Kentin girişine şu talepleri yazsanız olur: Ekmek ve özgürlük
"İl bazında gayrisafi yurt içi hasıla verilerine göre kişi başına düşen 108.021 TL gelirle son sırada yer alan Van’da, tekstil, çağrı merkezi, turizm… çalışanlar için asgari ücret genel bir standart."
Fotoğraf:Fatih Polat
Fatih POLAT
31 Mart seçimlerinin ardından ilk kayyım girişiminin gündeme geldiği ve halkın kent geneline yayılan protestoları sonrası Yüksek Seçim Kurulunun mazbatasını Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanı seçilen Abdullah Zeydan’a geri verme kararı aldığı Van’da dört gün geçirdik. Bu notlar, kent merkezindeki gözlem ve görüşmelerimize ek olarak açık kaynaklardan derlediğimiz verilerden oluşuyor.
Kentin 2024 nüfusu tahmini verilere göre 1 milyon 131 bin 371 olarak hesaplanırken, bu nüfus, 574 bin 993 erkek (Yüzde 50.99) ve 552 bin 619 kadından (Yüzde 49.01) oluşuyor.
YOKSULLUKTA ZİRVENİN KENTİ
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin açıkladığı il bazında gayrisafi yurt içi hasıla verilerine göre Van, kişi başına düşen 108 bin 21 TL gelirle yine son sırada yer aldı. Sınır ticareti, tarım, hayvancılık ve turizm potansiyelinin yanı sıra, tekstil ve çağrı merkezleri, kentteki istihdam alanında öne çıkıyor.
Görüştüğümüz BİRTEK-SEN (Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Van genelinde tekstil sektöründe çalışan işçi sayısının 6 bin civarında olduğunu, standart ücretin de asgari ücret düzeyinde olduğunu ifade etti. Türkmen, daha önceleri asgari ücretin altında verenlerin olduğunu, ancak yabancı firmalara iş yapılan sektörde zaman içinde asgari ücret dolayında bir standart oluştuğunu söyledi.
Türkmen, kentte, işinin ehli 200-300 kadar da nakış işçisi bulunduğunu, onların ücretlerinin ise 20-22 bin TL bandında değiştiğini dile getirdi.
Geçtiğimiz günlerde, organize sanayi bölgesinde yapımı devam eden tekstil fabrikalarını inceleyen Van Valisi Ozan Balcı, şu anda faaliyette olan 6 fabrikada 2 bin kişi çalışırken, yapımı süren 4 fabrikanın tamamlanmasıyla 2 bin kişilik ek istihdam sağlanacağını ifade etti. Balcı, Van'ın tekstil sektöründe cazibe merkezi haline gelmesini hedeflediklerini ve kısa sürede tamamlanacak yatırımlarla toplam 50 bin kişiye istihdam sağlama planlarının olduğunu söyledi.
Tekstile ek olarak çağrı merkezlerinde de binlerce kişi asgari ücret ile çalışıyor.
İRAN, VAN EKONOMİSİNİN BİR PARÇASI
Türkiye ile 454 km sınırı bulunan İran, Van ekonomisinin canlı bir parçası durumunda. İran’dan gelmiş olan çeşitli markalardaki sigaraları kentte pek çok köşe başında bulabilmek mümkün. Fiyatları 35 TL’den başladığı için önemli bir pazar oluşturuyor. Kentte belli bir nüfus geçimini sigara satışından sağlıyor. Bu arada tekel bandrollü sigaraların fiyatlarındaki artış, kaçak sigara piyasasına da doğrudan yansıyormuş.
Öte yandan, kentte girişinde ‘Rus Pazarı’ tabelası bulunan pasajda, sınır ticaretinin parçası olan ve birçoğu İran’dan gelmiş ürünler dikkati çekiyor. Çay, şeker ve türlü ev eşyalarının yanı sıra, İran ve Irak’tan getirilmiş olan farklı ülkelerde üretilmiş elektronik eşyalar da dikkat çekiyor.
Eğlence sektöründe de İran’ın kent ekonomisinin bir parçası haline geldiği dikkat çekiyor. İranlıların işlettiği ve İran’dan gelenlerin vakit geçirip eğlendikleri ayrı barlar var.
Bu ekonomik tabloya kentte yükselen beton binalardan da anlaşacağı gibi inşaat sektörünü ekleyebiliriz. Bir akşam, yol sorarken tesadüfen denk geldiğim yirmili yaşlardaki iki genç, gazeteci olduğumu ve kente dair gözlemlerimi yazmak istediğimi belirtince, “Valla ağabey, durumlar hiç iyi değil. İnşaat işçisiyiz ve 60 gündür maaşımızı alamıyoruz. İşveren hep bir şeyler uyduruyor” dedi.
Eğer iyi kazanan küçük tatlı azınlıktaysanız Van size tarihi ve doğası yanında eğlence sektörüyle de tatlı bir hayat sunabilir. Ama bu, kentin çok büyük çoğunluğunun yoksulluk kıskacında kıvrandığı ve yukarıda aktardığımız verilerden de görüldüğü gibi, bu açıdan Türkiye’nin en dibinde olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
“KAYYIM BİZE HAKARETTİR”
Ekonominin öncelikle gündem olduğu kentte, kayyım protestolarından da anlaşılacağı gibi, iradelerinin tanınması ve demokratik talepler de diğer önemli başlık. Yani ekmek ve özgürlük taleplerini kentin girişindeki tabelanın altına büyük harflerle yazabiliriz.
Van’da konuştuğum Avukat Orhan Özdemir (31), yeni bir kayyım girişimi karşısında benzer bir tepkinin gösterebileceğini düşündüğünü belirterek, “Bu kenti, seçimle, politik olarak biz kazandık ve yönetme hakkı bizdedir” diyor.
Sayıştay denetçilerinin, kayyım sürecinde belediyenin içinin boşaltıldığını ortaya koyduğunu belirten Özdemir, Bahçeli’nin açıklamalarıyla ilgili olarak da “Sürecin, önceki çözüm süreciyle birlikte ele alınması gerektiğini düşünüyorum. İnsan kavga ettikleriyle barışır. Tarihsel süreç, Kürtleri AKP-MHP bloku ile karşı karşıya getirdiği için, MHP’nin de içinde olması bu anlamda önemlidir” diyor. Özdemir, Kürtlerin politik bir halk olduğunu belirterek, yeni bir sürecin şeffaf ve sonuca ulaşma odaklı olması gerektiğini dile getiriyor.
Avukat Robin Eren (32) ise Abdullah Zeydan’ın özelinde eğer başkan olmasına engel bir durum varsa, bunun adaylık sürecinde gündeme getirilmesi gerektiğini hatırlatarak, “Halkın iradesine saygı duyulması gerekir. Yeni bir kayyım girişimi karşısında halkın devlete olan küskünlüğü artacaktır” diyor.
Kentte 1942’den beri faaliyet gösteren ve insanların karlı günlerde sobanın etrafında çaylarını yudumladığı Kardeşler Çay Evi’ne uğruyoruz. Burada konuştuğum kişilerin tamamı, güvenlik endişesiyle isimlerini vermeden konuşuyorlar. İlk konuştuğum kişi 60 yaşındaki bir KHK’liydi. İki evlilik yaptığını ve dokuz çocuğu olduğunu belirten, işsizlikten yakınan KHK’li yurttaş, “Kayyıma halk izin vermedi. Doğu ve güneydoğuda yaşayanlara büyük hakaretler yapılıyor. Eğer bir kişi YSK tarafından onaylanmışsa, seçildikten sonra kayyım atamak halka hakarettir. Yeni bir süreç adına söylenenleri de samimi bulmuyorum” diyor.
Kendisiyle birlikte 54 kişinin belediyeden 2017’de ihraç edildiklerini hatırlatarak, ihraç edildiğinde altı buçuk aylık bir çocuğu olduğunu ve annesinin onu emzirmesi için yiyecek ekmek bile bulmakta zorlandıklarını söylüyor.
Aynı kahvede konuştuğum ve esnaf olduğunu belirten 72 yaşındaki bir yurttaş da “Halkın iradesiyle başa gelen bir insana kayyım haksızlıktır, kabul edilemez. Eğer suçu varsa YSK başta söylesin. Önce izin verip seçilince niye kayyım atıyorsun?” diyerek tepkisini dile getiriyor.
Aynı masada oturan ve emekli öğretmen olduğunu belirten 70 yaşındaki bir Vanlı da “Halkın iradesine saygılı olunsun” diyerek araya giriyor. Van’ın, Bahçesaray Belediyesine kayyım atanmış olması ise konuştuklarımızın ortak tepki gösterdiği bir konu.
Kahvede konuştuklarımızın Suriye’deki süreci de yakından takip ettikleri anlaşılıyor. “Orası başka bir ülkedir. Türkiye niye oradaki Kürtlere müdahale ediyor?” cümlesini birçoğu dile getiriyor.
66 yaşında olduğunu belirten bir emekli işçi de kentte yeniden kayyımın gündeme gelebileceğine dair bir tedirginlik olduğunu dile getirerek, son iki aydır Bahçeli ve Erdoğan tarafından dile getirilen bazı açıklamaları hatırlatarak, “Devletin Suriye’de gelinen noktayı önceden gördüğünü anlıyoruz” diyor. Türkiye’de demokratik bir cumhuriyet çatısı altında eşit yurttaşlar olarak yaşamak istediklerini söylüyor.
BELEDİYENİN AŞEVİ HER GÜN 5 BİN KİŞİYE YEMEK VERİYOR
Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanları ile röportajımız Evrensel’de yayımlanmıştı. Eş başkanların danışmanlık görevini yürüten, meslektaşım ve dostum Serdar Altan kentteki derin yoksulluğun belediye hizmetlerine yansıyan boyutlarını anlatırken, belediyenin aşevinin her gün 5 bin kişiye yemek çıkardığını, sayının bazen bunun üzerine de çıktığını söyledi. Ayrıca, kentte beş ayrı noktada çorba dağıtımı yapıldığını, şu an kentte sayısı 1 olan halk lokantasında da günde 800 kişinin yemek yediğini dile getirdi.
Konuştuğum Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencileri, kentteki öğrenciler için yurt kapasitesinin yeterli olduğunu, durumu iyi olan az sayıda öğrencinin eve çıkmayı tercih ettiğini anlattı.
Ev kiralarının, çarşı dışında kalan ve merkeze görece uzak yerlerde oda sayısı ve evin durumuna göre 7-8 bin TL civarında değiştiği ifade edilirken, çarşıda 12 bin TL’nin altında kirayla ev bulmanın zor olduğu belirtildi. Kentteki İranlı nüfusun talebinin de kiraları görece etkilediği ifade edilirken, İranlılara günübirlik ev kiralama da kentin ekonomisinde belirli bir yer tutuyormuş.
Kentte, girişinde bir Van kedisi heykeli bulunan ve ilerledikçe başka küçük heykellere de denk geldiğiniz sokağın ismi Sanat Sokağı. Ama bu heykeller dışında sanata dair pek bir şey, dikkat çekmiyor.
“HALİMİZ HAL DEĞİL”
Deprem döneminde, depremde yıkılan ilçe ve köyleri dolaşmıştık. Bu gelişimizde kentin merkeziyle sınırlı görüşme ve gözlemlerde bulunduğumuzu da ifade edelim.
Kentin merkezinde, Van’ın sembollerinden Van kedisi ve Akdamar’ın resmiyle birlikte Van Kent Meydanı yazılı büyük bir duvar var. Hemen önünde polis bariyerleri dikkati çekiyor. Mazbata gasbı girişimi sırasında en büyük protestolardan biri bu bölgede olmuş. Ayrıca kentte son dönemlerde çeşitli taleplerle yapılan yürüyüşler de bu noktada sonlandırılıyormuş.
Duvardaki Van kedisinin yüzünde sanki mahzun bir ifade var; ‘Halimiz hal değil’ der gibi bakıyor. O bakışlar, kentin şu anki ruh halinin özeti sayılabilir.