16 Aralık 2024 14:11

Bir ABD, AB ve İsrail projesi olarak el Colani nasıl yaratıldı?

“Batılı ve bölgesel güçler Colani’nin yükselişini kolaylaştırdı. İsrail hava saldırıları Nusra’yı desteklerken, eski İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot ‘hafif silahlar’ sağladığını itiraf etti.”

Ebu Muhammed el Colani (Ahmed eş Şara) | Fotoğraf: Suriye Geçiş Yönetimi

Paylaş

The Cradle 

El Kaide’nin uzantısı Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) Suriye’yi yıldırım hızıyla ele geçirmesinin hemen öncesinde, terör örgütünün lideri Ebu Muhammed el Colani’yi yeniden markalaştırmak için Batılı bir halkla ilişkiler kampanyası başlatıldı. 

BBC, okuyucularına, artık gerçek adı olan Ahmed al Şara olarak anılan Colani’nin “kendini yeniden yarattığını” söylerken, Telegraph IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin eski yardımcısının artık “kapsayıcılık dostu” olduğunda ısrar etti. Colani başkent Şam’a girmeden birkaç gün önce, 6 Aralık’ta, CNN muhabiri Jomana Karadsheh ile özel bir röportaj yaparak geçmişini anlattı. Suriye’deki Alevileri, Hıristiyanları ve Dürzileri “kimsenin ortadan kaldırmaya hakkı olmadığını” söyledikten sonra CNN, “Colani yıllar içinde dönüşüm dönemlerinden geçtiğini söylüyor” diye yazdı. 

Peki Colani, Suriye’nin dini azınlıklarını yok etmek gibi bir planı olmadığına Amerikan kamuoyunu ikna etmek için neden bu kadar hevesliydi? Bu soru, 4 Ağustos 2013’te Lazkiye’de 190 Alevinin katledilmesi ve yüzlercesinin esir alınması hatırlandığında daha da belirginleşiyor. 

O dönemde HTŞ (o zamanki adıyla Nusra Cephesi), IŞİD ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanları 10 köye saldırarak, sivilleri -İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından belgelenen şekillerde- katletti: Kurşun yaraları, bıçaklamalar, baş kesme ve yanmış cesetler. Raporda, “Bazı cesetler tamamen yanmış halde bulundu, bazılarının ise ayakları bağlıydı” denildi. 

BİR BAŞKA YARARLI ABD VARLIĞI

Son yıllara geldiğimizde Colani’nin “dönüşümü” tövbe etmekten çok fayda sağlamakla ilgili görünüyor. HTŞ’nin ABD’nin terör listesinde yer almasına ve Colani’nin başına konan 10 milyon dolarlık Amerikan ödülüne rağmen, ABD’nin eski Suriye özel temsilcisi James Jeffrey grubu ABD’nin Suriye’deki operasyonları için stratejik bir “varlık” olarak tanımladı. 

Aşırıcılıkla mücadele kisvesi altında Washington ikili bir strateji izledi: Suriye’ye 1990’larda 500 bin Iraklı çocuğun ölümüne neden olan türden ezici ekonomik yaptırımlar uygularken, bu ülkenin buğday ve petrol zengini bölgelerinin ABD kontrolü altında kalmasını sağlamak. 

Büyükelçi Jeffrey mart 2021’de PBS’e yaptığı açıklamada Colani’nin HTŞ’sinin “İdlib’le ilgili çeşitli seçenekler arasında en az kötü seçenek olduğunu ve İdlib’in Suriye’deki en önemli yerlerden biri olduğunu ve şu anda Ortadoğu’daki en önemli yerlerden biri olduğunu” itiraf etti. 

Peki Colani İdlib’de iktidara nasıl geldi? Nusra Cephesi 2015’teki fethi, Nusra intihar bombacılarını CIA tarafından tedarik edilen TOW füzeleriyle donatılmış Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) savaşçılarıyla birleştiren bir koalisyon olan Ceyş al-Fatah (Fetih Ordusu) bayrağı altında gerçekleştirdi. Foreign Policy, cihatçılar ve Batı silahlarının bu sinerjisini övgüyle anarak kampanyanın hızlı ilerleyişini selamladı. 

Yıllar sonra ABD’li yetkili Brett McGurk İdlib’i “11 Eylül’den bu yana El Kaide’nin en büyük güvenli sığınağı” olarak nitelendirecekti. Ancak, ABD silahlarının ve stratejik yardımının bu sonuçtaki kritik rolüne değinilmedi. 

TEL AVİV VE BRÜKSEL’DEN DESTEK 

Bu yardım silahların ötesine geçti: Financial Times (FT), AB dışişleri bakanlarının buna karşılık olarak “isyancıların operasyonlarını finanse etmek için ham petrol satmalarına izin vermek üzere Suriye’ye yönelik petrol ambargosunu kaldırdığını” bildirdi. 

ÖSO petrol sahalarını kontrol ettiğini iddia etse de, aktivistler gerçek faydalanıcının Nusra Cephesi olduğunu, varilleri rafine etmek ya da Avrupa’ya ihraç etmek üzere Türkiye’ye taşıdığını açıkça kabul etti. IŞİD bir yıl sonra sahaları ele geçirmeden önce bu anlaşma Nusra’ya milyonlar kazandırdı. 

Akademisyen ve Suriye Uzmanı Joshua Landis petrol sahalarının kontrolünün önemine dikkat çekerek “petrolü, suyu ve tarımı ele geçiren Sünni Suriye’nin iplerini elinde tutar” ve “bu çılgınlığın mantıksal sonucu Avrupa’nın El Kaide’yi finanse edecek olmasıdır” açıklamasını yaptı. 

Perde arkasında Batılı ve bölgesel güçler Colani’nin yükselişini kolaylaştırdı. İsrail hava saldırıları Suriye güçleriyle çatışmalar sırasında Nusra’yı desteklerken, görevden ayrılan İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot isyancı gruplara “hafif silahlar” sağladığını itiraf etti; aslında Suriye Arap Ordusu’nun (SAA) “isyancıları Siyonistlerin yardakçıları olarak itibarsızlaştırmak” için yıllardır söylediklerini kabul etmiş oldu. 

Wall Street Journal’da yer alan önceki haberler İsrail’in yıllardır Suriye’nin güneyindeki “isyancılara” insani ve tıbbi yardım sağladığını, hatta Nusra savaşçılarını tedavi için sınırdan İsrail’e getirdiğini ortaya koymuştu. 

Sınır köyü Beyt Jinn’de The American Conservative’e röportaj veren militanlar, HTŞ birliklerinin SAA tarafından bölgeden çıkarılıp İdlib’e kaçmasından önceki bir yıl boyunca İsrail’in aylık 200 bin dolar tutarında maaş ödediğini açıkladı. 

Bu arada ABD, New York Times’ın ifadesiyle Suriye’deki muhaliflere “silah yağdırdı”. Her ne kadar ÖSO için tahsis edilmiş olsa da bu silahlar sıklıkla Nusra’nın eline geçti. 

Colani’nin meteorik yükselişi yıllar önce Irak El Kaidesi ve Ürdünlü lideri Ebu Musab El Zerkavi ile olan bağları sayesinde başladı. Faaliyetleri ABD’nin Irak’ı işgalini uygun bir şekilde meşrulaştıran El Kaide, ABD’nin zımni onayıyla faaliyet gösteriyordu. 

Colani de benzer bir yol izleyerek 2011 ve 2012’de Şam ve diğer şehirlerde bombalı saldırılar düzenleyen Nusra Cephesi’nde kilit bir oyuncu olarak ortaya çıktı ve saldırılar başlangıçta Suriye hükümetine mal edildi. 

SELEFİ BİR PRENSLİK

AB neden petrol yaptırımlarını kaldırarak “El-Kaide’yi finanse etmeyi” seçti? ABD neden Nusra’ya “katar katar silah” sağladı? 

Ağustos 2012 tarihli bir Savunma İstihbarat Ajansı (DIA) raporu, ABD ve bölgesel müttefiklerinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirme ve ülkeyi bölme çabalarının bir parçası olarak Suriye’nin doğusunda ve Irak’ın batısında bir “Selefi prenslik” kurulmasını desteklediklerini ortaya koydu. 

DIA raporu, Esad hükümetini devirmeyi amaçlayan sözde Suriye devriminin “Selefiler, Müslüman Kardeşler ve El Kaide” tarafından yönlendirildiğini kabul ederken bile, ABD’nin hedefinin daha sonra IŞİD’in “halifelik” olarak kuracağı türden radikal dinci bir mini devlet olduğunu söyledi. 

Selefi prensliğin tohumları, IŞİD’in merhum lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin Ağustos 2011’de Colani’yi Suriye’ye göndermesiyle atılmıştı. O dönemde Bağdadi’nin grubu Irak İslam Devleti (ISI) olarak biliniyordu. 

Lübnan’dan Suriye’ye giden El Kaide savaşçıları arasında yer alan tanınmış Lübnanlı Gazeteci Radwan Mortada, Colani ile o dönemde Suriye’nin orta kesimlerindeki Humus kentinde tanıştı. Mortada’nın The Cradle’a verdiği bilgiye göre Colani kentte bulunan ÖSO gruplarından Faruk Tugayları tarafından ağırlanıyordu. 

Basında çıkan haberlerin aksine, Faruk komutanları grubun Suriye ordusundan ayrılanlardan oluşmadığı konusunda ısrar etti. Bunun yerine, Faruk’un 2003 ABD işgalinden sonra Zerkavi’nin Irak El Kaidesi (AQI) için savaşmış savaşçıları içeren mezhepçi Selefi bir grup olduğunu söylediler. 

Birkaç ay sonra Colani ve savaşçıları, çok sayıda terör saldırısı düzenleyerek Suriye hükümetine karşı gizlice savaşa girdi. Colani 23 Aralık 2011’de Şam’da Genel Emniyet Müdürlüğünü hedef alan intihar bombacıları göndermiş ve aralarında sivillerin ve güvenlik personelinin de bulunduğu 44 kişinin ölümüne neden olmuştu. 

İki hafta sonra, 6 Ocak 2012’de, Colani Şam’ın Midan bölgesinde bir otobüsün yakınında patlayıcıları infilak ettirmek üzere başka bir intihar bombacısı gönderdi ve yaklaşık 26 kişi öldü. 

“Levant Halkına Destek Cephesi” ya da Nusra Cephesi’nin kuruluşu, Gazeteci Mortada’ya Colani ve diğer maskeli adamların grubun varlığını duyurduğu ve muhalif aktivistlerin Suriye hükümetini suçladığı saldırıların sorumluluğunu üstlendiği bir video kasetin verilmesiyle ortaya çıktı. 

BÜYÜK HAPİSHANE TAHLİYESİ

Ancak Colani’nin yükselişi yıllar önce gerçekleşti. “2009’un Büyük Hapishane Tahliyesi” olarak adlandırılan olayda ABD ordusu Irak’taki Bucca Hapishanesi’nden 5 bin 700 yüksek güvenlikli tutukluyu serbest bıraktı. Bunlar arasında Bağdadi gibi geleceğin IŞİD liderlerinin yanı sıra Colani de vardı. ABD Deniz Harp Akademisi’nden Craig Whiteside, Bucca Kampı’nı “Amerika’nın Cihat Üniversitesi” olarak tanımladı ve bu tahliyelerin, Sünni aşiret ayaklanmaları karşısında neredeyse yenilgiye uğrayan Irak İslam Devleti’nin (IŞİD) yeniden canlandırılmasındaki rolünü vurguladı. 

Whiteside şunları yazdı: “Amerika Birleşik Devletleri bu dünyada yanlış olan pek çok şey için genellikle haksız yere suçlanır, ancak IŞİD’in yeniden canlandırılması ve kendi Bucca Kampımızda kuluçkaya yatırılması Amerikalıların gerçekten yaptığı bir şeydir.” 

“Irak hükümetinin pek çok düşmanı var ve ABD 2009’da bunların çoğunun sokağa atılmasına yardımcı oldu. Neden?​” Whiteside, bu kişilerin ABD’nin Beşar Esad’ı devirmek için yürüttüğü örtülü savaşın bir parçası olarak Suriye’ye gönderileceğini bilmediği için merak ediyordu. 

Bugün daha endişe verici olan ise HTŞ’nin saflarını genişletmek için Suriye’nin kuzeyindeki ABD-Kürt hapishanelerinden binlerce IŞİD savaşçısını serbest bırakma ihtimali. Bu ilk kez olmuyor. Geçtiğimiz temmuz ayında Amerikan destekli Kürtler, ABD ordusunun IŞİD’in “bekleyen ordusu” olarak tanımladığı gözaltı kamplarından yaklaşık 1500 IŞİD mahkumunu serbest bıraktı. 

Ebu Muhammed El Colani’nin kim olduğu sorusu -motivasyonları, ideolojileri ve dönüşümleri- nihayetinde neyi temsil ettiğinden daha az önemlidir. Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca bir gerçek değişmedi: Colani ABD ve İsrail stratejisinin bir aracıdır. 

Irak’taki ilk günlerinden Nusra Cephesi’nin ve daha sonra HTŞ’nin lideri olarak yükselişine kadar Colani, velinimetlerinin jeopolitik çıkarlarını ilerletmede çok önemli bir rol oynadı. İster terörist ister “ceket giyen” bir ılımlı olarak damgalansın, eylemleri sürekli olarak Suriye’yi ve daha geniş Batı Asya bölgesini istikrarsızlaştırmak için bir araç olarak hizmet etti. 

Colani’nin “yeniden keşfedilmesi”, rolünün kalıcı gerçekliğini maskelemek için tasarlanmış bir ciladan başka bir şey değildir: ideolojinin güce göre ikincil olduğu bir oyunda stratejik bir varlık.

*Orijinal başlığı: Ebu Muhammed el Colani: Domuza ruj sürmek

ÖNCEKİ HABER

Hasta sayısı ile övünen bakana sağlıkçılardan cevap: İyi sağlık sistemi hastalıktan korur

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa