IŞİD tehlikesi artıyor mu?
HTŞ’nin Suriye yönetimini almasının ardından IŞİD tehlikesi gündemde. Türkiye’de bazı militanlar serbest bırakılırken, Suriye’deki bazı firari IŞİD'lilerin HTŞ’ye katılabileceği kaygıları büyütüyor.
ARŞİV | Fotoğraf: Jakob Reimann/Flickr (CC BY 2.0)
Birkan BULUT
Ankara
El Kaide kökenli Heyet Tahrir el Şam’ın Esad’dan sonra iktidarı ele geçirmesinin ardından, IŞİD tehdidi yeniden gündemde. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin IŞİD'in Suriye’nin doğusunda yeni silahlar elde ettiğini açıklarken, bölgedeki belirsizlikten faydalanan örgütün hareketlendiği çeşitli yönleriyle basına yansıyor. Öte yandan Türkiye’deki IŞİD’lilerin serbest kalmasına yönelik haberler de kaygıları artırıyor. Geçtiğimiz hafta 45 kişinin hayatını kaybettiği Atatürk Havalimanı Katliamı davasında yargılanan IŞİD’lilerin ardından, Gazeteci Hale Gönültaş IŞİD’e finansörlük yaptığı iddiasıyla yargılananların tahliye edildiğini duyurdu. IŞİD’lilerin turizm ve kuyumculuk sektöründe paravan şirketler aracılığıyla 2017’den 2023’e kadar 1 milyar liralık işlem yaptıkları ifade ediliyor. Erdoğan yönetiminin ABD’ye “IŞİD ile YPG’den daha iyi mücadele ederiz” açıklamaları ise Türkiye’deki IŞİD saldırılarının öncesindeki tedbirler ve sonrasındaki yargılamalara bakıldığında kimseye güven vermiyor.
Başta 10 Ekim Ankara Katliamı olmak üzere IŞİD davalarını takip eden Avukat Erkan Ünüvar’a göre geçmiş yıllarda Türkiye’de yakalanan ve tutuklanan IŞİD’lilerin haberleri basına yansısa da sonrasında ne olduğu genelde bilinmiyor. Bazen Suriye’de rehine pazarlıklarının da gündeme geldiğini belirten Ünüvar, “Dışişleri Bakanı Hakan Fidan HTŞ’nin IŞİD konusunda kendileriyle istihbarat paylaşımı yapıldığını söylemişti. Ancak yargılamalardaki tutuma bakıldığında, en önemli isimlerin nasıl gizlendiğini görüyoruz. 10 Ekim saldırısı talimatını veren Ebu Zeyneb’in tespiti konusunda bir şey yapılmıyor. Türkiye’deki bombalı saldırılarda yer alan Muhammed Cengiz Dayan ve Savaş Yıldız hakkında gizlilik kararı sürüyor. Hücre evlerine girdikleri görülen, önemli görevler aldığı anlaşılan IŞİD’liler araştırılmıyor, hâlâ x ve y denilerek kayıtlarda yer alıyor” dedi.
Bazı IŞİD yargılamalarındaki delillerde, Türkiye’den el Nusra’ya gidenlerin o dönem daha güçlü olduğu gerekçesiyle IŞİD’e katıldıklarını öğrendiklerini anlatan Ünüvar, “Şimdi HTŞ ve Colani hakkında uluslararası PR çalışması yapılsa da aynı profilde oldukları, örgütler arasındaki geçişlerin hiç de zor olmadığını biliyoruz” dedi.
TÜRKİYE’DE KATLİAM YAPANLAR NEREDE?
IŞİD’in Türkiye’de bombalı saldırılar düzenlediği dönemde kritik görevlerde yer alan bazı isimlerin Suriye’de olduğu, istihbarat kurumları tarafından teyit edilmişti. IŞİD’in Sınır Emiri İlhami Balı’nın Suriye'de SDG’nin kontrolündeki bir kampta olduğu, daha sonra ise 2022’de İdlib'de olduğu bildirilmişti. Mersin ve Adana’daki bombalı saldırıların faili Savaş Yıldız hakkında da benzeri istihbarat raporları ortaya çıktı. 10 Ekim Katliamı’ndan yargılanan Deniz Büyükçelebi’nin 2022 yılında Şam’da rejim hapishanesinde tutuklu olduğu belirtilirken, IŞİD’in Türkiye emiri olarak yakalanan Kasım Güler firari olduğu dönem Gürcistan’ın Türkiye’ye iade etmesine rağmen ortadan kaybolan Nusret Yılmaz’ı da Suriye’de gördüğünü söylemişti.
"IŞİD’DEN HTŞ’YE KATILIMLAR OLABİLİR"
Avukat Ünüvar’a bu IŞİD’lilerin neler yapabileceğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor: “Şu anda Suriye’deki otorite boşluğu sebebiyle, Deniz Büyükçelebi hapisten çıkarak HTŞ’de tecrübeli bir militan olarak görev alabilir. İlhami Balı İdlib’den HTŞ’ye katılıp, resmi sınır emiri bile olabilir. Savaş Yıldız vs. kamplarda tutuklu olanlar firar etmiş olabilirler. Mustafa Dokumacı ve Ömer Deniz Dündar da yeni dönemdeki oluşan belirsizlikten yararlanarak IŞİD faaliyetlerini artırabilirler, daha güçlü pozisyonlara gelebilirler... Bunların hepsi HTŞ’ye dahil olup, yeni süreçte orada faaliyetlerine daha rahat devam edebilecekleri gibi HTŞ’ye katılmayıp, IŞİD içerisinde faaliyetlerine aynı şekilde devam edebilirler” dedi.
IŞİD’lilerin yakalamak için gerekli çabaların gösterilmemesi yüzünden, şimdi hiçbir şey olmamışcasına Suriye’de yeni katliamlar için faaliyetlere devam edilebileceğini ifade eden Ünüvar, “Türkiye’de ve dünyada sanki önümüzdeki süreçte Suriye’de demokrasi olacak, HTŞ ılımlı bir çizgi izleyecek vs. gibi bir hava yaratılırken, aslında her biri birer suç makinesi ve tecrübeli katillerden oluşan firari IŞİD’lilere alan açılmasının ne anlama geleceğini hep birlikte göreceğiz” dedi.
IŞİD’DEN HTŞ’YE: COLANİ
El Nusra ilk olarak 2012 yılında Suriye’de Irak el Kaide’si olarak bilinen Irak İslam Devleti’ne bağlı olarak kurulmuştu. IŞİD’in Lideri Ebubekir el Bağdadi tarafından cihatçıları örgütlemesi için Suriye’ye gönderilen Ebu Muhammed el Colani ile Bağdadi arasında daha sonra anlaşmazlık başladı. Bağdadi küresel cihadı ve ele geçirilen her yerin devletleştirilmesini savunurken, Colani Suriye’de rejimin devrilmesiyle iktidara gelme stratejisini savunuyordu. 2013’te Colani’nin, El Zevahiri’ye doğrudan bağlılık yemini ederek IŞİD’den ayrıldığını duyurmasıyla el Kaide’nin Suriye kolu oldu.
Ancak üç yıl sonra “Suriye ile sınırlı bir devrim” projesi üzerinden “Şam'ın Fethi Cephesi” olarak örgütün adını değiştirdi. El Kaide’nin onayıyla gerçekleşen bu “ayrılık”, Suriye’deki diğer örgütlerle ortak bir cephe kurma taktiğine hizmet eden pragmatist bir tutumdu. 2017 yılında Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) kuruldu. IŞİD ve diğer cihatçı bazı örgütler, darulharp (Müslüman olmayan bir devletin hâkimiyeti altındaki topraklar) olarak gördükleri Türkiye ile HTŞ’nin iş birliği yapmasına tepki gösterdiler.
IŞİD’in YPG tarafından geriletildiği süreçte, Rusya ve İran’ın da desteğiyle Esad geçtiğimiz haftalara kadar iktidarını sürdürdü. Yıllarca Türkiye’nin İdlib’de kontrol altında tutmakla görevlendirildiği HTŞ, emperyalistlerin yol vermesiyle devrilen Esad yönetiminin yerini aldı.