16 Aralık 2024 04:30

‘Anadolu Kaplanı’nın İsrail hamlesi: İktidarın ve sermayenin iki yüzlü tutumu

AFS borunun İsrail’de bulunan bir sanayi sitesine mal gönderdiği ortaya çıktı. İşçiler İsrail için üretmekten rahatsız olurken, MÜSİAD üyesi patron “Etiketlerin sızdırılmasından” rahatsız.

‘Anadolu Kaplanı’nın İsrail hamlesi: İktidarın ve sermayenin iki yüzlü tutumu

Fotoğraf işçiler tarafından çekilmiştir.

Demir DİKKAN
Ankara

AFS Boru Sanayi AŞ Ankara OSTİM’de ve Sincan OSB’de kurulu işletmeleriyle 30 yılı aşan bir geçmişe sahip. İklimlendirme alanında faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 300 işçi ile üretim yapıyor. Şirketin Patronu Salih Zeki Poyraz Kayseri doğumlu. MÜSİAD Ankara başkanlığında bulunmuş, halihazırda Türkiye İhracatçılar Meclisi yönetiminde. Hali hazırda İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İklimlendirme Sektörü Meclis başkanı olarak da görev yapıyor.

AFS üretiminin yüzde 80’den fazlasını 70’den fazla ülkeye ihracat yoluyla gerçekleştiriyor.Anadolu kaplanı… Bir sermaye öyküsü... Yüksek kur ve faiz ortamında ihracatçılıkla, düşük ücret ve esnek çalışmayla emekçileri sömürerek varlığını sürdüren bir ‘başarı’ hikayesi...Gelelim bu “yerli ve milli” sermayenin ortalama bir görünümünü sunan AFS’nin öteki yüzüne. Bilindiği üzere Erdoğan ve AKP iktidarı bir yandan Filistin için ‘gözyaşları’ dökerken diğer yandan başta ticari olmak üzere askeri ve siyasi ilişkileri, İsrail ve birincil destekçisi ABD ile sürdürüyordu. Bunun açığa çıkması sonucu halkta oluşan tepkiler ticaretin durdurulması adımının atılmasını sağladı. Veriler gösterdi ki esasen İsrail ile ticaret sönmeden sürüyordu. SOCAR petrolünün Türkiye üzerinden gitmesi, askeri gemilerin ülkemiz kara sularını kullanması en çarpıcı örneklerden oldu.

AFS Boru Sanayi AŞ ve Selfix Services 1973 Ltd. isimli İsrail şirketinin imzalarını taşıyan bir ürün bandrolü, şirketin İsrail’e ihracat yaptığını gösterdi. Ek olarak ulaşan bir diğer belge de “prim alma şartları” başlığında; mazeret izni kullanmamak, rapor kullanmamak, ay içerisinde bir kez bile müşteri şikayeti almamış olmak vd. birçok koşula uyulduğu durumda emekçilerin “prim” almaya hak kazandığı yeni bir uygulama... Bu nasıl oldu?Bu bilgiler ve iddialar doğrultusunda Emek Partisi Yenimahalle İlçe Örgütü işçilere seslenmek üzere bir bildiri hazırladı. Bildiriler OSTİM-İvedik Melikgazi Camii’nde cuma namazı girişi sırasında AFS işçilerinin de arasında olduğu birçok emekçiye ulaştırıldı. Ne var ki bildiri dağıtımı sırasında AFS yönetimi “İddiaların asılsız olduğu ve karalamaya girdiği” gerekçesiyle dağıtımı engellemeye çalıştı. Dağıtım devam ederken bölge esnafından ve işçilerden birçoğu AFS ve iktidara tepkilerini dile getirdi.

AFS yönetimi iki gün sonra tüm çalışanları bir toplantıya çağırdı. Toplantının gerekçesi partimizin bildirileri. İşçilerin aktardığına göre “Sizlerde biliyorsunuz ki bizim İsrail’e üretim yapmamız söz konusu değil. Filistin’e giden her şey gümrükte İsrail bandrolü taşıyor” açıklaması yapan yönetim bildiride konu edilen prim uygulamasına dair de toplantıda işçilerin tepkileriyle karşılaştı.

Bu uygulamanın adaletsiz olduğuna dair birçok işçi tepki gösterdi. Esas mesele ise toplantının devamında işçilere bir “sus payı” verilmesiyle açığa çıkıyor. “Madem böyle şeyler yaşandı, bunun üzerine yönetim bir karar aldı. Şubat ayında yapılacak olan ücret zammını erkene çekiyoruz. Aralık ayında ücretler zamlı yatacak” denildi ve işçilerden gelen ya zam asgari ücrete gelecek olanın altında kalırsa tepkisinin ardından “Ona da o zaman bakar ve gerekeni yaparız” denildi. Peki, bu kadar mı? AFS patronu ve yönetimi işçileri kendi ahlaklarıyla, sermayeye ve çıkarlarına tapan bir yaklaşımla özdeşleştirmiş olacak ki: “Ancak bu bandrol içeriden çıktı. Bir daha herhangi en ufak bir bilgi sızıntısı istemiyoruz. Böyle bir şey bir daha olursa karışmayız.” diyerek gözdağı da verildi. Hemen arkasından farklı bölümlerden işçiler yönetime çağrılarak belgenin sızmasında şüphelendiği birlerinin olup olmadığı vb. sorularla soruşturma yürütüldü. Sorun, bandrol değil; bandrolün dışarıya sızmasıydı.İsrail ile ticaret yapmıyoruz ve ulaştırılan belgeler sahteyse neden prim uygulamasıyla sömürüyü katmerlendirirken ücret zamları erkene çekilerek işçilerden sessiz kalmaları istendi? Tutarsızlıklar ve bunları açığa çıkaracak sorular uzar gider. Bu iki esas nokta durumu anlamayı son derece kolaylaştırıyor.Siyonist İsrail’in saldırıları sonucunda devam eden saldırılarında kadın, yaşlı, çocuk on binlerce Filistinli katledildi. Aileler nüfustan silindi, yüz binlercesi yerinden yurdundan edildi. Bu saldırılar sürerken iktidarın gümrük ve ticaret bilgilerini şeffaf bir şekilde paylaşmaması, ilişkilerin sürmesine dair protestolara dahi şiddetli saldırıları dur durak bilmiyor. Askeri ve politik ilişkiler ise sürmeye devam ediyor. AFS gibi sermayedarlar bu politikalardan bel alıyor diğer bir ifadeyle bu politikalara bel veriyor ki işçilere sus payı ve gözdağı vermekten geri durmuyor.

İşçiler de Filistinli sınıf kardeşleriyle dayanışmaktan, bu politikaların durması için harekete geçmekten geri durmamalı. Bu ülkede ve dünyada her şey işçilerin ve emekçilerin elinden geçerek hayat bulmuyor mu? İkiyüzlü, kendi çıkarından başka hiçbir şey gözetmeyen patronlar bu emeği sömürerek zenginleşmiyor mu? Öyleyse çomağı da üretime sokmak gerek!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et