Belediyelere haciz, ekonomik değil siyasi
Muhalefet belediyelerine yönelik iktidarın kıskacını İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuğçe Erçetin ile konuştuk.
Fotoğraf: CHP BASIN
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'li belediyeleri hedef alarak yaptığı “Silkeleyin” talimatı sonrası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) en fazla prim borcu bulunan 6 belediyeye haciz işlemi uyguladı. CHP’li Adana, Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin Büyükşehir Belediyeleri ve Şişli Belediyesine haciz işlemi başlatıldı. Bu belediyelerin mevduat hesapları ve belediye şirket hesapları bloke edildi.
Muhalefet belediyelerine yönelik iktidarın kıskacını İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuğçe Erçetin ile konuştuk. “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan’ın verdiği bilgiye göre, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) 96 milyar lira prim borcu var” diyen Erçetin, “Yine Bakanın verdiği bilgiye göre, 2023 yılında SGK’nin toplam geliri 2 trilyon 192 milyar, toplam gideri 2 trilyon 232 milyar lira. Yani belediye prim borçları, gelir kaleminde düşünülecek olursa toplam içinde yüzde 5’lik bir bölüme karşılık geliyor. SGK’nin bu borçları tahsil edemediği-geç ettiği taktirde sistemi felç edecek bir miktar değil konuşulan” ifadelerini kullandı. Erçetin, dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta, iktidarın başta büyükşehirler yönetimi kendi partisine ait olduğunda belediye borçlarının ertelendiği ya da bunun hacze-hesap dondurmaya varmayan süreçlerle yönetmesi olduğunu söyledi. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediyeyi “Belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi” olarak tanımladığını hatırlatan Erçetin “Belediyelerin kamu hizmeti yapan kuruluşlar olarak tarifi iktidar ve muhalefet olma durumuna göre farklılık gösteremez. Siyasal kuruluşların - partilerin ve aktörlerin kendi çıkarlarını tahayyül ederek- araçsallaştırılması demokrasi oyununa zarar verir. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, iktidarın elindeyken başka muhalefetteyken başka yorumlanamaz” diye konuştu.
31 Mart seçimlerinde muhalefetin özellikle CHP’nin yüzde 37.8 oyla birinci parti olarak çıktığını 14’ü büyükşehir, 35’i il olmak üzere belediye başkanlıkları kazandığını hatırlatan Erçetin, “Uzun bir süre olsa da cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili yapılan anketlerde İmamoğlu ve Yavaş’ın isimlerinin önde gözükmesi belediyelere karşı bu hareketin ana noktasını oluşturma ihtimalini düşündürüyor. Bir diğer başlık, özel şirketlerin SGK borçlarının belediyelerden en az beş kat fazlayken son yıllarda hem kesin rakamların hem borçluların açıklanmaması da konunun ekonomiden çok siyasetle ilgili olduğunun başka bir göstergesi” değerlendirmesinde bulundu.
"SURİYE’DEKİ GELİŞMELER İÇERİDEKİ ARAYIŞLARI ŞEKİLLENDİRECEK"
İktidarın üç dönemdir uyguladığı kayyım siyasetine dair de Erçetin, yeni durum ise bir zamanlar ağırlıkla Kürt seçmenlerin oy kullandığı il ve ilçelerden İstanbul’a, Türkiye’nin en büyük ilçesinin CHP’li belediye başkanına kadar geldiğine vurgu yaparak, “2014’teki yerel seçimlerin ardından 95, 2019’daki yerel seçimlerin ardından 48 HDP’li belediyeye kayyım atanmıştı. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin bu yılın ekim ayında DEM’lilerle el sıkışarak görsel ve çarpıcı Öcalan çıkışıyla sözel olarak başlattığı süreç potansiyel yeni barış dönemi olarak görülürken kayyımlarla yeniden beklentiler aşağı çekildi. Elbette 2015’te çözüm sürecinin noktalanmasında ana sebeplerden biri olan Suriye’deki gelişmeler önümüzdeki günlerde içerideki arayışları da şekillendirecek” ifadelerini kullandı.
"İKTİDAR LİDER İMAJINI GERİ ALMAK İSTİYOR"
Belediyelerin sadece çöp toplamadan ulaştırmaya ana konularla uğraşmadığını, uzun süredir ekonomik kriz içindeki ülkede aynı zamanda sosyal dayanışmayı sağlayarak örgütlediğini de belirten Erçetin, “Üniversite öğrencilerine burs vermekten fakir ailelere doğrudan gıda yardımına, askıda fatura uygulamasına pek çok alanda faaller. SGK borçları nedeniyle belediye paralarına haciz gelmesi durumunda sadece ana faaliyet alanı değil sosyal dayanışma-yardım da sekteye uğrayacak. Bu durumdan etkilenen kitleler elbette merkezi hükümetin bu sıkıştırma hamlesinin sonucunda kimi ihtiyaçlardan mahrum kaldıklarını anlayacaklardır. Ancak günün sonunda hizmette aksama yaşayan ya da doğrudan destek alamayanların muhalefeti de sorgulaması sonucu doğabilir” diye konuştu.
İktidarın, muhalefet belediyelerini parasal anlamda zorlayarak halkla arasında bir kopukluk yaratmaya çalıştığına dikkat çeken Erçetin, “Halkın koruyucusu-halkı gerçekten anlayan” aktör/lider imajını 31 Mart seçimleriyle muhalefete kaptırdığını düşünen iktidarın bu yolla imajını geri almaya çalıştığını söyledi.
"MUHALEFET HALKA ANLATMALI"
CHP bir yandan borç yapılandırması konusunu talep edip-gündeme taşırken bir yandan da başta diğer belediyeler tüm borçluların açıklanması çağrısını yaptığını anlatan Erçetin şunları söyledi: “Bu şekilde kamuoyuna -oy aldığı kitlelere ‘ortadaki haksızlığı’ gösterebileceğini düşünüyor. Burada iktidarın hangi konularda seçmeni-vatandaşı nereye kadar ‘sıkıştırabileceği konusu da’, ‘Tüm sorumluluğu-suçu nereye kadar muhalefete yöneltebileceği de’ önem kazanıyor. Kısa bir süre önce Milli Eğitim Bakanlığı; İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çocuk etkinlik merkezleri adı altında 103 merkezde yaklaşık 10 bin çocuğa verdiği kreş hizmetini sonladırma için bir çabaya girişmişti. Gelen tepkiler üzerine şimdilik bu konu kapanmış gözüküyor. Muhalefet belediyeleri bir yandan sözel olarak durumu halka anlatırken sembolik bir inşa kurmalı, doğrudan halkın iyi yaşam hakkı ile kırılgan gruplarla farklı kesişimsellikleri ele alan daha kapsayıcı bir perspektifte dayanışma konusunu sürdürebileceği bir yöntemi de bulmalı.”