23 Aralık 2024 05:50

Suriye'deki gelişmeleri işçiler tartışıyor: Dönmek için güven ve para lazım, ikisi de yok

Yerli ve mülteci işçilerle Suriye’deki son gelişmeleri, geri dönüşleri, Türkiye’nin Suriye politikasını, geçim ve yaşam savaşını konuştuk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

Esenyurt’ta bir Suriyeli ve birkaç Türkiyeli işçiyle bir masanın etrafında buluşup, Suriye’deki son gelişmeleri, geri dönüşleri, Türkiye’nin Suriye politikasını, geçim ve yaşam savaşını konuştuk. 

Suriyeli Meryem, bir fabrikada yemekhane işçisi olarak çalışıyor. Suriye’de Esad rejimi düştükten sonra çok geri dönüş olduğunu söylüyor. “Ancak” diyor. “Gidenler şimdiden pişman oldu. Zaten az çok kenarda birikmişi olanlar gidebildi. Parası olmayanlar gidemedi. Orada ev yok, iş yok. Paran olmasa idare edemezsin. Şimdi hazır para dayanmayacak, birkaç ay sonra orada yaşayamayınca yeniden geri dönmek isteyecekler” diyor. 

"GERÇEKTEN GÜVENLİ OLDUĞUNA İNANMADAN GİTMEM"

Para biriktirip Suriye’ye gitmek isteyenlerin de olduğunu söyleyen Meryem, “Ben gitmek istemedim, benim çocuğum geçen yıl kimliğini kaybettiği için geri gitmek zorunda kaldı. Şimdi orada sigara satarak geçinmeye çalışıyor, bir de ben para gönderiyorum. Ben de gitsem, hepten aç kalırlar. Ama keşke imkanım olsa da çocuğumu geri getirebilsem. Esad gitti de ne oldu? Bir köpek gitti bir köpek geldi. İsrail girdi, orada savaş bitmiyor, gerçekten güvenli olduğuna inanmadan gitmem. Şu anda hâlâ bir güven ortamı yok. Savaş bitmedi, iktidara kafa kesenler geldi. Bu güvenli değil” diye anlatıyor. 

"İŞ SURİYELİYLE BİTMİYOR"

Masadaki bir diğer İşçi Abdurrahim, uzun süre kiraların yüksekliğinden dem vuruyor önce, sonra “Suriyeliler gitse iyi olur bence, kiralar düşer” diyor. Meryem’in kaşları kalkıyor, “Sen git Suriye’de yaşa ben senin buradan kiranı çalışır öderim” diye çıkışıyor. Abdurrahim gülüyor, “Öyle olmaz” diyor. Meryem, “Suriyeli gidiyor, Mısırlı geliyor, Suriyeliyle sorun çözülmüyor ki. Mısırlılar da iş bulamıyor, orada öğretmen olan bir işçi arkadaşımız burada fabrikada çalışıyor. Orada 200 dolar alıyor burada 800 dolar. ‘Orada çalışırsam aç kalırım, 3 tane çocuğum var, burada çalışıp onlara bakıyorum’ diyor. İş Suriyeliyle bitmiyor ki” diyor. 

"SURİYE’DEKİ PAYLAŞIM BİTMEZ"

Bu sırada, çalıştığı limanda yakın zamanda iş kazası geçirmiş Mehmet geliyor yanımıza. O Suriyelilerin gitmesi gerektiğini düşünmüyor. “Onlar bizim kardeşlerimiz, gitmesinler ortalık karışmasın yine geri gelecekler zaten” diyor, kendinden emin bir şekilde. Sonra şöyle devam ediyor: “Yarın yine karışacak. İsrail girdi. Herkes bir parçanın peşinde Suriye’de. Biri petrolün, biri halkın, biri toprağın peşinde. Oradaki paylaşım bitmez, olan da halka olur.” 

"ERDOĞAN’I SAVUNUYORLAR"

Abdurrahim, “Gitsinler” dedikçe, Meryem, “O Suriyelileri sevmiyor, nereye gideceğiz” diye çıkışıyor. Abdurrahim’den bir klasik söz geliyor sonra: “Ya benim de Suriyeli arkadaşlarım var. Onlara da söylüyorum. Hep Erdoğan’ı savunuyorlar bana” diyor. Mehmet, “Ne sanki bizim içimizde de var öylesi” diye karşılık veriyor. Abdurrahim bu defa da, “Tamam o zaman doğru olanlar kalsın, yanlış olanlar gitsin” diyor. Meryem, “Şimdi bir taraftan namaz kılıyor görüntülerini paylaşıyorlar ama diğer taraftan da kafa kesiyorlar. Ben gitmem” diye tekrar ediyor. Meryem Türkiye’de yaşamanın daha güvenli olduğunu söyleyerek, “Suriye karışık şu anda, hiçbir şey belli olmuyor. Rusya var, İsrail var ABD var, Türkiye var. Burada en azından hapse atılmıyoruz, öldürülmüyoruz” diyor. “Sahi mi” diye soruyor, masadaki diğer İşçi Mehmet biraz sitemli, “Burada da öyle çok şey oluyor ki…” diye yanıt veriyor. Parmağını gösteriyor, yakın zamanda yaşadığı iş kazası nedeniyle parmağının ucunu kaybetmiş, eli hâlâ sarılı. Geçinebilmek için sürekli fazla mesai yapıyor. “Daha dün işçilerin grevini yasakladılar. Bu ülkede yakın zamanda bir kadının cesedi 7 gün sokak ortasında bekletildi. Yaklaşan aile fertlerini de vurdular. Seçtiğin belediyeye kayyım atıyorlar. Sen Esad’a insan değil diyorsun ama burada da insanlıktan bahsedemeyiz. Türkiye sizi insanlığından tutmuyor ki, Avrupa parayı kesse bir gece de sizi gönderir” diyor.

"ERDOĞAN’IN SURİYE’DE PLANLARI VAR"

Meryem, “Suriye’deki gibi hapse atmıyorlar burada” derken Mehmet lafını keserek şunları söylüyor: “Var o da var. Kayyıma tepki gösterdi diye sendikacıyı içeriye attılar, seçilmişleri içeri attılar. Kürt bir kadını saçlarından tutup arabanın arkasında sürüklediler. Hapishanelerde yaşlı, hasta, sırf düşünce suçundan binlerce insan var. Erdoğan yarın orada o kafa kesenlerle iş birliği yapmayacak mı? TOKİ binaları dikiyor, altyapı kuruluyor, Erdoğan’ın da Suriye’de planları var.” 

Meryem, “Evet bizim patron da, ‘Suriye’ye gideceğim orada fabrika açacağım’ dedi.” derken, işçilerden biri, “Çünkü siz Türkiye’deki patronlar için orada ucuz işçi olacaksınız, devlet oraya fabrika açmak için patronlara da yardım edecek. Bir taraftan kalmanızı ister, çünkü buradaki sanayiciler için sizin gitmeniz işe yaramaz. Ucuza sigortasız çalıştırıyor.” diye tamamlıyor. 

“Suriye’de Aleviler, Araplar, Êzidîler, Kürtler hep bir araya gelse, halk bir araya gelip seçim yapsa, demokratik bir yönetim için bir araya gelse tamam, ama şimdi tepeden geliyor oradaki yönetim” diyor bir başka işçi de iç çeke çeke. 

"BİR KÖTÜ GİDİYOR BİR KÖTÜ GELİYOR"

Meryem sıralıyor bu defa: “Burada kötü koşullarda çalıştırıyoruz tamam, Avrupa’dan yardım geliyor ama bize gelen bir şey yok, ona da tamam ama orada boğazımızı kesiyorlardı burada en azından o yok.” Bu sefer de her gün yaşanan iş cinayetlerinden örnekler veriyor işçiler, “Her gün! Devlet denetliyor, Erdoğan işçi nasıl ne halde çalışıyor biliyor. Ona rağmen azalmıyor iş cinayeti. Her gün en ağır şekilde, toplu ölüyoruz. Burada nasıl güvendeyiz?​” diye soruyorlar. “Sırf Erdoğan’ı desteklemiyor diye insanlar hapiste” diyor Abdurrahim de, “Sen sanıyorsun ki burada demokrasi var, ama yok” diyor. 

“Tamam” diyor Meryem. Erdoğan da gelmesin o zaman. Hep bir kötü gidiyor bir başka kötü geliyor” diye hayıflanıyor… “Şu anda Suriye’de Esad gitti, tamam güle güle, ama hiçbir şey anlamadık İsrail geldi. Birileri hep bizim yerimize karar veriyor. Şimdi başa gelenlere de güvenmiyorum, milleti öldürmüşler nasıl güveneceğim? Bir tarafta o bir tarafta şu, Suriyeli kalmadı ortada. Aile kalmadı ortada, herkes bir tarafta…” 

"İSRAİL İLE TİCARET HİÇ BİTMEDİ"

Konu İsrail’e sık gelince Mehmet, Türkiye’nin İsrail’e karşı yaptırımlarının yalandan ibaret olduğunu söyleyerek, “Ticareti sıfırladık dediler değil mi? Yalan söylüyorlar. Ben limanda çalışıyorum, normalde daha önce İsrail’e giden malın üstüne bu sefer ‘İsrail’ değil, ‘Zim’ yazıyorlar. Malı getiriyorlar boşaltma alanına, bu etiketi vurup gemiye koyup gönderiyorlar. İsrail diye gözükmüyor giden mal. İsimsiz gidiyor. Her gün her şey gidiyor. Sadece formaliteden şeyler söylüyor hükümet, arka kapıdan başka bir şey yapıyor. Çok şeyler gitti; elbiseler, montlar, yünlü asker çorapları, kasklar, silah kabzaları…” diyor.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kastamonu'da devrilen minibüsteki 1 kişi öldü, 23 kişi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa