12 Aralık 2024 15:17
/
Güncelleme: 15:39

Deprem bölgesinde evler yapılmadı, sağlamları da yıkılacak

TBMM'de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesi görüşülmeye başlandı. DEM Parti Milletvekilleri AKP dönemindeki çevre talanına dikkat çekerken Bakan Kurum'a tepki gösteriyor.

Deprem bölgesinde evler yapılmadı, sağlamları da yıkılacak

Fotoğraf: AA

TBMM Genel Kurulunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesi görüşülmeye başlandı. Genel Kurulda söz alan DEM Parti Milletvekillerinden Ayten Kordu, AKP döneminde orman kanununun 32 kez değiştirildiğini ve 77 bin 434 proje ÇED’e tabi tutulmadığını hatırlattı.

İLİÇ’TE SORUMLULUĞU OLAN BAKAN AKLANDI, ŞİMDİ BURADA

Genel kurulda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesine ilişkin söz alan DEM Parti Dersi Milletvekili Ayten Kordu, AKP iktidarının Türkiye’de delik deşik edilmedik dağ, yerli veya yabancı şirketlerin güdümünde tahrip edilmedik orman bırakmadığına dikkat çekti. Kordu, “Cudi’den, Kazdağları’na, Defne’den Karaburun’a, Cerattepe’den Akbelen’e, Munzur’dan Şırnak’a, Ağrı'ya ormanların kesilmesine, suların ve havanın kirlenmesine, kıyıların ticarileşmesine, millî parkların sermayeye açılmasına kadar yaşama ilişkin birçok çevresel tahribat sistematik olarak sürdürülerek tüm coğrafya çoraklaştırılmak istenmektedir. Bu tekçi, doğa düşmanı zihniyet yüzünden her geçen gün kâr hırsıyla çevresel etki izlerinin de etrafından dolaşarak projelerini genişleten şirketler, bölgelerdeki halk direnişine rağmen iktidarın desteğiyle yağmalama faaliyetlerini fütursuzca sürdürmektedir” ifadelerini kullandı. 13 Şubat 2024’te 9 işçinin siyanürlü liç yığını altında kalarak can verdiği İliç faciasını hatırlatan Kordu, “Fırat zehirle akarken, İliç’teki atığın dahi nasıl saklanıp bertaraf edileceği belirsizliğini koruyorken ilk ÇED raporunda sorumlu bulunan ve bugün burada yine oturan Bakan dahi sonrasında sorumluluğu olmadığı ve soruşturmaya da yer olmadığı gerekçesiyle yargı tarafından aklanmıştır. Siyanür ve ağır kimyasallarla birlikte çalışma yürüten madenler başta olmak üzere ‘Rehabilite ediliyor’ diye yapılan açıklamalar doğru değildir. Altından kazanılan gelirin tamamı sadece İliç madeninin yarısını bile rehabilite etmeye yeterli değildir" dedi.

Bakanlığın çevreyi ve halkı koruma görevini yerine getirmeyerek, deprem riskini göz ardı ettiğini söyleyen Kordu, “Kamu arazilerini, tarım ve orman alanlarını, toplanma alanlarını sermaye çıkarları doğrultusunda imara açmış, kamusal denetim yetkisini kullanmamıştır. Bu sorumsuz politikaların yarattığı yıkımın sorumluları merkezî ve yerel idarelerdir. Deprem felaketinde görüldüğü gibi hâlâ halkı konteynerlerde yaşamaya mahkûm eden bir bütçe halkın bütçesi olamaz. Deprem bölgesinde hasar gören ev sahiplerine verilen destek, halkın ihtiyaçlarının ne kadar komik rakamlarla ele alındığının da somut politikasıdır. ‘Büyüme’ denilen şey, kapitalizmin tekelci şirketlerini büyütmekten başka bir şey değildir. Ekonomik ve siyasi iktidar sahipleri kentsel alanları sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirerek ekolojik sınırları tamamen göz ardı etmişlerdir” şeklinde konuştu.

"ÇED SÜRECİ İŞLEVSİZ HALE GETİRİLDİ"

Orman Kanunu’nun son yirmi bir yılda AKP Hükûmeti tarafından 32 kez değiştirildiğini hatırlatan Kordu, “Yasaların koruyucu, kısıtlayıcı yönleri kırpılarak yok edici faaliyetler gelişigüzel biçimde yasalara eklenmiştir. Yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji olarak yapılan HES, RES projeleri çevresel etkiler değerlendirilmeden şirketlere rant kapısı hâline getirilmektedir. Öte yandan, çevreye zarar verebilecek projelerin değerlendirilmesi ve bu projelerin çevresel etkilerinin en aza indirilmesi için tasarlanmış bir mekanizma olan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci AKP iktidarında işlevsiz hâle getirilmiş, sermaye çıkarını gözeten bir formaliteye dönüştürülmüştür. AKP iktidarda olduğundan beri 77 bin 434 proje ÇED’e tabi tutulmamıştır” dedi.

AKP iktidarının doğa savunucularını düşman ilan ettiğini vurgulayan Kordu, AKP’nin politikalarının sonuçlarının 5’li çete üyelerinden olan Limak’ın Akbelen ormanındaki kesimlere karşı direnenlerin ormana girişlerini yasaklaması ve Artvin Hopa’da ormanı savunan REŞİT Kibar’ın öldürülmesine kadar ilerlediğini hatırlattı.

BAKAN KURUM’A İSTİFA ÇAĞRISI

Ardından söz alan DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülaki, Bakan Murat Kurum’a “İstifa etmek için daha ne olmasını bekliyorsunuz” diye sordu. Resmi rakamlara göre 6 Şubat depremlerinde 130 bin kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Hülaki, bakana seslenerek, “Ayrıca sizin döneminizde maden felaketlerinde, sel felaketlerinde, çığ düşmelerinde, orman yangınlarında yaşamını yitirenlerin sayısı 1.000'in üzerindeyken hangi motivasyonla hâlen orada oturduğunuzu gerçekten çok merak ediyorum. Adınızı duyan göl kuruyor; Dipsiz Göl, Salda, Uzungöl, daha niceleri. Adınızı duyan derelerin, nehirlerin üzerine HES'ler yapılıyor, barajlar yapılıyor. Adınızı duyan ormanlar ya yanıyor ya da kesilip oteller için, lüks villalar için peşkeş çekiliyor. Adınızı duyan meralar, tarlalar, yaylalar maden sahasına dönüyor” dedi.

"EVLERİ TESLİM EDİLMEYENLER YILLARDIR EV BEKLİYOR"

Deprem riskine de dikkat çeken Hülaki, “Türkiye bir afet ülkesidir, bir deprem ülkesidir. Bugün, İstanbul için, Bingöl için çok büyük deprem uyarıları yapılmaya devam ediliyor. Biz gerçekten artık şaşırdık; sizden mi korkalım, depremden mi korkalım? Çünkü deprem vergisi diye topladığınız milyarlarca lirayı utanmadan duble yollara harcadığınızı itiraf ettiniz çünkü denetim yapmıyorsunuz, rüşvete, ranta göz yumuyorsunuz. Hatay’da, Adıyaman’da, Maraş’ta, Elâzığ’da çamurun içinde yaşam mücadelesi veren yurttaşlar, dört yıldır evine, ahırına ağır hasarlı raporu verilen Bingöl’deki yurttaşlar, Van’da on iki yıldır evleri teslim edilmeyen 70’ten fazla aile depremden çekmediği kadar sizden çekiyor” şeklinde konuştu.

"NEREDE AKARSU VARSA ORADA HES YA DA BARAJ VAR"

DEM Parti Siirt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş ise, “Van Gölü ve onu besleyen akarsular üzerindeki barajlar ve kirlilik nedeniyle büyük bir tehdit altındadır. Yine, Siirt coğrafyasında nerede akarsu varsa HES ve baraj projeleri kesintisiz sürerken, Siirt’in tüm suları halkların kullanımından ve doğadan çalınıp sermayeye hapsediliyor. Siirt’in Botan Vadisi ve içinden geçen Botan Çayı üzerinde 15 adet HES projesi ve bu projelere eklenmek istenen ek projeler bölgede çok yönlü yağmalanmanın da göstergesidir. Tüm bölge kentlerinde olduğu gibi Diyarbakır’da da “maden arama” adı altında halkın meraları, tarım arazileri ve ağaçlık alanları delik deşik edilip insansızlaştırılmaya ve ağaçsızlaştırılmaya çalışılmaktadır” diyerek özellikle bölgede yapılan projeleri anlattı. 

“NET SIFIT EMİSYON HEDEFİ BU POLİTİKALARLA GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ”

Geçtiğimiz ay Azerbaycan’da yapılan COP 29 toplantısını hatırlatan DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine ulaşmasının mevcut politikalarla mümkün olmadığını söyledi. Akın, “COP29 toplantısına sunulan eylem planında Türkiye’nin fosil yakıtları terk etmesine ilişkin herhangi bir hedef yok. Bu iktidar, 2030’a kadar kömürden çıkış yapmayacağı gibi kömür santrallerinin kapasitesini artırmayı hedefliyor. Bu Bakanlık, haklarında AİHM tarafından verilmiş kapatma kararı olan Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santrallerini on dokuz yıldır kapatmıyor. Bu Bakanlık, kömürle çalışan Afşin Termik Santrali’nin kapasitesini artırmak istiyor. Afşin Termik Santrali’nde bütün çevre ve sağlık zararlarına rağmen hâlen iki ünite yapılmasına devam ediliyor” dedi. “Temiz enerji” adı altında ülke kaynaklarının rant ve kâr amacıyla peşkeş çekildiğini söyleyen Akın, “Meralarımız, tarım arazilerimizi yok ediliyor. Bir grup gözü dönmüş sermaye sahibi ülkenin havasına, suyuna, ormanına, toprağına çökmüş durumda. İklim Değişikliği Bakanlığı bu sorunlara çare arayacağına tasarruf tedbirlerini hiçe sayıp ayrıcalıklı bir grubu gezmeye götürüyor” diye konuştu. 

HATAY'IN REZERV ALAN İLAN EDİLMESİYLE SAĞLAM EVLER DE YIKILACAK 

Kentsel dönüşümün iktidar için rant aracına dönüştüğüne dikkat çeken DEM Parti Urfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, “TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adıyaman Temsilciliğinin raporlarına göre Adıyaman’da bugün itibarıyla 22 bin 758 konutun kurası çekilmiş, teslim edilen konut sayısı sadece 6 bin 447’dir. Yani ‘Bir yıl içinde konutları teslim edeceğiz’ diye verdiğiniz sözün sadece yüzde 16’sını yerine getirmişsiniz. Depremin üzerinden iki yıla yakın süre geçmesine rağmen Adıyaman’da hâlâ 115 bin vatandaş konteyner kentlerde yaşamaktadır. Adıyaman şehir merkezinde yıkılmayı bekleyen yüzlerce bina var. Yapımı biten köy evleri halka teslim edilmiyor. Depremden sonra Hatay’ın büyük bir kısmı rezerv yapı alanı ilan edilmiş ve yıkım kararı alınmıştır. Hatay’da insanların dişinden tırnağından artırarak aldıkları evlerine bir sabah tahliyeyle ‘yıkım’ yazısı asılıyor. Üstelik bu binaların büyük bir kısmı hasarsız veya az hasarlı. Bu durumda Hatay halkının mağdur olması iktidar için sorun değil; yandaş şirketler, patronlar kazanıyorsa gerisi önemli değil. Ayrıca, yerinde dönüşüme verilen destekler yetersiz kalmaktadır. 750 bin hibe, 750 bin kredi miktarının günümüz koşullarında bir dairenin maliyetini karşılayamayacağını sizler de çok iyi biliyorsunuz. Palyatif çözümlemelerle imar sorununu çözmeye çalışıyorsunuz, İmar Kanunu’nda defalarca değişiklik yaptınız, her yaptığınız düzenleme bir önceki düzenlemeyi aratır hâle geldi” ifadelerini kullandı. 

DEM Partili vekillerin konuşmaları ardından ikinci oturuma geçildi İkinci oturumda CHP Milletvekilleri söz aldı.  

"ARTVİN’DE KAZ DAĞLARI’NDA HER YERDE CENGİZ"

Türkiye’nin kürel iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu söyleyen CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, “Buna rağmen, AKP iktidarı büyük bir hoyratla ağaçları, ormanları katletme misyonunu üstlenmiştir. Uzmanlar otuz yıl içerisinde ülkemizde mevsimlik ve yıllık hava sıcaklıkların 2 ila 3,5 santigrat dereceler arasında değişeceğini ifade ediyor. Hâl böyleyken, ağaç kıyımına tam gaz devam eden bir iktidarla hepimiz karşı karşıyayız. Danıştay 4. Dairesinde dava daha sürerken Kaz Dağları’nda bugün itibarıyla 1 milyona yakın ağacı katlettiniz. Eğer normal bir vatandaş gidip ormandan bir ağaç kesmiş olsa onun bütün aletlerine, ekipmanlarına el koyulurdu ama Cengiz’e geldiği zaman yok. Danıştay 4. Dairesi önünde, Çanakkale’den, Bayramiç’ten ninelerimiz geldi ama sesi duyan yok. Orada 685 futbol sahası büyüklüğünde yani 1 milyon ağaç katlediliyor. Dün akşam Salih Uzun Vekilimiz ifade etti, ‘Ya her şey mi Cengiz’e, her şey mi Cengiz’e’ diye. Evet, ülkenin bütün kaynakları Cengiz’e. Rize İkizdere taş ocağı, Artvin Cerattepe’de, yine Artvin Arhavi’de, Akbelen’de tek bir kişi var, Cengiz İnşaat ve Cengiz Holding. Yani Cengiz züccaciye dükkânına girmiş gibi önüne gelen ne varsa deviriyor, fil gibi yok edip geçiyor” ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et