Erhan Keleşoğlu: HTŞ’nin kötü icraatının kendilerine yazmasını istemiyorlar
İktidarın Şam'daki yeni yönetime dair açıklamalarını değerlendiren Siyaset Bilimci Erhan Keleşoğlu, HTŞ’nin önümüzdeki dönem kötü icraatının Türkiye’nin hanesine yazılmasının istenmediğini kaydetti.
Fotoğraf: AA
Birkan BULUT
Ankara
Erdoğan yönetiminin Esad’ın devrilmesinin ardından Suriye yönetimini ele geçiren Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ile ilgili açıklamalarında, Şam’ın düşmesinden bu yana süren zafer havasından sonra iktidar sözcülerinden bu harekatın ortağı olunmadığını vurgulayan açıklamalar öne çıkarılmaya başlandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’da son gelişmelere ilişkin verdiği bir röportajda, “Türkiye böyle bir sürecin asla parçası olmadı” derken, sorunların çözümünde yeni Şam yönetimine yardımcı olmak gerektiğini ifade etti.
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın HTŞ Lideri Colani’yle Şam’da görüşüp Emevi Camii’nde namaz kıldığı görüntülerin ardından gelen ‘itidalli’ sözleri Siyaset Bilimci Erhan Keleşoğlu ile konuştuk.
Aslında iktidarın HTŞ’nin yürüyüşünde ortaklığı olmadığı açıklamalarının doğruyu işaret ettiğini söyleyen Keleşoğlu, “Direksiyonda değiller, çünkü esas müttefikleri HTŞ değil, Suriye Milli Ordusu (SMO/ÖSO). MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam temasları ilişkileri kurma, kendi nüfuzuna dahil etme çabaları olarak görebiliriz. SMO ile HTŞ arasında birçok kez çatışma olmuştu. En son HTŞ’liler yağma kavgası nedeniyle Halep’te SMO’luları tutukladılar, açıklama yaptılar” dedi.
Bakan Fidan’ın Suriye’de İran, Türkiye, hatta Arap dominasyonu istemediklerini belirterek, kapsayıcı yönetimden yana oldukları sözlerinin ise retorik olduğunu ifade eden Keleşoğlu, “Çünkü kendi nüfuzunun, dominasyonunun Suriye politikasını etkilemesini her devlet ister” dedi.
Erdoğan yönetiminin HTŞ’nin kuracağı rejimin niteliği ve uygulamalarına dair endişeleri gidermeye dair açıklamalara yöneldiğini ifade eden Keleşoğlu, “Bunlar taleplerin azami tutulmamasını sağlamaya, HTŞ’nin yapısının da farkında olarak denetlemeye çalışmaya, ve üzerilerindeki baskıyı azaltmaya dönük açıklamalar. Trump da Suriye’de Türkiye’nin hakim olduğunu söyledi" dedi.
HTŞ’Yİ SMO GİBİ KONTROL EDEMİYORLAR
İktidarın HTŞ ile ilişkilerinin SMO ile kurduğu ilişki gibi olmadığını anlatan Keleşoğlu, “HTŞ’nin kötü icraatı Türkiye’ye yazılabilir. SMO’dakine benzer bir kontrol mekanizma yok aralarında, o nedenle ilişkileri geliştirmeye çalışıyorlar. Ancak daha önce, İdlib’in çatışmasızlık bölgesi olduğu dönemde Türkiye ile HTŞ arasında farklı nedenlerle bağımlılık ilişkisi olmuştu” diye konuştu.
İKTİDARIN ÖNCELİĞİ SDG’NİN TASFİYESİ
Esad’ın devrilmesinin arından oluşan Suriye haritasında, Fırat Nehri’nin doğusunda Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve batısında HTŞ ile doğal bir sınır oldu. Türkiye destekli SMO’nun SDG’nin kontrolündeki yerlere saldırması ve Kürtlerin özerklik talebine karşı tutumu ise Erdoğan yönetiminin Suriye politikasında yıllardır altını çizdiği talebin başında geliyor.
Türkiye’nin başından beri Suriye Kürtlerinin özerk yönetimini ortadan kaldırmak için uğraştığını ifade eden Keleşoğlu, “ABD’nin Fırat’ın doğusunu kendi nüfuz alanı olarak sağlaması defakto bir durumdu. Türkiye de burada Kürtlerin özerk yönetimini yıkmak istiyor. Türkiye açısından öncelik Fırat’ın doğrusunun, SDG unsurlarının tasfiye edilmesi. PYD’nin lider kadrosu, Suriye dışından gelen PKK kadrolarını göndermek istiyor” dedi.
“Peki bunu ABD ile birlikte ABD’ye rağmen mi yapacak” diye sorduğumuzda Keleşoğlu, iktidarın emperyalistlerle bir ülkede müttefik, başka bir ülkede karşı karşıya geldiği güç olduğuna dikkat çekerek “Türkiye, Rusya Libya ve Suriye’de karşı taraflarda yer almıştı" dedi.