15 Aralık 2024 04:35

Yoksulluk sınırının üstünde asgari ücret için mücadeleye!

Bugün bizlere düşen asgari ücret alan-almayan ayrımı gözetmeksizin, asgari ücrete gelecek olan zammın tüm ücretlere etkisini gözeterek birlikte mücadele etmektir.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Elif ÇUHADAR
Emek Partisi İzmir İl Başkanı

Patronlar, sermayedarlar, ekonomistler ve iktidar temsilcileri, yandaş gazeteciler, asgari ücretle ilgili sürekli konuşmayı, çeşitli rakamlar dillendirmeyi sürdürüyor. Sermaye temsilcileri gerçeği ters yüz ederek enflasyonun sebebi gözü doymaz, sermayenin yüksek şirket kâarları değil de, işçi ücretlerinin artışıymış gibi demeçler veriyorlar.

IMF yaptığı açıklamada iktidara enflasyonu geçmeyecek zam çağrısı yapıyor, Ankara Ticaret Odası başkanı “Yapılan zam, iğneden ipliğe her şeye zam olarak yansıyor ve bu da enflasyonla mücadele sürecini uzatıyor” derken, TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclisi Başkanı yüzde 30’un üzerinde artışa itiraz ediyor. TÜSİAD Başkanı “Orta yolu bulmak zorundayız. Gerçekleşen enflasyona göre yaparsak ekonomik program bozuluyor” diyor.

Peki işçiler ne söylüyor? Esas söz sahibi olan, üretim gücünü elinde bulunduran, emeğiyle geçinen işçilere göre asgari ücret ne kadar olmalı? Ekonomik gidişatı nasıl yorumluyorlar? Enflasyon oranları ve Erdoğan-Şimşek programı işçilere nasıl yansıyor?

Emek Partisi İzmir İl Örgütü olarak yaklaşık bir aydır patronların değil işçilerin sözünü görünür kılmak için İzmir’in 13 ilçesinde farklı sosyal çevrelerden, farklı gelir düzeylerinden, farklı meslek ve iş kollarından 341 işçi ile anket çalışması yaptık. Yaptığımız anketin genel sonuçlarına baktığımızda; işçi ve emekçiler enflasyon oranlarına inanmıyor, ekonomik gidişattan memnun değil ve iyiye gideceğini de düşünmüyor ve asgari ücret beklentileri sermayenin sıkıştırmak istediği bandın üstünde seyrediyor.

ANKET SONUÇLARINA YANSIYANLAR

  • Ankete katılanların yüzde 72.7’si erkek yüzde 27.3’ü kadın
  • Yaş aralığı açısından en yüksek katılım yüzde 37.2 ile 35-44 yaş grubu; ikinci yüzde 26.4 ile 45-54 yaş grubu ve üçüncü yüzde 21.1 ile 25-34 yaş grubu
  • Ankete katılanlar arasında çocuk sahibi olanların oranı yüzde 67,2.
  • Ev sahibi olanların oranı yüzde 50,7; olmayanların oranı yüzde 49,3
  • Kirada kalanların yüzde 73.2’si 15 bin TL üzerinde kira ödüyor
  • İşçilerden yüzde 68.6’sının kredi borcu var
  • 10 bin TL ve üzerinde gıda harcaması yapanların oranı yüzde 49.9
  • İşçilerin yüzde 24.6'sının aylık ulaşım harcamaları 2 bin 501-3 bin 500 TL arasında, yüzde 22.3'ünün ulaşım harcamaları ise 3 bin 500 TL'nin üzerinde
  • İşçilerin yüzde 65.4'ünün sendikaya üyeliği yok

Bu bilgiler etrafında ekonomik gidişat ve asgari ücret tartışmalarına esas yanıtların olduğu verileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Ankete katılan işçilerin yüzde 35.8’i kişisel ekonomik durumunu kötü, yüzde 23.2’si çok kötü, yüzde 35.8’i ne iyi ne kötü, yüzde 4.7 iyi olarak tanımladı.
  • 1 yıl içerisinde ekonomik durumun nasıl değişeceği sorusuna işçilerin yüzde 44.6’sı “biraz daha kötüleşecek”, yüzde 31.4’ü “çok daha kötüleşecek”, yüzde 15.2’si “aynı kalacak”, yüzde 7.3’ü “biraz daha iyi olacak” yanıtını veriyor.
  • Mevcut asgari ücreti yeterli bulmayanların oranı yüzde 99.7.
  • Aylık ideal asgari ücret ne kadar olmalı sorusuna işçilerin yüzde 39'u 35 bin-45 bin arası, yüzde 25.5'i 45 bin-55 bin arası yanıtını veriyor.

Verilen cevaplar gösteriyor ki işçilerin ekonomik durumu, temel yaşam giderleri ve ücretleri arasındaki makas gittikçe açılıyor. İktidarın ve hizmet ettiği sermaye çevrelerinin sözcülerinin dillendirdiği enflasyon ve ekonomik hedefler, sermayedarların düşük ücret talebi işçilerin gerçekliğinin ve taleplerinin yakınından bile geçmiyor.

Türkiye'nin en büyük toplu sözleşmesi olan asgari ücret için iktidar, patron örgütleri ve sendika temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu 10 Aralık'ta görüşmelere başladı. Komisyonda sermaye cephesi teknik bakımdan bile çoğunluğu oluştururken, işçileri temsilen bulunan Türk-İş “Asgari ücretliler bizim üyemiz değil” diyerek sorumluluğu üstünden atarak komisyona katılıyor.

Erdoğan-Şimşek programı patronların yüzünü güldürmeye, cebini doldurmaya devam ederken işçi ve emekçiler yoksulluğun pençesinde yaşam mücadelesini sürdürüyor. 2024 asgari ücreti 17 bin 2 TL belirlendiğinden bu yana enflasyondaki artış, temel yaşam ihtiyaçlarına gelen ve durdurulamayan zamlar asgari ücreti, açlık sınırının altına hapsetti. İktidar temmuzda işçi ve emekçilerden yükselen ek zam talebini görmezden gelirken, “Ücretler artarsa enflasyon artar” yalanlarıyla esas sebebi şirketlerin aşırı kârları olan enflasyonun faturasını açlık sınırı altında ücretlere işçilere kesti. Bugün gelinen noktada IMF raporları, bütçe taslakları, patron örgütlerinin çağrıları; işçilerin kayıplarının karşılanmasını, refahının artırılmasını, hatta gerçekleşen enflasyon dahi artış değil, öngörülen enflasyon oranında artışı kabul ettirmenin hedefini gütmektedir. 2025 bütçe görüşmelerinin de gösterdiği tablo sermayeye aslan payı verilirken, işçi ve emekçilere, kamu hizmetlerine kaşığın ucuyla bütçe verileceğidir.

İktidar ve sermayenin düşük ücret dayatmasına karşı sendikaların mevcut tutumu işçilerin yoksulluğa hapsedilmesini güçlendiriyor. Geçtiğimiz ay Türk-İş, DİSK, KESK ve Hak-İş merkezi mitingler düzenleyerek "Geçinemiyoruz, vergide adalet" taleplerini dile getirmişti. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay şimdi ise asgari ücret tartışmalarını ötelemeye ve örgütsüz işçilerin ücreti diyerek sorumluluğu üstünden atmaya çalışıyor. Her sendika kendisi mitingler, açıklamalar düzenlerken ortak bir mücadele hattı ortaya koyulmuyor.

Asgari ücret görüşmeleri sürerken ve sonuçlandığında birleşik bir güç ortaya çıkarılıp, işçilerle birlikte elini masaya vurmazsa iktidarın açlık ücretine razı gelinecek, asgari ücret açlık sınırı ile olan yarışını yine kaybedecektir. Bugün bizlere düşen ise asgari ücret alan almayan, işçi-memur ayrımı gözetmeksizin, asgari ücrete gelecek olan zammın tüm ücretlere etkisini gözeterek birlikte mücadele etmektir. Oluşturulan komisyonun insafına bırakmadan, Erdoğan-Şimşek programının hedefleri için emeğimizin hiçe sayılmasına izin vermeden sesimizi yükseltmeliyiz. Asgari ücret açlık-sefalet ücreti olmamalıdır. İnsanca yaşayacak, yoksulluk sınırının üstünde asgari ücret için mücadeleye!

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Nevşin Mengü gözaltına alınıp adli kontrolle serbest bırakıldı

SONRAKİ HABER

DEM Parti: Suriye’de halklar ve inançlar katliam tehdidiyle karşı karşıya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa