DEDAŞ’ı aklamada 'yıldırım' bahanesi: Rapor kendi içinde DEDAŞ’ın kusurunu gösterir
15 kişinin hayatını kaybettiği yangına ilişkin ikinci bilirkişi raporunda yangına sebep olarak yıldırım gösterildi. Av. Mehdi Özdemir önleyici tedbirlere dikkat çekerek "DEDAŞ kusurlu" dedi.
Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel
Dilan TEMİZ
Diyarbakır’ın Çınar ve Mardin’in Mazıdağı ilçelerinde 20 Haziran’da çıkan ve 15 kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 80 kişinin yaralandığı yangına ilişkin soruşturmada ikinci bilirkişi raporu çıktı. Çıkan raporda yine DEDAŞ sorumlu bulunmadı ve yangının yıldırım kaynaklı çıkmış olabileceği belirtildi. Diyarbakır Barosundan Av. Mehdi Özdemir rapora itiraz ettiklerini belirterek “Atmosferik olaylar da dahil olmak üzere DEDAŞ önleyici tedbirler almalıydı. Tedbirlerin alınmamasıyla rapor kendi içinde DEDAŞ’ın kusurunun tespit edildiğini bizlere göstermektedir” dedi.
Yangının çıktığı zaman hazırlanan ön bilirkişi raporunda Dicle Elektrik Dağıtım Şirketine (DEDAŞ) ait elektrik hatlarından sızan elektrik olduğu ortaya çıkmıştı. Ön raporun ardından istenen yeni bilirkişi raporu, ilkinin aksine elektrik dağıtım şirketini akladı. Hazırlanan ikinci bilirkişi raporuna Diyarbakır Barosunun itirazı üzerine yeni bilirkişi raporu da çıktı; raporda yangında çıkan 'ışık huzmesi'nin yıldırım aktiviteleri olabileceği belirtildi.
Baronun itirazının ardından yangına ilişkin Çınar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen 7 kişilik bilirkişi heyetinin raporunda yangının çıkış nedenine ilişkin herhangi bir tespit yapılamamasına dair Başsavcılık, yeni bir heyetin hazırlanması için talimat yazısı yazdı. Ankara’da ikamet eden 9 kişilik bilirkişi heyeti görevlendirme yazısında, yangının çıkışına dair raporun dosyaya gönderilmesi istendi.
9 kişiden seçilen yeni bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda, Çınar ilçesi Köksalan köyünden Abdurrahman Çelebioğlu'nun yangının mezarlık civarında bulunan direklerden çıkan kıvılcımlardan kaynaklandığını beyan ettiğine yer verildi.
RAPOR: ELEKTROSTATİK AKIM, KURU OTLARI TUTUŞTURMUŞ OLABİLİR
Raporda, yangının elektrikten kaynaklandığının tespitini yapmanın mümkün olmadığı, elektrikten çıktığına dair somut bir bulguya rastlanmadığı belirtilirken diğer rapordan farklı olarak yangının yıldırım sebebiyle çıktığı açıklandı. Raporda ilgili kısımda şöyle denildi: “'Yangından hemen önce ışık hüzmesi gördüm, mahallenin aşağı kısmındaki elektrik direğinde ışık parladığını' ifadelerde geçen 'ışık huzmesi' kıvılcım gibi elektriksel olaylar, enerji bulunmayan hatlarda meydana gelemeyeceğinden elektrik hattında elektrik kesik olsa bile yıldırım deşarjı veya yıldırımdan daha zayıf bile olsa bir statik elektrik deşarjı enerji dağıtım hattından izolatörlerden direk üzerinden yere akarak bir statik elektrik deşarjı olabileceği, hat ve/veya direk üzerinden toprağa akan bir elektrostatik akım, kuru otları tutuşturmuş olabilir.”
Diyarbakır Barosundan Avukatlar Mehdi Özdemir, Mahsuni Karaman, Halime Aydın, Volkan Yılmaz, Çınar Cumhuriyet Başsavcılığına itirazda bulundu. İtirazda, DEDAŞ'ın bakım ve onarım yükümlülüğü kapsamında direklerdeki iletken kablolara ilişkin olası bu ve benzeri atmosferik olaylar karşısında gerekli önleyici tedbirleri alma yükümlülüğü bulunulduğunu hatırlattı.
"YARGILAMA USULÜ DEDAŞ İÇİN AYRICALIKLI YÜRÜTÜLÜYOR"
Av. Mehdi Özdemir yeni rapora dair şöyle konuştu: “Burada patlamanın atmosferik bir olay yani bir yıldırım çıkma ihtimali ve o yıldırımdan kaynaklı yaşanan bir patlamanın mevcut olduğunu, bu atmosferik olay nedeniyle elektrik akımının olmadığı direklerde bir elektrik deşarjının oluştuğunu, bu elektrik deşarjıyla birlikte direğin altında bulunan kuru otların yandığını ve yangının bundan kaynaklı çıkmış olabileceğini söylüyor.”
On beş kişinin yaşamını yitirdiği yangında DEDAŞ’ın kusuru açık iken kusuru örtbas etmek için türlü yollar denendiğini belirten Özdemir, “Yangında DEDAŞ asli kusurlu konumunda ilk gün köylülerin de ifadelerinde de belirttiği üzere, elektrikten kaynaklı çıkan bir yangın. Yangında sorumluların bugüne kadar tespit edilip faillerin yakalanması, gözaltına alınması, yargılanması ve hatta bu zamana kadar cezalandırılmasını gerektiren bir yargısal sürecin işletilmesi gerekiyordu ve fakat halihazırda olumlu raporlara rağmen henüz daha bir failin bile tespit edilmediği bir süreci yaşıyoruz. Bu da aslında DEDAŞ mevzubahis olduğunda ayrıcalıklı bir yargılama usulünün nasıl uygulandığını gösteriyor” şeklinde konuştu.
"DOĞRUDAN KASTTAKİ SORUMLULUKLAR ÖRTBAS EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR"
Son hazırlanan raporun da doğrudan kastı olan DEDAŞ açısından sorumluluklarının örtbas edilmesinin amaçlandığını belirten Özdemir, “Çünkü soruşturma aşamasında bir bütünen bakıldığında mağdurların beyanları, itfaiye daire başkanlığının raporu ve ilk ön inceleme raporunu kıstas aldığımızda elektrikten kaynaklı çıkan yangında DEDAŞ sorumlu. Son iki rapor kendi içinde asli kusur boyutundaki DEDAŞ'ı aklamayı amaçlamaktadır” dedi.
"ATMOSFERİK OLAYLAR DA DAHİL DEDAŞ ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ALMALIYDI"
Raporun objektif ve bilimsel ölçütlerden de bu anlamda yoksun olduğunu belirten Özdemir, “Elektrik direklerinin bulunma, elektrik direklerinin gerek faal gerekse de kullanım dışı olmasının herhangi bir önemi olmaksızın, DEDAŞ'ın orada gerekli bakım onarım yükümlüğünü yerine getirmesi, bu anlamda çıkabilecek, atmosferik olaylar da dahil olmak üzere çıkabilecek yangın ve benzeri sorunlar karşısında önleyici tedbirleri alması gerekirdi. Elektrik direkleri DEDAŞ'ın sorumluluğunda bu elektrik akımına ilişkin olarak kendi yönetmeliğinde de gerekli bakım onarım sorumluluğu var. Köylüler de direklerin 37 yıllık olduğunu ve herhangi bir bakım onarım yapılmadığını belirtti defalarca. Bu tedbirlerin alınmaması noktasında son alınan rapor kendi içinde DEDAŞ’ın kusurlu olduğunu, kusurunun tespit edildiğini bizlere göstermektedir.”