Erdal Eren katledilişinin 44. yılında mezarı başında anıldı: Mücadele bayrağını yükselteceğiz
12 Eylül faşist cuntası tarafından idam edilen Erdal Eren ve yoldaşları, katledilişlerinin 44. yılında anıldı: “Mücadele bayrağını yükselteceğiz.”
12 Eylül faşist cuntası tarafından idam edilen Erdal Eren ve yoldaşları, katledilişlerinin 44. yılında anıldı. Emek Gençliği MYK üyesi İrem Taçyıldız, "Erdal'ın bizlere bıraktığı mücadele bayrağını yükseltmeye devam edeceğiz" dedi.
Ankara'da bulunan Karşıyaka Mezarlığında düzenlenen anma programı mezarlığın 2 No'lu kapısında toplanmalar ile başladı. Buradan, "Denizlerden Erdal'a gençlik emeğin saflarında", "Yaşasın devrim ve sosyalizm" sloganlarıyla Erdal Eren'in, Sinan Süner'in ve Ercan Koca'nın mezarlarına yürüyüş yapıldı.
Erdal'ın mezarında konuşma yapan Emek Gençliği MYK üyesi İrem Taçyıldız, "Erdal, 17 yaşında 12 Eylül faşist cuntası eliyle idama gönderilmiş bir devrimci komünistti. Ülkeyi bir sömürü cennetine çeviren 24 Ocak kararlarının tüm toplumsal muhalefete, mücadeleye rağmen uygulanabilmesi için gerçekleşmişti 12 Eylül. O nedenle Erdal'ın idamıyla birlikte mücadelenin bir parçası olan gençliğe de kesmişti faturasını. Tüm dünya gençliğinin mücadelesiydi idama mahkum edilen. Tüm bir gençliği umutsuzluğun, yılgınlığın saflarına çağıran, ‘Dünyayı değiştirmek size mi kaldı, bunlar gençlik hevesi’ diyerek gençliğe nutuk çekenlere karşı gençliğin mücadelesinin ne demek olduğunu gösterdi bizlere Erdal" diye konuştu.
Emperyalist güçler ve işbirlikçilerinin Ortadoğu'yu yıllardır savaş, göç ve yoksulluk batağına mahkum ettiğini vurgulayan Taçyıldız, "Şimdi ise Suriye üstünden bölgede paylaşım savaşı veren emperyalist güçlerin kavgasında Türkiye’de ‘emperyal heveslerle’ yer tutmaya çalışıyor. Kürt emekçinin ulusal taleplerine kulak tıkanırken kayyımlar atanıyor. Tek adam yönetimi kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında aldığı kararlarla eğitim hakkımıza, yaşam hakkımıza saldırıyor. En temel haklarımıza dahi ulaşmamız her geçen gün imkansızlaşıyor. Her sorunun ardından ‘bütçe yetersizliği’ gerekçesi ortaya çıkıyor. Ama tek adamın ortaya koyduğu plan ve programlara bakıyoruz: Orta Vadeli Program, 12. Kalkınma Planı, Kamuda Tasarruf Paketi, 2025 Bütçe Planlaması... Hepsi krize çare olacak iddialarıyla ortaya atılıyor. Ancak gerçeklik anbean ortada. Şirketlere vergi afları, teşvikler akıtılırken tasarrufu ağzına almayan tek adam iktidarı, öğrencilerin yaşamı, eğitimi söz konusu oldu mu tasarrufu ağzından düşürmüyor. Eğitim MESEM ve ÇEDES gibi programlarla kuşatılıyor. ÇEDES ile dinci-gerici politikalarını lise çağındaki öğrenciler içerisinde örgütlemeyi hedeflerken MESEM'ler aracılığıyla çocuk işçilik yasallaştırılıyor, meslek liseleri sermayeye ucuz işgücü akıtan alanlara dönüştürülüyor" dedi.
“EŞİT VE ÖZGÜR BİR DÜNYA TALEBİ”
Taçyıldız şöyle devam etti: "İşte bu tablo ki; gittikçe azgınlaşan kapitalist bir düzenin, bu azgınlığın yüksek noktalarından biri olan 12 Eylül'ün yarım bıraktıklarını tamamlamayı görev bilmiş tek adam iktidarının tablosudur. Bu tablo ki gençliğin kaderini ortaklaştıran, eşit ve özgür bir dünya talebinde birleştiren tablodur. Bu tablo ki Erdal'ın değiştirmek için mücadele ettiği dünyanın bir tablosudur. Ancak bizler bugün Erdal'ı bugün yasla, değil de coşkuyla ve mücadeleyle anıyoruz. Bu coşkunun mücadelenin kendisi her bir gencin Erdal olabilmesinden gelir. Erdal'ın düzenin önümüze koyduğu ‘eşine, benzerine rastlanmayan’ kahramanlardan bir farkı vardı. Evet cesurdu, barış-demokrasi ve sosyalizm mücadelesini en ileriden yürütmek için devralmıştı mücadelenin bayrağını. Ancak onun bu cesareti de özgüveni de mücadeleye olan bağlılığı da uğruna mücadele ettiği dünyadan geliyordu. Başka bir dünyaya olan inançla o dünyanın peşinde koşan, o dünyanın özlemini duyanların varlığından geliyordu. Tüm bir Türkiye gençliğinin özlemini duyduğu, mücadelesiyle kürek çektiği başka bir dünyanın mücadelesiydi Erdal'ın mücadelesi."
“SOSYALİZMİ KAZANACAĞIZ”
Erdal Eren'in yalnızca bir gençlik mücadelesiyle sınırlı olmadığını belirten Taçyıldız, "Adanmışlığı sosyalizme olan, halkına olan inancındandı. O inancı ise işçi sınıfı saflarında mücadeleyle yeşertmişti. Bizler de bugün Erdal nasıl Sinan'ın öldürülmesinin ardından sokağa çıktıysa Ercan nasıl Erdal'ın idamı ardından ‘Erdal Eren'in hesabını faşist cuntadan soralım’ yazdıysa duvarlara onlardan devraldığımız mücadele mirasını yaşatmaya devam ediyoruz. Erdal'ın yoldaşları olarak Emeğin saflarında bir araya gelmiş gençler olarak başka bir dünya özleminin peşinden koşan binlerce, on binlerce genç olduğumuzu bilerek adımlarımızı bir ileriye atıyoruz. Binlerce genç olduğumuzu bilerek ama bir yandan da bu kapitalist dünyayı değiştirme sorumluluğunun da bu binlerin sorumluluğunu olduğunu bilerek. Bu sorumluluğu bir yanındakine devretmeden bir yanındakiyle birlikte en ileriden üstlenerek Erdal'ın bizlere bıraktığı mücadele bayrağını yükseltmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki Diktatörler yenilecek, Erdallar yaşayacak ve bizler binler olarak sosyalizmi kazanacağız" dedi.
“İSRAİL İLE TİCARETİ DEVAM ETTİRENLER ORTADOĞU'YA BARIŞI GETİREMEZ”
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan da "12 Eylül faşist diktatörlüğü o dönemde 24 Ocak kararları karşısında mücadele eden işçi sınıfımız için yapılmış bir askeri darbeydi. Bunu tek adam iktidarı ve gerici güçler 12. Kalkınma Planı ve OVP ile Türkiye işçi sınıfın ve emekçileri daha fazla ezecek, yoksullaştıracak, esnek çalışmaya mahkum edecek programı ortaya koyuyorlar. Ülkenin yer altı ve yer üstü kaynakla tekellere peşkeş çekenler aynı zamanda Ortadoğu'da emperyalistlerin atına binmiş demokrasi kılıcı kuşanmış, baskı zulmünü daha fazla yoğunlaştırıyorlar. Başta ABD ve İsrail olmak üzere AKP ile birlikte tek adam yönetiminin izniyle Suriye'de yeni bir sürecin başlangıcını yaptılar. Ortadoğu'da emperyalistlerin bu barbarlığı, baskıyı, sömürü politikaları karşısında Ortadoğu halkları ve Türkiye halkları olarak birleşmeden, örgütlü mücadele etmeden, bunları Ortadoğu'dan kovmadan halkalara barış asla gelmeyecektir. Tek adam iktidarının sözüm ona sanki antiemperyalist çizgi sürdürüyorlarmış gibi her gün yayın organlarından yalan söylemeye devam ediyor. Sözüm ona barış istiyor. Filistin'de insanların katledilmesi karşısında İsrail ile ticari anlaşmaları feshetmeyen, ticareti devam ettirenler Ortadoğu'ya barış getirmesi mümkün mü? Tabi ki hayır" diye konuştu.
“TEK ADAM İKTİDARI NE DEMOKRASİ NE ADALET GETİRECEK”
Tek adam yönetiminin ne hukuku ne de Anayasa'yı tanımadığını dile getiren Aslan, “Bugün Türkiye'nin dört bir tarafında cezaevlerinde binlerce tutuklu siyasetçiler var. Eğitim, sağlık paralı haline getirilmiş, MESEM programıyla izbe fabrika ve atölyelerde sömürüyle, iş cinayetleriyle karşı karşıya kalıyoruz. İşçiler ayda 17 bin lirayla hayatını sürdürmeye çalışıyor, emekliler açlık sınırı altında yaşamaya çalışıyor. Çocuklarımı, kadınlarımız katlediliyor, iş cinayetleri durmak bilmiyor. Bu tek adam iktidarı, Türkiye'de ne demokrasi ne adalet getirecek. İşçi sınıfı, gençler, kadınlar, Türk ve Kürt halkı kendi geleceği için birlikte mücadele ederse ancak birlikte geleceğini kurabiliriz. 1 Ekim'de Bahçeli'nin DEM sıralarında el sıkması, grup toplantılarında çağrılar yapması çok açık net Kürt sorununun demokratik çözümünün yanında değildir" dedi.
“İŞÇİ SINIFININ İKTİDAR MÜCADELESİNİ YÜKSELTMEYE SÖZ VERİYORUZ”
Aslan, "Devraldığımız mücadele bayrağını bugünden daha daha ileri taşımaya söz verdik bugün. Bir kez daha Erdal yoldaşın yanında devrim ve sosyalizm mücadelesinde kaybettiğimiz yoldaşlarımıza söz veriyoruz. Bıraktığı mirası daha yukarı taşıma söz veriyoruz. İşçi sınıfının iktidar mücadelesini yükseltmeye söz veriyoruz" diye ekledi.
Devrimci 78'liler Federasyonu Başkanı Hüseyin Esentürk ise, "12 Eylül faşist darbesinde idam edilen yoldaşımız, yiğit devrimci Erdal Eren'in başında ona sevgimizi saygımızı iletirken mücadele sözümüzü hatırlatmak istiyoruz. Dün eline İngiliz ipi alan, mandayı savunan, 6. Filoyu kıble yapıp paraya tapanlar bugün de aynı ihanette. Ama devrimciler asla biat etmez" dedi. (Ankara/EVRENSEL)