15 Aralık 2024 14:00

'Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü’ yarın başlıyor: 'Çözüm için Meclis de rolünü oynamalıdır'

Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde, Ankara’ya “Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü” yarın başlıyor. Deklarasyon metninde, "Meclisi tarihsel misyonunu oynamaya davet ediyoruz" denildi.

Fotoğraf:MA

Paylaş

Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde, “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası kapsamında yarın Ankara’ya “Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü” başlatılacak.

Yürüyüş, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Toplantıya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD FED) Eş Başkanı Pınar Sakık Tekin ve Kerem Canpolat’ın yanı sıra platform üyeleri katıldı.

Yürüyüşün deklarasyon metninin Kürtçesini DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Türkçesini ise Özgür Kadın Hareketinden (Tevgera Jinên Azad-TJA) Gülistan Sarılı okudu.

"BARIŞIN YOLU DEMOKRASİ ADIMLARININ ATILMASINDAN GEÇER"

Tarihi ve kritik bir süreçten geçildiğine dikkat çekilen deklarasyonda, yeni enerji koridorları uğruna savaşın Ortadoğu’da derinleştirilmesinin hedeflendiği belirtildi. "Emperyalizmin değişmez karakteri olan böl-parçala-yönet politikası her yönüyle devrededir. Yüz yıl önce homojen ulus devletçikler yaratma üzerinden bölgeyi cetvelle bölen hegemon güçlerin masasında bugün de yeni dizayn haritası bulunmaktadır" denildi.

Savaşın Irak, Suriye, Lübnan, Filistin’den sonra tüm bölgeyi içine çekmesi riskine dikkat çekilen metinde, "Savaşlara doymuş bu toprakların barışa ihtiyacı var ve günümüzün en yaşamsal aciliyetidir. Barışın yolu da demokrasi ve özgürlük adımlarının atılmasından geçer" ifadelerine yer verildi.

"KÜRT MESELESİ HER GEÇEN GÜN ÇÖZÜMÜ DAHA FAZLA DAYATMAKTA"

Metinde, Kürt meselesinin her geçen gün çözümünü daha fazla dayattığına dikkat çekilerek "İzleyeceği yolla Türkiye’yi cennete de cehenneme de dönüştürmek, devlet ve siyaset aklının elindedir. Ret ve inkar politikalarının Türkiye Cumhuriyeti’ni getirdiği nokta koyu bir karanlıktır. Karanlığı aydınlatmanın vakti gelmiştir, geçmiştir. İşe, ikinci yüz yılına giren Cumhuriyeti demokratikleşmeyle başlayabiliriz. Cumhuriyeti, 1921 Anayasası’nda olduğu gibi halkların, inançların, tüm kesimlerin Cumhuriyeti yapabiliriz" denildi.

"SÖZ BAŞKA, PRATİK BAŞKA OLDU"

"Tek bir çıkışı var; o da Kürtlerin varlığını kabul etme ve onurlu bir barışı sağlamaktır" denilen metinde, Abdullah Öcalan'ın sorunun çözümünde temel muhatap olduğu belirtildi.

Öcalan'ın 43 ay sonra yaptığı aile görüşmesinde dile getirdiği "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" sözlerinin hatırlatıldığı metinde, "Bu mesajın üzerinden 51 gün geçmiştir, hiçbir koşul oluşturulmamıştır. Aksine tecrit sürdürülmüş, hukuka aykırı disiplin cezaları peş peşe verilmiştir. Halk iradesine darbe olan kayyım politikaları yeniden devreye konulmuştur. Tokalaşmanın, Meclise çağırmanın samimiyetine gölge düşürülmüştür. Söz başka pratik başka olmuştur" denildi.

"TÜRKİYE'NİN ROJAVA POLİTİKASI ANCAK ÇATIŞMALARI TAHKİM EDER"

Türkiye’nin dış siyasette de Kürtlere karşı izlediği politikanın da barışçıl olmaktan çok uzak kaldığına dikkat çekilen metinde, "Türkiye ve kendisine bağlı gruplar tarafından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin hedef alınması başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye’de yaşayan ve barıştan yana olan tüm kesimlerde büyük bir tepkiye neden olmuştur" hatırlatması yapıldı.

Metinde, "Kürt halkı için bu kadar önemli olup duygusal bağın kurulduğu Rojava’nın savaş alanına dönüştürülüp hedeflenmesinin daha büyük gerilimlere neden olacağı aşikardır. Gidişat tehlikeli ve çözümsüzlüğü derinleştirmektedir. Bu politika, ancak ve ancak iç barışı değil, çelişki ve çatışmaları tahkim eder. Ülkenin kaderinin masada olduğu şu süreçte bu yanlıştan derhal dönülmelidir. Kürt düşmanlığı üzerine kurulan sömürü çarkına su taşımaktan vazgeçilmelidir" çağrısı yapıldı.

KÜRTLER NE İSTİYOR?

Metinde "Kürtler ne istiyor" sorusuna da şu yanıt verildi: "Kürt, demokratik, özgürlükçü, onurlu bir barış istiyor. Bunun ilk adımı da tüm ömrünü Kürt sorununun demokratik çözümüne ve onurlu bir barışa adayan Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmaktır. Sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları sağlanarak, ‘teorik ve pratik gücünü’ kullanmasına zemin hazırlanmalıdır."

ANKARA’YA YÜRÜYÜŞ

"Çözüm için Meclis de rolünü oynamalıdır" denilen açıklamada şunlar kaydedildi:

"Sayın Öcalan da, Kürt siyaseti de Meclisi sıklıkla işaret etmekte ve bu çatı altında çözümde ısrar etmektedir. Çünkü ilk inkar Mecliste başlamıştır; Meclisin çıkardığı Anayasa ve yasalarla günümüze kadar sürdürülmüştür. Dolaysıyla düzeltmeyi de buradan başlatmalıyız. Meclisin rolünü oynaması için Türkiyeli dostlarımızın 16 Aralık’ta İstanbul’dan Ankara’ya doğru başlatacakları yürüyüşü önemsiyoruz. Kürt siyaseti olarak biz de Diyarbakır'dan Ankara’ya aynı gün ve zamanda yürüyeceğiz. 16 Aralık’ta Diyarbakır'da start alacak olan ‘Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü’, Urfa, Antep, Adana ve Mersin ile devam edecek, son durak 20 Aralık’ta Ankara olacaktır. İki koldan Ankara’ya yapılacak yürüyüşe çözüm ve barış isteyen herkesi katılmaya çağırıyoruz. Meclisi de tarihsel misyonunu oynamaya davet ediyoruz.”

Metnin ardından konuşan Barış Annesi Meryeme Tura, "Yarın yürüyüşümüz başlayacak. 7'den 70 yaşına kader herkesi barış yürüyüşüne katılmasını istiyoruz. Barış istiyoruz” dedi. (MA)

ÖNCEKİ HABER

Antalya’da yaşayan şair,yazar ve sanatçılardan kayyum protestosu

SONRAKİ HABER

İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 34 kişi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa