Çare nerede?
Metal sektöründeki grevler, düşük ücret dayatması ve yoksulluğun yanı sıra sanal bahis/kumar gibi sonu yıkımla biten bireysel kurtuluş hayali kışkırtmalarına da yanıt oluyor.

Fotoğraflar: Pexels, Evrensel | Kolaj: Evrensel
Arzu ERKAN
Hayat pahalı, geçim zor, ücretlerse en aşağıda eşitlenmiş durumda. DİSK-AR’ın 2025 asgari ücret araştırmasına göre özel sektörde asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında çalışanların sayısı 8.3 milyon. Asgari ücretin iki katından fazla ücret alan işçi sayısı ise yalnızca 1.3 milyon. Ki onların da ezici çoğunluğu, 72 bin 156 lira olan yoksulluk sınırının yarısı kadar bile ücret almıyor.
Açlık ve yoksulluk sınırının gerisinde kalan milyonlar; ilk görüşmesi bu hafta başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonundan, iktidar ve patron örgütleri sözcülerinin ağzından dökülen rakamlar düşünülünce umutlu olamıyor.
Borç sarmalının içerisinde debelenen işçiler çare arayışında... Çare, kimi kez fazla mesailerle iş gününü bedensel ve ruhsal sağlığını hiçe sayarak uzatabildiği kadar uzatmakta. Kimi kez ek işlerle birden fazla işte çalışmakta. Oluru varsa eşten, dosttan, elden para alarak borç yükünü katlamak da bir yöntem...
YENİ SALGIN SANAL BAHİS
Bireyselliğin alabildiğine kutsandığı bu toplumsal düzende, çare arayışları elbette kişiden kişiye değişiyor. Sorun toplumsal; çözüm ise bireysel algılandıkça istismarı da kolay hale geliyor.
Bu istismarın neredeyse toplumsal bir sorun haline gelmiş biçimlerinden biri de fabrikalarda iyiden iyiye yayılan sanal bahis oyunları. Üstelik bu siteler çare arayana; sınıf atlama, amiyane tabirle köşeyi dönme fırsatı da sunuyor.
Sanal bahis ve kumar oyunları fabrikalarda salgın gibi. Molalarda ellerden düşmeyen akıllı telefonlarla rulet oynanıyor. ‘Dede’, ‘balıkçı amca’ sözleri dillerde dolanıyor. Sanal bahis oyunlarının kadın, erkek 20 ila 35 yaş aralığında işçiler içerisinde yayıldığı bilgisi artık bir sır değil. Hatta öylesine ki, iş mahkemelerinin de konusu olmuş durumda. Artık arama motorlarında aranan başlıklardan birisi de “İş yerinde kumar oynamanın cezası”! Emsal yargı kararları da var. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/37399 sayılı kararında, iş yerinde sanal bahis oynayan bir çalışanın iş akdinin tazminatsız feshini haklı bulunuyor.
KİMİ FATURA KİMİ BEBEK BEZİ İÇİN
“Yüksek gelen doğal gaz faturasını yatırmak için”, “Sevgiliye doğum günü hediyesi veya bebeğe bez almak için” gibi çeşitli gerekçelerle oynamaya başlayan işçiler içerisinde bahis oynamanın bir bağımlılığa dönüştüğü örnekler de az değil. Kaybı bütçeyi sarsmayacak miktarlarla başlayan işçilerden evini, arabasını satan, yüklü banka kredileri çekenler de var. Bu bağımlılık halinin kimi işçi ailelerini parçaladığını da ekleyelim.
Bir otomotiv fabrikasında 26 yıl bilfiil çalışmış, EYT’den emekli olmuş bir işçi; daha tazminatını bankadan çekme fırsatı bulamadan, üniversite öğrencisi oğlunun alacağı tazminattan daha fazla sanal bahis nedeniyle borçlandığını öğrenerek, tazminatını olduğu gibi borca yatırmış. 50’sine merdiven dayayan işçi, kalan borcu kapatmak için şimdilerde inşaatlarda yevmiyeci olarak çalışıyor.
Hemen yanı başında; bazen aynı fabrikada, hatta aynı tezgahta, bazen yaşadığı mahallede kapı komşusunda yaşanana tanık olan işçiler açısından bu salgın da geçici. Bireysel çare ya da bireysel kurtuluş arayışının, köşe dönme hayallerinin sorunları çözmediği gibi bir kangrene dönüştürdüğünü tanık olduklarıyla düne oranla daha fazla görüyor işçiler. Daha doğru ifadeyle görenlerin sayısı artıyor.
BİR İŞARET FİŞEĞİ ATANLAR VAR
Yoksulluk, yoksunluk, güvencesizlik tüm işçilerin sorunu. ‘Sorunlar ortaksa mesele taleplerde ortaklaşmak, mesele çözüm için yan yana gelmek’ diyen işçiler de var. Sendika hakkı ve atılan işçilerin geri alınması için aylardır direnen Polonez işçileri gibi. Sermaye ve onun temsilcisi siyasi iktidara sesini duyurmak için Ankara’ya yürümek isteyen işçilerin önü jandarma tarafından kesildi. Yolun açılması için Çatalca Kaymakamlığı önünde direnen işçiler, 5 gündür açlık grevinde. İşten atmalara, kolluğun şiddetine, gözaltılara karşı çoğunluğu kadın olan Polonez işçilerinin bunca zulme karşı bir milim geri adım atmamasının nedeni çarenin örgütlü mücadelede olduğunu görmeleri.
Yoksulluk sınırının yarısı kadar ücretler alan ve MESS’in sefalet ücreti dayatmasına karşı greve çıkan Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi Hitachi işçilerinin insan onuruna yaraşır bir ücret talebiyle başlattıkları grev bir haftayı geride bıraktı. Şimdi Hitachi işçilerinin grev halayına aynı sendikanın üyeleri GE Grid Solutions ve Schneider Electric işçileri de katılıyor. Petrol-iş Gebze Şubesi üyesi Betek Boya işçileri de tıpkı Polonez işçileri gibi sendika hakkına sahip çıkmak için günlerdir eylem yapıyor. Sendikanın iş yerindeki çoğunluğuna itiraz eden patronun yetkiye itirazını geri çekerek sözleşme masasına oturması için mücadele ediyor Betek Boya işçileri, diğer sınıf kardeşleri gibi.
Talepleri etrafında birleşen, kendi mücadele biçimlerini kendileri belirleyen, sermayenin saldırılarına karşı tek çarenin yan yana gelmek olduğunu gören işçiler, izlenecek yolu da gösteriyor. Şimdi mesele bu tekil mücadelelerin birleşmesinde. Kendi fabrikasında yan yana gelen işçiler, sermaye ve iktidarının topyekûn saldırısına karşı işçi sınıfının topyekûn mücadelesinin zaruriyetini de görüyor/gösteriyor. İnsan onuruna yaraşır bir ücret, insanca çalışma koşulları için süren bu grev ve direnişler çarenin de işaret fişeği.
Evrensel'i Takip Et