14 Aralık 2024 17:58

Camiden ‘başardık’ mesajı ‘istikrar’ habercisi değil

Suriye'deki gelişmeleri ve iktidarın mevcut pozisyonunu değerlendiren Dr. Ozan Kuyumcuoğlu, “Türkiye’nin uzun vadede kazançlı çıkması için Suriye’deki şiddet sarmalının sona ermesi gerekiyor" dedi.

Fotoğraf: Kinene Hindevi/AA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın, Türkiye'nin de “terör” listesinde yer alan ve ABD'nin başına para ödülü koyduğu Heyet Tahrir el Şam (HTŞ)’nin Lideri ile Emevi Camii’nde namaz kılmasının yankıları sürüyor.

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ozan Kuyumcuoğlu, gazetemize değerlendirmelerde bulundu. İbrahim Kalın’ın Emevi Camii’nde namaz kılması, yıllar önce tasarlanan ancak hesap hataları nedeniyle başarıya ulaşamayan Baas rejimini ortadan kaldırma projesinin en sonunda başarılmasını simgelediğini anlatan Kuyumcuoğlu, “Hatırlarsanız Erdoğan 2012 yılında Baas rejiminin çökmesinin ardından Emevi Camii’nde 'Suriye devrimcileri' ile namaz kılarak zaferini taçlandırmayı umuyordu. Bu siyaset geç de olsa Suriye'de karşılık buldu. Suriye'deki rejimi çökerten aktör HTŞ olduğu için Türkiye, Colani'yi muhatap alıyor. Colani ile İbrahim Kalın'ın Emevi Camii’nde buluşmaları Türkiye'nin Suriye'deki yeni siyasi yapılanmada ağırlıklı rol alacağını gösteriyor. HTŞ'nin muhatap alınması ise örgütün selefi cihatçı geçmişinden uzaklaşma iddiasıyla da ilgili. Bu nedenle Batı'dan da HTŞ'nin zaferine olumsuz pek tepki gördüğümüzü söyleyemeyiz. Türkiye için de el Kaide mirasından uzaklaşan ve Talibanlaşmayacağının garantisini veren HTŞ ile iletişim kurmak bu nedenle daha kolay” şeklinde konuştu. 

İSRAİL’İN ÖNÜ AÇILDI

Esad rejiminin düşmesiyle İran'ın bölgede iyice zayıflamasının da hem İsrail'i hem de Batı'yı rahatlattığını anlatan Kuyumcuoğlu, “Hatta İsrail'in önünde geniş bir alanın açıldığını söyleyebiliriz. Rusya'nın bölgedeki gücünün kırılması da Batı'yı mutlu eden gelişmeler arasında yer alıyor. Bu nedenlerle HTŞ'nin meşruiyetinin dünya kamuoyunda çok da tartışılacağını sanmıyorum. Dolayısıyla HTŞ'nin zamanında terör listesinde yer almasının pek bir önemi kalmamış görünüyor. Türkiye’nin büyükelçiliğini yeniden açması bu çerçevede değerlendirilebilir. Türkiye dış siyasetinde kısa vadede çok sorun yaşamayacaktır. Ancak HTŞ dışlayıcı ve şiddet odaklı bir siyaseti tercih ederse Türkiye’nin zor duruma düşeceğini söyleyebiliriz. Bu nedenle Ankara PYD/YPG hariç bütün aktörlerin dahil olduğu bir siyasi sistem kurulması için çabalayacak ve HTŞ’yi kontrol altında tutmaya çalışacaktır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin, 13 yıllık Suriye macerasının, hem maddi hem de uluslararası imaj anlamında büyük bedeller ödemesine neden olduğunu söyleyen Kuyumcuoğlu, “Bugünkü zafer görüntüsünün arka planına baktığımızda Türkiye'nin günümüzde yaşadığı ekonomik ve toplumsal krizlerle karşılaşıyoruz. Bu krizlerin önde gelen nedenleri arasında Suriye iç savaşı sırasında uygulanan hatalı politikalar yer alıyor” dedi. Suriye’de Erdoğan’ın kısa vadede kazandığını söylemenin mümkün olduğunu kaydeden Kuyumcuoğlu, “Sonuçta 13 yıl önce başlattığı Baas rejimini ortadan kaldırma politikası başarıya ulaştı. Dolayısıyla iç siyasetteki gücünü arttırdığını söyleyebiliriz. Türkiye’nin uzun vadede kazançlı çıkması için ise Suriye’deki şiddet sarmalının sona ermesi gerekiyor. Eğer iç savaş farklı boyutlar kazanarak devam ederse Türkiye'nin ciddi sorunlarla karşılaşacağını söyleyebiliriz. Ancak meseleyi Ortadoğu halkları açısından değerlendirecek olursak Filistin meselesinin çözümsüzlüğünü masaya yatırmamız gerekir. İsrail'in saldırganlığı devam ettiği sürece Suriye ve çevresinde istikrarlı ve barışçıl bir siyasi sistemin kurulması maalesef mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

"Türkiye'yi satın alırım" diyerek uçakta olay çıkaran Abdülkadir Özcan, Petlas yönetiminden azledildi

SONRAKİ HABER

Pazara alışverişe gelen vatandaş: "Öleceğiz öleceğiz, aç dura dura öleceğiz bir gün"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa