19 Aralık 2024 04:36

Kamu emekçilerinden 2024 değerlendirmesi: 2024 zordu ama mücadele de sürdü

Kamu emekçileri, sonuna geldiğimiz 2024’ü özetle şöyle anlatıyor: "sağlık emekçilerinin hak gaspları ve ağır iş yüküyle ezildiği, nitelikli sağlık hizmetinin verilemediği bir yıl oldu."

Kamu emekçilerinden 2024 değerlendirmesi: 2024 zordu ama mücadele de sürdü

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Kübra KIRIMLI
Ankara

Ücretlerde erime, enflasyonun katlanması, gelir eşitsizliğindeki makasın açılması, yoksulluğun derinleşmesi, esnek çalışma uygulamaları, tasarruf tedbirleri… Ülkedeki milyonlarca emekçi Erdoğan-Şimşek programının sonuçlarını bu şekilde yaşadı. Sayıları 3 milyonu bulan kamu emekçilerinin de bir yandan ekmekleri küçüldü, kazanılmış hakları törpülendi, öte yandan faaliyet gösterdikleri alanlara özgü sorunlar yaşadı. Evrensel’e konuşan çeşitli iş kollarından kamu emekçileri, sonuna geldiğimiz 2024’ü özetle şöyle anlatıyor: “2024; çocukların MESEM’lere kurban edildiği, eğitimin bilimsel içerikten koparıldığı, sağlık emekçilerinin hak gaspları ve ağır iş yüküyle ezildiği, nitelikli sağlık hizmetinin verilemediği, özelleştirmelerin olumsuzluklarının ayyuka çıktığı bir yıl oldu. Ancak umutsuz değiliz; her yerde mücadele sürüyor ve bir arada olursak kazanacağız.”

ÇEDES, MESEM, YENİ MÜFREDAT

EĞİTİM SEN Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Aydoğdu: 2024 senesinde Milli Eğitim Bakanlığının uygulamaları eğitimin sorunlarını derinleştirdi; eğitim emekçilerine yeni angaryalar yükledi, eğitim emekçileri daha da yoksulluk içine terk edildi. 2024, eğitimi kamusal haktan çıkaracak, ticari bir metaya çevirecek adımları daha da hızlandırdıkları bir yıl oldu. Özel okul sayıları daha da artarken kamu okullarına ödenek tasarrufa takıldı. Bu yıl özellikle sık tartıştığımız ÇEDES ile cemaatleri okullara sokmaları yetmedi, müfredat değişikliği ile her dersi bilimden koparacak adımlar atıldı. Misal müzik dersi ilahiler ile süslenmiş bir din dersine dönüşürken, sosyal bilimler ve fen bilimleri dersleri bilimsel içerikten uzaklaştı.

MESEM’lerle 500 bin çocuğu okullardan kopardılar; MESEM mağduru çocuklar devletin verdiği aylık 6 bin liralık ücrete sanayilerde köle gibi çalışırken yaralananların yanında sanayi sitelerinde çocuk cinayetleri işlendi.

ÖMK gibi öğretmeni disipline sokan, kariyer sınıflarına ayıran, eşit işe eşit ücreti lağveden ve sonuç olarak öğretmenin itibarını yok eden bir kanun çıkmıştır! Bu kanun ile yeni atanacak öğretmenler akademiden iki sene eğitim alırken iki buçuk sene de kamuya öğretmen ataması yapılamayacak. Yani bugün ücretli öğretmen sayısı 100 binken seneye 200 bin olacak. Kamuda tasarruf edeceğiz diyerek sene başında yardımcı hizmetli personel 8 bin liraya sigortasız çalıştırılmak istendi, devlet okulları salgın hastalıklara yayacak düzeyde kirliliğe terk edildi. Bu durum başta öğrencilerimizin ardından bir bütün olarak toplum sağlığını tehdit ederken MEB’in hiçbir önlemi olmadığına şahit olduk. Burada şu soru önemli; bu durum kamu okullarından özel okullara kaçışı tetikledi mi? Çünkü bu süreçte maddi külfeti karşılayabilen ailelerin çocuklarını daha temiz diye özel okullara taşıdıklarını gördük. Kısaca MEB’in 2024’teki her adımı eğitimin bilimden uzaklaşması ve eğitimin ticarileştirilmesi oldu. Yarıyıl tatiline yaklaştığımız ve bir yılın kapanmasına günler kaldığı halde okullarda kitap dağıtımı tam olarak gerçekleşmedi. Yoksulluk ile mücadele eden eğitim emekçilerinin bankalara kredi borçları arttı. Kısaca 2024 eğitim emekçileri için çile dolu bir yıldı.

açıklama yapan sağlık çalışanları

Fotoğraf: Evrensel

"KAYIPLARIMIZ ARTTI, KOŞULLAR ZORLAŞTI"

Eskişehir-Bilecik Tabip Odası YK Üyesi Dr. Birtük Özkavak: 1993 yılında mesleğe başlamış bir hekim olarak çalışma hayatımın büyük bir kısmını birinci basamak sağlık kurumlarında geçirdim. Geçmişten günümüze doğru bütün mesleki pratiğimi hem ekonomik koşulları hem ülkemizin içinde bulunduğu durumu sürekli birbiriyle karşılaştırıyoruz elbette. Yıl dönümlerine doğru bu karşılaştırmalar daha da artıyor. 2024 yılı bütün diğer çalışma yıllarımızı arattı desem yeridir. Mesleğe ilk başladığım yıllar saygınlık, ekonomik koşullar, satın alma gücü, sosyal hayata katılmak oldukça iyi bir noktadaydı. 2024 yılı önceki yıllara kıyasla kayıplarımızın arttığı yıl oldu.

Çalışma koşullarımız giderek ağırlaşıyor. Şiddet sıradanlaştı, rutin bir hale geldi. Şiddet yaşamadığımız gün neredeyse yok. Sağlık hizmetlerine erişim gittikçe zorlaşıyor. Muayene sayıları artıyor gözükmesine rağmen nitelikli sağlık hizmetine ulaşmak oldukça zor. Birinci basamak sağlık kurumlarında çalışıyorum, neredeyse yıl bitmeden iki farklı zamanda iki kez iş bırakma eylemleri gerçekleştirdik. Uzun süredir sıkıntılı bir süreç içindeyiz. Çünkü sağlık yöneticileri onca sorun yetmezmiş gibi bir de yeni bir yönetmelik çıkararak işimizi daha da güçleştirip içinden çıkılmaz hale getirirdiler. Bir performans baskısıyla, akla hayale gelmedik hesaplama yöntemleriyle, bilimsel olmayan hesaplama yöntemleriyle yaşamımızı zindan ettiler. Pek çok kriterle maaşlarımızı düşüyorlar.

Birçok sağlık emekçisinin ücretlerinde gerileme yaşandı. Tüm bunların yanında ülke sorunları da var. Ülkemizin demokratikleşmesi ile ilgili hak ve özgürlüklerimizle ilgili sorunlar, baskılar artıyor ama umutsuz değiliz. Çünkü örgütlü mücadelenin önemi her geçen gün daha çok anlaşılıyor. Mücadele artıyor. Sağlık emekçilerinin de mücadelenin içerisine aktif olarak daha çok katıldıklarını görüyoruz. Bu sebeple 2025 yılından umutluyuz. Örgütledikçe kazanacağız. Örgütlendikçe bilimsel, ulaşılabilir nitelikli sağlık hizmetinin ortaya çıkması da kolaylaşacak. Halkın sağlık hizmetine ulaşması kolaylaşacak. Bunları örgütlenerek birleşerek başaracağız.

"ŞİDDET, HAK GASPLARI, EZİYET HALİNE GELEN YÖNETMELİKLER"

SES Şişli Şube Eş Genel Başkanı Fadime Kavak: 2024’e girerken benim çalıştığım hastanede hem doktor hem de sağlık çalışanına dönük şiddet olayı yaşanmıştı, yani yeni yıla sağlıkta şiddetle girmiştik. Ve bu tüm yılda karşılaştığımız en önemli sorunlarımızdan biriydi. Bu soruna dair talep halen öncelikli taleplerimizden biri. Biz sağlık emekçilerini zorlayan bir diğer sorun elbette 6 Şubat depremlerinin yarattığı sorunlar oldu. İkinci yıla yaklaşmamıza rağmen deprem bölgesindeki meslektaşlarımızın yaşam ve çalışma koşullarında iyileştirmeler yapılmadı. Bu bir bütün olarak sağlık emekçilerini derinden yaralayan önemli konulardan biriydi. Bu sorunlara dair ciddi düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Elbette biz geride kalan sağlık çalışanlarının çalıştıkları kamu binalarının da güvenliğinin tespitine dair çalışmalara öncelik verilmesi gerekiyor. Eski binalar böyle iken yeni yapılan ve iktidar döneminde denetimden yoksun inşa edilen bu yeni binaları dahi az biraz yağmurda dahi su basıyor. İstanbul’daki şehir hastanelerinin tamamı bu durumda. Bunların dahi denetlenmesi gerekiyor. Personel eksikliği ile çalışıyoruz. Öte yandan bizim eziyet yönetmeliği dediğimiz yeni bir aile hekimliği sistemi sorunu ile karşı karşıya sağlık emekçileri. Buna dair sağlık emekçilerinin taleplerinin dikkate alınmasını istiyoruz. Birinci basamakta durum buyken geride kalan sağlık emekçilerinin de ciddi sorunları var. Her geçen gün kazanılmış haklarımız törpüleniyor, baskı-mobbing ve türlü sıkıntılarla uzun saatler çalışmak zorunda kalıyoruz. Kısaca sağlık emekçileri mutlu değil! Yurt dışına gidenlerin sayısı giderek artıyor. Özellikle yeni mezunlar ülkeden gitmek istiyor. Sağlık bakanı bir doktor olmasına rağmen sanki hiç bu alanda çalışmamış gibi bu alanı yönetmeye çalışıyor! Tüm bunlar karşısında sağlık emekçisi emekli olmak istese dahi emekli olamıyor, buna da ne ekonomik koşullar ne de yarı yarıya düşen maaşları müsaade ediyor. Bugün sağlık emekçileri çalışırken dahi geçinmekte zorluk yaşıyorlar. Ciddi bir düzenleme olmazsa ocak ayında maaşlarımızda yüzde 12 gibi bir artış olacak ve hayatımızda bir değişiklik olmayacak. Bu gidişe bir dur demeliyiz artık.

2024 ÖZELLİKLE TAŞERON PTT EMEKÇİLERİ İÇİN OLDUKÇA ZORLU BİR YIL OLDU

HABER-SEN Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Yaşar Polat: İş kolumuz haberleşme ve dağıtım üzerine hizmet veriyor. Uzun süredir eksik personelle çalışıyoruz. 2024’te bu anlamda bir iyileşme olmadığı gibi krizler daha da derinleşti. Biz özelleştirmenin olumsuz yanlarını yaşayan bir iş koluyuz; Telekom döneminde yaşanan özelleştirme, PTT’nin özelleştirilmesiyle tamamen ayyuka çıktı desek yanlış olmaz. Çalıştığımız alanda istihdam üç şekilde yapılıyor; devlet memurluğu, kamu işçisi ve taşeron şeklinde. Taşeronlar, asgari ücretle geçimini sağlayan, bir de iş yerinde en ağır yükün yüklendiği kadro. Öte yandan ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar belli, herkes yeni asgari ücret ne olacak tartışmalarına odaklanmış. PTT çalışanları bunu derinden yaşıyor, bu anlamda 2024 tüm PTT çalışanları için oldukça zor geçti denebilir. Devlet memuru statüsünde olan arkadaşlarımızın da ciddi sıkıntıları var. Kanuna aykırı bir şekilde çalıştırılıyoruz. Tebligatlar taşerona yaptırılıyor, biz bunun usulsüz olduğunu sendika olarak defalarca dile getirdik ancak durum değişmedi. Kısaca 2024 hem ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar hem de çalışma şartlarındaki olumsuzluklardan ötürü zorlu bir yıl oldu.

Evrensel'i Takip Et