18 Aralık 2024 04:42
/
Güncelleme: 07:20

‘Kent suçu’ Galataport bankaların eline geçti

Galataport projesinin yüzde 49 hissesi, Doğuş Grubunun kredi borçlarını ödeyememesi nedeniyle alacaklı 4 bankanın eline geçmesini Mimar Mücella Yapıcı ve Doç. Dr. T. Gül Köksal ile konuştuk.

‘Kent suçu’ Galataport bankaların eline geçti

Fotoğraf:Galataport sitesi

Özlem Songül Abayoğlu
İstanbul

İstanbul’da bulunan Karaköy kıyısını lüks AVM ve turistik limana dönüştürerek özelleştiren Galataport projesinin yüzde 49 hissesi, Doğuş Grubunun kredi borçlarını ödeyememesi nedeniyle alacaklı 4 bankanın eline geçti. Projenin duyurulmasından tamamlanmasına kadar pek çok itiraz, uyarı ve davalarla geçmesi ardından bugün lüks bir AVM’nin ve Karaköy ve çevresini değiştiren yapıları Mimar Doç Dr. T. Gül Köksal ve Yüksek Mimar Mücella Yapıcı ile konuştuk.

"KENTİ OLUŞTURAN ÖGELER TİCARİ AMAÇLA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ"

Galata Limanının bir port olarak dönüştürülme projesinin kitlesel turizm için bir mekan yaratma ihtiyacını da doğurduğunu söyleyen Mimar, Doç. Dr. T. Gül Köksal, “Bütün dünyada da artık kitlesel turizmin mekansallaşması kapsamında markalaştırılan kentlerin bir pazarlama yöntemi olarak da portlar inşa edilmeye başlandı. Bu bir tür ihtiyaç değil, aslında sermayedarların zoru ile yapılan bir şey. Galata da bu anlamda erken örneklerden biri oldu” dedi. Bu tür projelere rıza gösterilmesi, makbul sayılması için “Burada bir turizm geliri olacak, buradaki dükkanlar da kazanacak, kentin tarihi turistik yerleri de gezilmiş, görülmüş olacak” söylemlerinin de kullanıldığını hatırlatan Köksal, “Fakat proje ilk inşa edilmeye çalışıldığı zaman, Galata rıhtımı çok dar bir banttı ve oradaki tarihi yapılar oraya gelecek o büyük kitlesel hareketliliğin yükünü taşıyamayacak kapasitedeydi. Dolayısıyla oradaki yapıların yıkılıp yeniden yapılması yoluna gidildi, uygun olmayan restoranlar yapıldı, yeni yapılar eklendi ve doku çok hızlı bir şekilde dönüştü. ‘Kent suçu’ dememizin nedenlerinden biri bu çünkü kenti oluşturan ögeler ticari amaçla bir dönüşüme uğradı” diye anlattı.

"KRUVAZİYER PORTLARIN KADERİ BENZER"

Port’un iddia edilen ticari bir faaliyetinin de olmadığına dikkat çeken Köksal, “Dünyadaki birçok kruvaziyer portta benzer bir tabloyu görüyoruz. Türkiye’de de karşılık bulamadı. Çünkü kruvaziyer gemileri portlara yanaşıyor ancak çok kısa kalıyorlar. Hızla şehri tüketiyorlar çünkü o gemilerde hayat aslında geminin içerisindeki programda dönüyor. Şehirle çok bir işleri olmuyor” dedi.

"ESNAF TAŞINDI, O BÖLGE SOYLULAŞTIRILDI"

Galataport ve çevresindeki dönüşümü de anlatan Köksal, “Galataport başlarda açık alan iken bir süre sonra güvenlik noktalarıyla birlikte bir tür açık AVM’ye dönüştürüldü. Güvenlik noktalarından geçtiğinizde önde daha lüks, rezervasyonla gidilebilen lokantalar, mağazalar; arkaya doğru işte sınıfsal olarak daha satın alınabilecek bir şey de satan dükkanlar yapıldı ve böylelikle kentin önemli bir bölgesi kapatıldı. Civardaki esnaf oradan taşınmak zorunda kaldı, kiralar arttı, emlak ve toprak değeri arttı ve ciddi bir soylulaştırma yapıldı. Artık kıyısında oturulabilen bir yer olmaktan çıktı. Para harcamadan vakit geçiremeyeceğimiz, bankların olmadığı, kılık kıyafetiniz uygun değilse giremediğiniz bir yer haline geldi. Artık alınıp satılabilen bir yer olduğu ve kamusal, eşit bir kullanımdan çıkarıldığı için zarar gören kentliler oldu. Yani ortak değerlerimiz piyasaya bırakılmış oldu. Bizim elimizden bu imkanlar alındığı için de kent suçu oluyor zaten” dedi.

"SERMAYE PAZARLIĞINI YAPMIŞ OLUYOR"

Galataport’un sermayesinin yüzde 49’unun bankalara devredilmesine ilişkin “malumun ilanı” yorumunu yapan Köksal, “Bu olay gerçekleşiyor ancak kazanan da kazanıyor. Çünkü o arazilerin satışı, alışı bir dönüşüm değerine uğradığı için belirli sermaye grupları da korunuyor hâlâ. Zaten bu gibi projelerde, planlanma süreçlerinde emlak yatırımları ya da toprak değeri gibi konular, kamuoyunun gündemine gelene kadar pazarlıkları yapılmış, kimin ne alacağı belirlenmiş oluyor. Sermayenin de zarar ettiği gibi bir yanılsama oluyor. Ancak bankaların ya da diğer firmaların yöneticilerinin ağ haritasına baktığımızda birbirleri ve iktidarla bir şekilde ilişkili insanlar olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.

"BİR KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ YARATTI"

Galataport’un Karaköy’den Beşiktaş’a hatta Taksim’e kadar bütün kent dokusunu değiştirdiğini söyleyen Yüksek Mimar Mücella Yapıcı ise, “Bu proje ilk yapılırken kruvaziyer gemilerin gelmesi ve turistlerin oradan alışveriş yapması gibi umutlar vardı ancak bu umutlar gerçekleşmedi. Bahsedildiği gibi bir turist de söz konusu olmadı çünkü öyle bir proje de değildi zaten” ifadelerini kullandı. Portun inşaatının ilk başladığı günden bu yana kentin tarihi ve kültürel yapılarını da yok ettiğini vurgulayan Yapıcı, “Bu tür işlerden bir toplumsal kalkınma bekleyemezsiniz. İnşaatın kendisi de pahalı bir inşaattı, çevresini de yeniden yapılandırdı. Bu yapılanma gerçekleşirken birçok bina zarar gördü, kültürel yapı mahvedildi. Bir de “İstanmodern” gibi projelerle kültür endüstrisi yarattı. Üstelik port, Karaköy’deki tüm fiyatları etkiledi. Restoranından kiralara kadar pek çok şey artık çok pahalı” şeklinde konuştu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et