İşçilerin gözünden Suriye sorunu
Suriye'deki süreç ülkede de tartışılıyor. Yeni çizilen haritalar, Esad’ın kaçmasıyla atılan zafer çığlıkları… Peki, bu gelişmeleri işçi ve emekçiler nasıl değerlendirdi, nasıl yorumladı?
Fotoğraf: Kinene Hindevi/AA
Yiğit DOĞAN
Eskişehir
Suriye’de uzun yıllardır süren savaş ve belirsizlik hali Esad rejiminin devrilmesiyle başka bir boyuta ulaştı. Bu gelişme yalnızca Ortadoğu ve Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında gündem oldu. El Kaide’nin Suriye kolu olan cihatçı örgüt Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) Halep’ten başlayarak Şam’a kadar hiçbir ciddi direnişle karşılaşmadan ilerlemesi ve ardından Esad’ın Rusya’ya kaçması şeklinde ilerleyen süreç farklı çevrelerde farklı biçimlerde yorumlanıyor, değerlendiriliyor. Komşudaki bu süreç ülkede de tartışılıyor. TV kanallarında haritalar üzerinden yapılan analizler, yeni çizilen haritalar, Esad’ın kaçmasıyla atılan zafer çığlıkları… Peki, bu gelişmeleri işçi ve emekçiler nasıl değerlendirdi, nasıl yorumladı? Bunun yanıtını bahsi geçen TV kanallarında bulmak zor. Biz de bu yazıda merceği Eskişehir’deki işçilere tutacağız.
ÜMMET KARDEŞLERİ ARTIK DÖNECEK!
Farklı sektörlerden pek çok işçiyle “Suriye meselesi fabrikalarda, iş yerlerinde nasıl tartışılıyor” sorusu üzerine konuşuyoruz. Hemen hemen tüm işçilerden gelen ilk tepki “Yoğun çalışıyoruz, böyle konuları konuşamıyoruz ki” oluyor. “Bizim derdimiz ekmek derdi, bırakalım Suriye’yi Şam’ı” sözleri de az değil. Ancak konuyu biraz deşince, bizim hayatımızı nasıl etkilediğine dair konuşunca tartışmalar da başka bir evreye geçiyor. Örneğin AKP’ye yakın olduğunu belirten bir kamu işçisi Esad’ı devirenin Erdoğan olduğunu söylüyor. Artık Suriye’nin tamamında Türkiye’nin etkisi olacağını ifade ediyor ve ekliyor: “Artık Suriyeliler de ülkelerine dönecekler. Bu sayede ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar da sona erecek…”
AKP’ye yakın başkaca işçilerin de görüşlerinin benzer olduğunu söyleyebiliriz. AKP teşkilatlarının özellikle Suriyeliler gidecek, ekonomi de rahatlayacak propagandası ile emekçileri kendi siyasi hattına yedeklemeye çalıştığını söyleyebiliriz.
"KOMŞUDA SORUN VARSA BİZDE DE VARDIR"
Bir başka kamu işçisi ise “Komşuda sorun varsa bizde de sorun vardır. Komşuda huzur yoksa, bizde de huzur yoktur” diyor. Suriye’de başlayan savaşın faturasını Türkiye’nin ödediğini ancak bu faturayı hak ettiğini düşünüyor. “Zira bir ülkenin iç işlerine müdahale edilmemesi gerekir” diyen kamu işçisi şöyle devam ediyor: “Emevi Camii’nde namaz kılma hayalleri büyük bir göç dalgasına yol açtı ve ülkemizi karıştırdı. Biz artık huzurlu ve barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Bunu tesis etmek siyasi iktidarın görevi ancak hiç umurlarında değil.”
Konuya ilişkin görüştüğümüz şehir hastanesinde çalışan bir temizlik işçisi ise Suriyelilerin gideceğine inanmadığını söylüyor. “Burada bir hayat kurdular, bu hayatı bırakıp tekrar yeni bir yaşam kurmak bence çok zor. Hem Suriye’nin geleceği de belli değil” diyor. Suriyeli komşuları olduğunu söyleyen işçi “Onlar da ülkelerinin geleceğinin belirsiz olduğunu yeni savaşlar çıkabileceğini düşünüyorlar” diyor. “Konu iş yerinde başka işçiler tarafından nasıl değerlendiriliyor, konuşuluyor mu diye” sorduğumuzda yanıtı şu oluyor: “Gerçekten çok yoğun ve baskı altında çalışıyoruz. Arkadaşlarla iş yerlerinde yan yana gelip, oturup bir sohbet edecek zaman yok.”
Suriye’deki gelişmeler özelikle seküler, laik ve Alevi işçiler arasında bir tedirginlik yaratmış durumda. “Komşumuz olan ülkeyi radikal İslamcı bir terör örgütü yönetiyor” diyorlar. Bu örgütün Alevileri katleden, onlara yaşam hakkı vermeyen bir yapıda olduğunu söyleyen işçiler, “Bu radikal görüşler bizim ülkemize de sıçrayabilir ve karşılık bulabilir. Yakın tarihimizde bu örnekler var” diyor.
“AKP iktidarı bu grupları destekleyerek semirtti” diyen işçiler şunları söylüyor: “AKP iktidarı bizler için yeteri kadar tedirgin ediciyken şimdi de komşumuz Suriye’nin yönetiminin dinci gerici bir örgütün eline geçmesi bu tedirginliğimizi iki kat artırdı.”
"DÜN KAHRAMAN BUGÜN TERÖRİST"
Tecrübeli bir cam işçisi ise “HTŞ’nin Şam’ı ele geçirmesi ülkemizin yararına mı değil mi ben bilmiyorum. Ama herkes bir şey söylüyor. Bazıları Erdoğan’ın başarısı diyor bazıları bunlar başımıza bela olacak diyor” ifadelerini kullanıyor.
“Aslında bu belirsizlik birçok işçi için de geçerli. Türkiye’de ve bölgemizde siyasi dengeler bir anda değişebiliyor. Dün terörist olan bugün kahraman, dün kahraman olan bugün terörist olabiliyor” diyen işçi, şöyle devam ediyor: “Esad önceden kardeşimdi, sonra zalim Esed’e döndü. Gülen Hoca efendiydi şimdi FETÖ oldu. Abdullah Öcalan terörist başıydı, şimdi gelsin Mecliste konuşsun deniliyor. Bunlar nasıl oluyor? Ben gerçekten anlamıyorum ama anlamlandırmaya çalışıyorum.”
Genç işçilerin siyasetle ilgilenmemesine sitem eden işçi, “Hiç böyle konuları konuşmuyorlar. Kafalarını telefondan kaldırmıyorlar. Keşke biraz daha ülke meseleleriyle, kendi sorunlarıyla ilgilenen genç işçilerimiz olsa” diyor.