20 Aralık 2024 10:26

Rojin Kabaiş dosyasında avukatlar ATK'nin raporuna itiraz edecek

Rojin Kabaiş’in ölümüyle ilgili ihmal ve şüphelere dikkati çeken dosya avukatı Mariye Bildirici Borazan, ATK’nin ek raporuna itiraz edeceklerini söyledi.

Rojin Kabaiş dosyasında avukatlar ATK'nin raporuna itiraz edecek

Rojin Kabaiş

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül akşamı arkadaşlarına göl kenarına gideceğini söyleyip kaldığı Seyyid Fehim Arvasi Kız Yurdu’ndan ayrıldıktan sonra kayboldu. Cenazesi ise 18 gün sonra kaybolduğu yerden 20 kilometre uzaklıktaki Molla Kasım Mahallesi sahilinde bulundu. 

Otopsi raporunda ölüm nedeni “suda boğulma” olarak öne sürülürken, baba Nizamettin Kabaiş, kızının intihar etmediğini belirtti. 14 Kasım’da İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) gelen otopsi raporunda, ölüm nedeninin “suda boğulma” olduğu, darp veya cinsel saldırıya ilişkin bir bulgu olmadığı yer alırken, Rojin Kabaiş’in ölüm zamanına ve suda kalma süresine değinilmedi. Van Barosu’nun talebiyle Van Cumhuriyet Başsavcılığı, ATK’den Rojin Kabaiş’in ölüm zamanına ve suda kalma süresine dair ek otopsi raporu istedi.

ADLİ TIP’TAN İSTENEN EK RAPOR 

Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen ve 13 Aralık’ta Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaşan ek raporda, daha önceki raporda yer alan bilgilere değinildi. Raporda, Rojin Kabaiş’ten alınan 5 tırnak örneği ile 79 adet eküvyon örneğinin incelendiği belirtilerek, “Elde edilen bulgular, bulunduğu ortam, bulunuş şekli, olay yeri inceleme bulguları dikkate alındığında; kişinin ölümünün suda boğulma sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği ancak suda boğulma olayının intihar mı, kazara mı veya bir başkası ya da başkalarının etkisiyle mi gerçekleştirildiği hususunda tıbben değerlendirme yapılamadığı, bu hususların adli tahkikatla aydınlatılması gerektiği oy birliği ile mütalaa olunur” denildi. 

Rojin Kabaiş’in ölümüyle ilgili şüpheler hâlâ giderilmezken, soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı da devam ediyor. Dosya avukatı Mariye Bildirici Borozan, ilk günden bugüne kadarki sürece dair değerlendirmelerde bulundu. 

“İLK GÜNDEN İHMAL VARDI”

Rojin Kabaiş’in kaybolduğu haberini ikinci gün aldıklarını belirten Borozan, duydukları ilk saatten itibaren dosyaya dahil olup, konunun takipçisi olduklarını söyledi. “İlk günden birçok ihmal vardı ve bunu sık sık dile getirdik” diyen Borozan, bir kadın kaybolduğunda veya katledildiğinde savcı veya devletin durumu içselleştirmediğini ve etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini söyledi.

avukat Mariye Bildirici Borozan

Fotoğraf: MA

“TESPİT EDİLEN DNA’LARLA İLGİLİ BİLGİ YOK”

Ön otopsi işlemleri sırasında gözlemci bir hekimin olduğunu dile getiren Borazan, bu gözlemci hekimin otopsi esnasında şüphelendiği birçok nokta olduğuna dikkati çekti. İlk ATK raporunun büyük bir eksiklikle hazırlandığının altını çizen Borazan, şunları belirtti: “Bunun sebeplerinden biri derinlemesine incelenmemesi. 18 gün boyunca Rojin kayıptı ve sonrasında maalesef cansız bedeni bulundu. Acaba Rojin 18 gün boyunca ölü olarak mı orada bekledi? Yoksa sonradan mı gerçekleşen bir ölümdü? Bunlar bizim için oldukça önemli ve dosyayı da ciddi manada ilerletecek bir soruydu. Bununla ilgili ilk ATK raporunda hiçbir cevap verilmemişti. Rojin’in vücudunda ve alt bacakta meydana gelen morluklar vardı. Alt bacakla ilgili bir bilgi paylaşılmaz iken üst bacak ve vücuttaki renk değişiklikleriyle ilgili bilgiler yer aldı. Yine boyun kısmında bir anormallik olduğunu tespit ettik ve bunu hukuken değil ATK uzmanlarıyla tespit ettik. Boynunda otopsi esnasında net olarak fark edilen ve üzerine konuşulan bir anormallik vardı. Onunla ilgili de hiçbir bilgi yer almamıştı. Yine Rojin’in vücudunda DNA’lar bulunmuştu. Bu DNA’ların vücudunun hangi bölgesinde tespit edildiği ve kime ait olduğu bilgisi çok önemliydi. Cinsel saldırıya uğramış olma ihtimalini bize gösterecek bir bölgede mi ya da sadece bir saç teli, kol ve bacak üzerinde mi bulundu. Bunun ilgili bir bilgi yoktu. Oysa bunların tamamıyla ilgili onlarca itiraz sunduk dosyaya.”

“ATK’NİN EK RAPORUNA İTİRAZ EDECEĞİZ”

Ölümün nasıl, nerede, kim tarafından, kazara mı yoksa intihar mı olduğuyla ilgili yeterli donelerin kendilerine verilmediğini söyleyen Borazan, “Suda boğulma olduğu söylenildi, cinsel saldırı, zehirlenme gibi bir bulgunun olmadığını söylendi ve ikinci raporda da verildi. Biz en ince ayrıntıya kadar her şeyi talep ediyoruz. Örneğin Rojin’in kaybolduğu yerde bulunan su şişesindeki DNA’ların da alınmasını istedik. Rojin’in midesinde yemek artığı olabileceği değerlendirilen akışkan sıvının muhteviyatı ile ilgili bir açıklama istedik fakat bunların tamamıyla ilgili bize bir açıklama gelmedi. İkinci ATK raporu ile ‘verebileceğimiz bilgileri veriyoruz, konuyu kapatın’ denildi. Bazı işlemlerin daha ayrıntılı ele alması gerekirken kaybolduğu gün olan ayın 27’si ile bulunduğu günün 15’i arasındaki süreç boyunca ölü olduğu ve suda olduğu bilgisi ek olarak yer almış oldu. Onun dışında bizi tatmin edecek, dosyayı çözüme kavuşturacak bir bilgi yer almadı. Bu ATK raporundan da razı değiliz, itirazlarımızı yeniden sunacağız” diye belirtti. 

ATK RAPORLARDINDAN MEDYADAN HABERDAR OLUNDU

ATK raporlarının kendileriyle paylaşılmadan yandaş medya tarafından servis edildiğine işaret edilen Borazan, raporu almak için günlerce savcının kapısında beklediklerini ve savcının kendilerini sürekli sudan sebeplerle ertelediğini söyledi. Dosyadaki kısıtlılığın dosyaya taraf olanlara karşı olduğunu belirten Borazan, “Bir anda yandaş hesaplar tarafından ATK raporunun açıklandığı haberini gördük. İlk ATK raporu için üç gün boyunca savcının kapısında neredeyse hiç ayrılmamıştık ve bize bilgi verilmemişti. Biz savcıdan dönüş beklerken, ATK raporu savcıya ulaşmış ama bundan haberimiz olamazken gece yarısı yandaş sosyal medya hesapları ATK raporunu içeren haberleri servis etti. Bu raporun yayımlanması tabii ki savcılığın sorumluluğunda” ifadelerini kullandı.

SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ

Ülkede yaşanan kadın cinayetleri ve şüpheli ölümlere değinen Borazan, bu ölümlerin politik bir mesele olduğunu vurguladı. Borazan, şöyle devam etti: “Kadın cinayetlerinin ve kadına dönük şiddetin önlenmesi için yeterince adım atılmıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, 6284 sayılı Kanun’un uygulanmaması, şiddet dosyalarında caydırıcı cezaların verilmemesi büyük sorunlar. Rojin dosyasındaki ihmaller de bunlardan bağımsız değil. Takipsizlikle kapatılan dosyalarla çözüm bulunmaz, biz bu dosyaları açığa çıkarmaya devam edeceğiz. Gerekirse yıllarca hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz. Eğer dosya ‘intihar’ denilerek kapatılırsa, bunun net bir şekilde açıklığa kavuşturulmasını sağlayana kadar süreci takip edeceğiz. Elimizden geleni, bilimsel veriler ve hukuki kurallar çerçevesinde yapacağız. AYM, AİHM ve diğer tüm süreçleri işletmeyi düşünüyoruz. Rojin’in ölümüne dair net bir açıklama yapılmadan dosya kapatılırsa sonuna kadar ‘Rojin’e ne oldu?​’ diye sormaya devam edeceğiz. Kadınlar öldürülüyor ve kimse bunun için bir şey yapmıyor. Bizim sorumluluğumuz, bu dosyaların takipçisi olmak. Rojin’e karşı sorumluluğumuzu yerine getirebilmek için sonuna kadar mücadele edeceğiz.” 

Mariye Bildirici Borazan, ayrıca, Diyarbakır Barosu ile görüşmeler yapacaklarını ve savcılıkla da bir araya geleceklerini aktardı. (Van/MA)

Evrensel'i Takip Et