endüstriyelleşme ve endüstriyel müzik, kitle endüstrisi gibi kavramlara eğildik” dedi.
Kapitalizmin müzik camiasında da ne kadar etkili olduğu, bir şeyin endüstriyelleştikçe belki de kalitesizleştiği ve tektipleştiği gerçeğiyle tekrar karşılaştıklarını söyleyen Aydın, her eser için bunu diyemediklerini de ifade etti. Aydın, “O noktada da bunu diyemediğimiz eserlerin müzikal yapısına odaklandık. Her birinde halk müziği eserlerinin yapısal ögelerinden esintiler bulduk. Kuramsal tartışmalarımız, okumalarımız, neyi nasıl yapmak istediğimizle ilgili tartışmalar son bulduğunda elimizde ‘Güncel Ezgilerde Geleneksel Yansımalar ve Türkülerin Güncel Yorumları’ teması vardı” diyerek etkinliğin çerçevesinin nasıl oluştuğuna değindi.
Hem severek dinlenen hem de konuyla ilgili olduğunu düşündükleri sanatçıları misafir ettiklerini ifade eden Aydın, “Günün sonunda ulaşabildiğimiz ve gelmeyi kabul eden sanatçılar şu şekildeydi; Telli Sazlar Üçlüsü, Aşık Kul Erilhani, Bayram Bilge Tokel, Sinan Ayyıldız, Burcu Yeşilbaş, Zeyn’el, Erdem Oral, Özgür Baba, Gökçe Es, Cem Erdost İleri” dedi.
BOZLAK VE ROCK KAVRAMLARININ BİRLEŞİMİ: BOZROCK GRUBU
Alt birim içinde konuştukları başka bir konu da üretim ortaya koyup koymamak olduğunu söyleyen Aydın, bir şeyleri sadece organize eden tarafta olmamak, ortaya bir ürün çıkarmak istediklerine karar verdiklerini ve alt birimden çıkan bazı öğrenciler ve eski alt birim üyeleriyle bir Öğrenci Konseri hazırladıklarını, ismini de Anadolu’nun bağrından kopan bir halk müziği formu olan ‘Bozlak’ ve hepimizin hakim olduğu ‘Rock’ müzik türü kavramlarının birleşimi olan ‘BozRock’ şeklinde oluşturduklarını ifade etti. “Yapmak istediğimiz şeyi anlatan türden bir isimdi. Artık yapmak istediğimiz konserler, atölyeler ve söyleşiler belliydi. Aşık Kul Erilhani “Aşıklık ve Yaratıcılık Atölyesi”, Bayram Bilge Tokel “Modern Müzikte Halk Müziği Söyleşisi”, Sinan Ayyıldız “Şelpe Atölyesi”, Erdem Oral “Vokal Atölyesi” ve geri kalan tüm sanatçılar ve BozRock da konser vermiş oldu.”
“TÜM ARKADAŞLARIMLA ORTAYA ORTAK BİR ŞEYLER KOYDUK”
Organizasyon sürecindeki zorluklardan da bahseden Aydın, “Sanatçıların tamamının gönüllü olarak geldiğini düşünürsek ulaşım, konaklama, yemek gibi konularda bütçe sağlamak genel olarak yapmamız gerektiğini düşündüğümüz ve AMG’lerde de hep yapmaya çalıştığımız bir şey. Ulaşım, konaklama, yemek ve en önemlisi Amfi’de iyi bir konser olması için ses sistemi ayarlamak bütçeyi çok zorlayan ve dolayısıyla alt birimi de çok zorlayan şeyler oldular. Yine de bir şekilde hallettiğimizi düşünüyorum. İş bölümü ve işlerin yapılış şekli, her işi herkesin yapamıyor olması (örneğin bir sanatçıyı havalimanına bırakmak için ehliyete ve arabaya ihtiyacımız var ama herkeste yok bunlar doğal olarak), dolayısıyla insan arıyor olmamız, sanatçılarla bazı noktada iletişimsel zorluklar ve bütçe beni kişisel olarak da alt birimi de en çok zorlayan şeyler oldu. Bunlar dışında genel itibariyle baktığımda keyifli bir etkinlik geçirdiğimi söyleyebilirim. Günün sonunda Halk Müziği Alt Birimi’nde bulunan tüm arkadaşlarımla birlikte ortaya “ortak” bir şeyler koyduk ve ekip olmayı iliklerime kadar hissettiren bir durum oldu bu.” diyerek hislerini dile getirdi.
Bir başka THBT üyesi Cemal Yurdaay, “AMG’yi ilk gördüğümde onun taşıdığı değeri ve ne kadar büyük uğraşlarla çıktığını, halk müziğini ODTÜ’ye taşıma konusundaki vizyonunu oldukça benimsemiştim. Bu sene için AMG’nin vizyonunu genişletmek üzere farklı şeyler planlandığını da biliyordum. Bu genişleme, Anadolu Rock’ın halk müziğine ve anadolu müziğine uyması yönündeydi” diyerek bu durumun geçtiğimiz senelerde de tartışılmasıyla birlikte onu çok heyecanlandırdığını ve sürece dair merak uyandırdığını ifade etti.
Yurdaay, “İlk gün katılım sağladığımda, her şarkıdan sonra ıslıklar çalasım geliyor ve deli gibi alkışlayıp ‘evet’diye bağırasım geliyordu. Zaten her gün gördüğüm insanları bir de sahnede görmek ve üretimlerini takip etmek her daim inanılmaz bir keyif verse de bizimkilerden sonra çıkan THBT’li ODTÜ Mezunları ve onların Mimarlık sahnesiyle ilişkisi, yine ‘bizimkiler’ diyebileceğim kadar samimi, içten olan Telli Sazlar Üçlüsü bana THBT’de bulunan biri olarak yaptığım üretimin ürününün ve üretim sürecinde bulunduğum mekanların bile ne kadar değerli ve gurur verici olduklarını fark ettirdi. İlk gün bu hislerle, ‘helal olsun’larla, ‘vay be’lerle geçti ve ikinci gün de ondan farklı olmadı. Zeynel, geleceğini duyduğum andan beri sabırsızlıkla beklediğim ve beklediğimden 10 gömlek fazla çıkmasıyla ben ‘hayran hayran bakmak’ nasılmış anlamış oldum. Seçtiği enstrümanlar, enerjisi ve yine bizden ve içten oluşuyla o gün gelen herkes Zeynel’e saygı duyarak çıktı. THBT; bizim, bizden, samimi diyebildiğimiz üretimleri ODTÜ'ye taşımaya devam ettikçe duyduğum gurur daha da büyüyecek” dedi.