25 Aralık 2024 05:24

2024’te kadına yönelik şiddet ve kadın mücadelesi kendini nasıl ortaya koydu?

Her türlü baskıya ve söze karşı mücadelemizi son ana kadar bırakmayacağız ve her birimiz özgür ve güvende olana kadar öfkemizi söndürmeyerek örgütlü mücadelemize devam edeceğiz!

2024’te kadına yönelik şiddet ve kadın mücadelesi kendini nasıl ortaya koydu?

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Şirin

Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu üyesi

2024 yılını arkamızda bırakırken seneye dönüp baktığımızda her yıl olduğu gibi yine ve yeniden artan kadına şiddet oranları ve her geçen gün öldürülen kadınların sayısı yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Kadınlara yapılan sistematik baskı ve şiddet sadece aileden ve çevreden gelmiyor, tek adam rejiminin belirlediği politikalarla iş birliği içerisinde iş, eğitim hayatlarında ve sosyal ortamlarında kendisini keskin bir şekilde belli ediyor. Hükümetin seçim zamanı yaydığı “kadın ve erkeğin evlilik bağıyla kurulan aileyi anayasalarla koruyacağız” “18-29 yaş arasındaki gençlere evlilik kredisi” “Başta çocuklar olmak üzere ailelerimizi tehdit eden her türlü zararlı eğilimlerden koruyacak tedbirleri alacağız” gibi vaatlerini de düşünecek olursak kadının adının bile olmadığı, sadece aile kurumu içinde üretimin bir parçası olarak konumlandırdığı politikasını devam ettiriyor. 25 Kasım’da platformlarında “kadına şiddet insanlık suçudur” söylemlerini yayarken 2024'ün sadece ilk 7 ayında 145 bin 885 kadın, Şiddetle Mücadele Hattı'na başvuru yaptığını görüyoruz.

 Politikaların ve kadın katillerinin el ele verdiği bu ülkede bizler kadınlar olarak üniversitelerimizde, evlerimizde ve sosyal ortamlarımızda mücadele etmeyi ve ses çıkarmayı bırakmadık, yine çareyi birbirimizde bulduk. Bu sene öldürülen ve şiddet gören kadınların arkasında olması gereken asıl kişi devlet ve yasalarken bizler kendimize şu soruyu sormadan edemedik: “Bizler eylemlerimizde ses çıkarırken her adım başı bizle olan devlet, bizler öldürülürken neredeydi?​”. Aklanan, iyi halle salınan veya hiç yargılanmayan faillere baktığımızda; bizzat Aile ve Sosyal Tüketici Bakanlığı tarafından ve daha sayısız siyasinin açıkça kadın düşmanı söylemlerini göz önünde bulundurduğumuzda durdukları yerin tam karşımızda olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek.

BİZ KADINLARA AYRILAN BÜTÇE 38 KURUŞTU!

 Hükümetin “Kadına şiddete sıfır tolerans” dediği bu yılda verilere baktığımızda totalde 424 kadın; eşi, babası, abisi ve nicesi tarafından katledildi ve sayısız kadın da evinde şiddet görmeye devam ediyor. Bu durumun kurbanı olan kadınların sözde sığınacağı yerlere gittiklerinde ve anayasal hakları olan hukuki işlem başlatmak istediklerinde bile kadının beyanı esas alınmazken, adreslerimiz faillerimiz için erişime açıkken bu sayılar artmaya da devam edecek. Sistematik şiddetten kurtulmanın bir çözümü olarak da bağımsızlığımızı elde etmeyi öne sürerken ve yoksulluğun kadını şiddete sürüklediğini söylerken her 2 kadından 1’inin çalışmadığını, bu sene ülkemizdeki kadın istihdam oranının %35.8 ile diğer ülkelerde olan %53.8 oranına göre bir hayli düşük olduğunu ve üstüne üstlük son haftalarda mecliste süregelen bütçe tartışmalarında iktidarın kadınlara reva gördüğü 38 kuruşu da görünce aklımıza gelen AKP hükümetinin kadınlara sadece sosyal anlamda değil ekonomik anlamda da elini kolunu bağlamak istediğidir. İş hayatına adım atarken özellikle emekçi kadınları mağdur etmek amacıyla bu sene MEB kararıyla kapatılan sayısız belediye kreşleri bu politikaların en bariz örneğidir.

2024 MÜCADELE DENEYİMLERİ İLE DOLUYDU!

Tek adam rejimin bizleri türlü yollarla baskılama ve susturma çabalarına rağmen özellikle öğrenciler olarak örgütlü mücadelemize sıkı sıkı sarıldık ve sayısız eylemlerle, yazdığımız yazılarla her birimiz güvende olana dek sokakları ve meydanları bırakmayacağımızı açıkça belirtmiş olduk.  Döneme başlarken canice katledilen Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner haberiyle Hacettepe’de, ODTÜ’de Ankara Üniversitesi’nde ve Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerimizde eylemlerle sesimizi duyurduk. Rektörlükten gelen baskılara ve gerici grupların protesto eden arkadaşlarımıza fiziksel şiddete kadar giden karşı çıkışlara rağmen mücadelemiz asla sönmedi. Eylemlilik sürecinden sonra Ankara’da ve İstanbul’da Kadın Çalışmaları Toplulukları olarak gündemi nasıl ele alabileceğimizi, kampüslerimizi nasıl daha güvenli yapabileceğimizi ve kadına şiddete karşı nasıl mücadele edebileceğimizi tartıştığımız bir forum düzenledik.

İŞÇİ KADINLARIN DİRENİŞLERİ BU SENE DAHA DA YÜKSEKTİ

Biz öğrenciler olarak kampüslerimizde mücadele ederken işçi kadınlar da seslerini çıkarmaktan geri durmadılar. Urfa’da Özak Tekstil Fabrikasında kadın işçilerin işten çıkarılmasıyla ve yine kadın işçilerin öncülüğünde başlayan direniş onca saldırıya, eylem yasağına ve tehdide rağmen günlerce devam etti ve fabrika çalışanlarının haklarını alamamasına rağmen bu sene son buldu. Fakat hukuki ve demokratik direniş hala devam etmekte. Türkiye’nin diğer bir yanı İzmir’de Agrobay Seracılık ’ta çalışan kadın işçiler ağır çalışma koşulları yüzünden direnişe girdiler ve haklarını almak için Ankara yollarına düştüler.

ENTERNASYONEL MÜCADELEMİZİ BÜYÜTMEYE KARARLIYIZ!

Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada enternasyonal kadın mücadelesi, 2024’te de sürdü. Özellikle bu sene gündeme gelen ve yıllardır süren Orta Doğu’daki emperyalizm savaşından yara alan Filistinli, Suriyeli ve daha nice kadınların; İran’da ve Afganistan’da baskıcı rejimle mücadele eden kadınların savaşı da gündemlerimizden eksik olmadı. Savaş politikalarından dolayı ülkelerinden göç etmek zorunda kalan ve ucuz iş gücü olarak kullanılıp insani olmayan şartlar altında çalışan, göçmen statüleri yüzünden gittiği ülkelerde en temel ihtiyaçlarına bile erişimi olmayan kadınlar hala yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. İran’daysa İslam rejimi hala kadınları baskılamaya, kadınlarsa son ana kadar direnmeye devam etti. Kasım ayında İran’da Ahu Deryayi adlı üniversite öğrencisinin soyunarak ahlak polisine karşı direnişi kadın mücadelesinin sembollerinden biri haline geldi.

Son olarak böyle zorlu süreçlerden geçmiş olan bu ülkenin ve dünyanın kadınları olarak bizler, her türlü baskıya ve söze karşı mücadelemizi son ana kadar bırakmayacağız ve her birimiz özgür ve güvende olana kadar öfkemizi söndürmeyerek örgütlü mücadelemize devam edeceğiz!

Evrensel'i Takip Et