Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ile milletvekilleri, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusunun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını Meclis’in Basın Kapısı’nda protesto etti. Protesto eyleminde, “Rojava devrimi kadın devrimidir”, “Bijî Berxwedana Rojava”, “Rojava rumeta me ye” ve “Rojava halkları yalnız değildir” yazılı dövizler de taşındı.
"RİSKLER ARTIYOR"
Burada söz alan Sezai Temelli, Suriye’de çöken Esad rejimine işaret ederek, “Bir diktatör çöktü. Bu Ortadoğu halkları için umut var bir gelişme olmasına karşılık ne yazık ki bugün Suriye için umutvari değiliz. Çünkü Suriye’deki gelişmeler aslında hem Türkiye için hem de bölge halkları için krizi büyütmekte, riskleri artırmaktadır. Daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi Türkiye’nin iç ve dış politikası arasına bir çizgi koymak mümkün değildir. Özellikle Türkiye’nin Ortadoğu politikası bugün Türkiye’deki gelişmeler belirlemede önceliklidir” diye konuştu.
"ÇATIŞMALAR SON BULMALI"
Türkiye’de barışın olabilmesi ve krizlerin bitmesi için Ortadoğu’daki çatışmaların da son bulması gerektiğini söyleyen Temelli, “Ortadoğu'da barış ve istikrarı sağlayacak adımları atarak ancak Türkiye'de de sorunları çözebiliriz. Bu akılla hareket etmek gerekiyor. Bu akılla dış politikayı inşa etmek gerekiyor” dedi.
"DUVARA TOSLAYACAKLAR"
Temelli, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Güncellenin” açıklamalarına tepki göstererek, “Biz de dönüp Dışişleri Bakanı’na diyoruz ki güncellenmesi gereken sizin politik anlayışınızdır. Tam 13 yıldır Suriye'de yaşanan krizlere rağmen hala gerekli dersleri çıkaramayanlar, bugün hala Suriye’yi istikrarsızlaştırmaya devam ediyor. ÖSO’lar, SMO’lar ki bunların geçmişini çok iyi biliyoruz. Bunlar El Kaide, IŞİD, Nusra dediğimiz terör örgütlerinin ürünleridir, bugünkü karşılıklarıdır. Bunlarla beraber bir siyaset inşa etmeye kalkmak akıl tutulmasından başka bir şey değildir. Oysa Suriye’nin geleceği eğer demokratikleşmeyse bu demokratikleşmeyi sağlayacak yegane unsur o bölgede istikrarlı bir siyaseti hayata geçirmiş olan Suriye Demokratik Güçleri’dir. Bunlarla sağlanacak bir diyalog, barış ve müzakere süreci Suriye’nin ve bölgenin geleceği açısından en sağlıklı bir politik hattır. Esas güncelleme arıyorsanız işte tam da burada arayacaksınız. Bu bölgeyi hedef alan, bu bölgeye saldırı politikalarını güncelleyenler aslında duvara çarpıp 13 yıldır debelendikleri çukurun içinde kalmaya mahkumdur ” ifadelerini kullandı.
Kuzey Doğu Suriye'de IŞİD tehlikesinin yeniden büyüdüğünü belirten Temelli, "Suriye'de, Türkiye'de barış istiyoruz. Barışın yolu Kürt sorununun demokratik çözümünden geçiyor. Diyalog kanallarını açmaktan bahsediyorsanız önce İmralı'nın kapısını açın. Bu yanlış yoldan, anlayıştan bir an önce dönün. Türkiye'de Kürtlerin ve Türklerin bir ittifak anlaşı ile var edeceği barış yolunda adım atın" diye konuştu.
"SADECE İÇ SİYASET SINIRLARINDA MUHALEFET OLMAZ
Muhalefete de seslenen Temelli, "Sadece iç siyaset sınırlarında muhalefet ederek dış politikada bu iktidarın yanlış anlayışıyla sıraya girerek muhalefet edemez" dedi.
"TÜRKİYE ACILARI DERİNLEŞTİREN BİR ROL OYNUYOR"
Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye'nin Suriye’de demokratik bir geçiş için kalıcı barışa katkı sunan bir yerde rol alması gerektiğini ifade etti. Koçyiğit, "Bu öncelikle Suriye'de yaşayan halkların, toplumsal kesimleri, inanç gruplarını dışlamadan her biriyle diyalog ve iletişim kurarak, her birinin Suriye’nin geleceğinde söz ve karar sahibi olacağı mekanizmaları destekleyerek olabilir. Ama ne yazık ki Türkiye bundan çok uzak bir pozisyonda. Yeniden Suriye'nin acılarını derinleştirecek bir rol oynuyor." diye konuştu.
"KÜRT FOBİSİ BUGÜN DE TEMEL EKSEN"
Türkiye'nin uzun süredir eğitip donattığı, kaynak lojistik, askeri, siyasi kaynak sağladığı Suriye Milli Ordusu'nun Kürtlere saldırılarını eleştiren Koçyiğit'in konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün SMO’nun HTŞ ile çatıştığını görüyor musunuz? Hayır. Biz görmüyoruz. Nerede çatışıyorlar? Yağma yapılan yerde. Evet birbirlerini yağma yapmakla suçluyorlar ve oralarda küçük çatışmalar oluyor. SMO, bugün sadece Türkiye’nin ve Katar’ın terör örgütü listesine aldığı ama dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü olmayan Kürt güçleriyle çatışıyor. Kürtlerin coğrafyasına saldırıyor. Bu bize Türkiye’nin dış politikasında çok uzun bir süredir devam eden Kürt alerjisinin, Kürt fobisinin, Kürt düşmanlığının Kürtlerin hiçbir kazanımı olmasın bakış açısını bugün güncel politikada da temel eksen olduğunu bize gösteriyor. Bu anlamıyla sorunları çözmeye hizmet etmediğini ifade etmek istiyoruz.
"İÇERDE BARIŞ DEYİP ROJAVA’YA SALDIRAMAZSINIZ"
Bugün Kobanê'ye, Haseke, Qamişlo’ya saldırmak buradaki Kürtlere saldırmaktan hiçbir farkı yok. Siz ha Haseke’yi bombalamışsınız ha Nusaybin’i bombalamışsınız siz ha Kobanê’yi bombalamışsınız ha Suruç, Ceylanpınar’ı bombalamışsınız.
İçerde barış deyip Rojava’da Kürde saldıramazsınız. İçerde Kürde el uzatıyorum deyip sınırın öte yanında Kürdün başına bomba yağdıramazsınız. Burada biz kardeşiz, bin yıllık tarihimiz var deyip o bin yıllık tarihin asli unsuru olan asli öznesi olan, sadece yüz yıl önce yapay bir sınırla başka bir ülkenin coğrafyasında kalan Kürtlere siz bu bin yıllık kardeşliğin paydaşı, öznesi değilsiniz, diyemezsiniz. Kürtleri birbirinden ne duygu olarak, ne düşünce olarak, ne yaşam olarak, ne kültür olarak, ne tarih olarak bir birinden ayıramazsınız. Sorun çözmek istiyorsanız bugün Kürt sorununun demokratik ve barış çözümünden yanaysanız, tarafsanız, o zaman çözüm çok açık ve net, Türkiye’deki Kürdün elini de tutacaksınız, Rojava’da ki Kürdün elini de tutacaksınız.
"SMO ÇETELERİNİ HALKIMIZIN ÜZERİNDEN ÇEKİN"
‘Türkiye ile diyalog kurmak istiyoruz’ Türkiye ile sorunumuz yok’ diye çağrılar yapıyorlar. Bu çağrılara kulak tıkamak değil bu çağrılara kulak kesilmek gerekiyor. Bu çağrıların gereğini yapmak gerekiyor. Rojava’daki Kürtler de diğer halklar da Türkiye halklarına asla tehdit değildir. Sınır güvenliği tankla, topla, SİHA ile İHA ile sağlanmaz. Sınır güvenliği barışçıl politikalarla sağlanır. Bu katliamları kabul etmiyoruz. Halkımıza yönelik katliamcı anlayışı kabul etmiyoruz. SMO çetelerini halkımızın üzerinden çekin.
"KATLİAMLARA KARŞI MEYDANLARDA OLACAĞIZ"
Buradan DEM Parti olarak bütçe sürecinde genel kurul konuşmalarımızda, hem de alanlarda meydanlarda bu katliamcı anlayışı bu SMO denilen çetelerin Kürt halkına ve diğer orada yaşayan bütün haklara yönelik saldırılara karşı alanlarda meydanlarda olacağız. Asla ama asla yeni bir katliam sürecinin yaşanmasına göz yummayacağız. Sessiz kalmayacağız.
Hükümet de Türkiye'de başlattığı tartışmalarda samimi ise bunun Suriye politikasına yansımasını göstermelidir. Türkiye’deki barış tartışmalarının, çözüm tartışmalarının sınandığı yer bugün Suriye’dir, Rojava topraklarıdır. Orada Kürde yönelik tutum buradaki meselenin samimiyetini test edecektir. Burada bu tartışmaların ne kadar gerçekçi ne kadar samimi, sahici, uzun erimli olduğunu bize gösterecek yegane yer bugün Rojava halklarına Kürt halkına yönelik Türkiye’nin hükümetin tutumu olacaktır.” (MA)