25 Aralık 2024 05:54

Lenin’in gözünden Luigi Mangione

Berzan BAYHAN

Şişli/İstanbul

ABD’nin en büyük sağlık sigortası şirketi UnitedHealthcare CEO’su Thompson’ı öldüren 26 yaşındaki Luigi Mangione, küresel çapta büyük bir tartışmaya konu oldu. Taraflardan biri “ailesini düşün” sloganıyla eylemin yanlışlığı üzerinde dururken diğer taraf ABD’de metalaşan sağlık sisteminin sorunlarını teşhir etti. Bu akımlardan ikincisinin daha büyük bir karşılık bulduğunu ekleyelim. Luigi’nin eylemini tartışırken, ABD’deki sağlık sisteminin ciddi sorunları olduğunu görmezden gelmek büyük bir yanlışa düşmek olur elbette. Fakat bunun yanında yapılan eylemin, Lenin’in de oldukça eleştirdiği narodniklerin “bireysel terör” anlayışını yansıttığına dikkat çekmek gerekir. Yaşadığımız toplumdaki sömürü ilişkilerinin teker teker kişilerle sınırlı olmadığını, sistematik bir baskının olduğunu ve buna karşılık sistemi kökünden sarsacak kitlesel bir mücadele hattının benimsenmesi gerektiğini unutmamalıyız.

Şimdi gelelim Vladimir İlyiç Ulyanov’a, Stefan Zweig’ın “Mühürlü Tren”inin [1] sessiz makinisti, dünyayı sarsan devrimin önderi yani bizim bildiğimiz şekilde: V. İ. Lenin.

“‘Özgürlük’ büyük bir sözcüktür, ama sanayi özgürlüğü bayrağı adı altında en yağmacı savaşlar verilmiştir, emek özgürlüğü bayrağı altında çalışan halk soyulup soğana çevrilmiştir.” diye yazıyor Lenin “Ne Yapmalı?​” adlı eserinde. Bugün yanı başımızda tarihin “en yağmacı” emelleriyle kurgulanmış savaşlar, anlaşmalar ve ticari ilişkilerle beraber hayatımızın her alanı iktidarın en gerici aygıtlarıyla kuşatılmaya devam ediyorken, Leninizm’in rehberliğine ve belki de her birimizin sorduğu “Ne yapmalı?​” sorusuna Lenin’in bundan 122 sene evvel verdiği cevabı anlamaya ihtiyacımız var.

“NE YAPMALI?​” ESERİNİN ORTAYA ÇIKTIĞI KOŞULLAR

Tarih 1902. Rusya’daki rahipler dahil halkın her kesimi Çarlık hükümetinin korkunç politikalarından bıkmış ve 1917 Ekim Devrimiyle beraber toplam üç devrim girişiminden ilki olan 1905 Rus Devrimi’nin fokurtuları duyulmaya başlamıştı. Bir yandan mücadeleye ihtiyaç artıyor, ancak mücadele, hükümetin artık baskı harici devamlılığını sağlayamadığı her saniye devrimcilerin başını ezmeye çalıştığı günlere tanık oluyordu.

Sosyal-demokratlar (içlerinde Lenin’in de bulunduğu dönemin sosyalistleri) arasında fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştı. Mücadelenin sorunlarına dair uzlaşmazlıklara karşı gerçek Marksizm’in teorisiyle savaşmak gerekmekteydi. Belki 20. yüzyılda Rusya’daki devrimci hareketin iç çatışmalarını en iyi anlatacak cümle yine Lenin tarafından şu şekilde kaleme alındı: “... bu savaşımın biçimi, Marksizm uğruna bir savaşım olmaktan çok, ‘hemen hemen Marksist’ tümcelerle kendini maskeleyen küçük-burjuva teorilere karşı bir savaşımdır.” [2] İşte “Ne Yapmalı?​” bu yıllara damgasını vuran sorunlara bilimsel sosyalizmin, Marksizm’in cephesinden yüzlerce yıl sonrasına uzanan bir cevap anahtarıdır.

DEVRİMCİ TEORİ OLMADAN, DEVRİMCİ HAREKET DE OLAMAZ

2024 yılının son ayları; aniden yükselen, üniversite ve liselerde oldukça kitlesel kadın eylemleri ile öğrencilerin gözünde mücadeleyi pakladı ve tüm meşruluğuyla mücadeleye duyulan ihtiyacı gözler önüne serdi. Geçtiğimiz sene Zeren Ertaş’ın kaldığı Kız Öğrenci Yurdunun asansörünün bakımsızlığı nedeniyle yaşanan kazada hayatını kaybetmesi üzerine yaşanan eylemler de benzer bir biçimde seyretmişti. Hızlıca ortaya çıkan ve yayılan kitlesel “kendiliğinden” tepkinin önemi bu olaylarla tekrar tekrar görülürken, her sene gittikçe yoksullaşan, insanca yaşam ve eğitim hakkı elinden alınan gençlik kesimlerinin kalıcı birliklere, ÖTK’lere ve ortak bir mücadele çizgisine olan ihtiyacı da daha görünür bir hal aldı.

Lenin, “Ne Yapmalı?​” adlı kitabının “Yığınların Kendiliğindenliği ve Sosyal-Demokratların Bilinçliliği” isimli bölümünde bilinç olarak işçi sınıfının kendiliğinden ekonomik/sendikal mücadelesinden öteye geçemeyen “Ekonomistler” ile, mücadelenin teorik birikiminin bayrağını en ileriden taşıması gereken devrimci “Sosyal-Demokratlar” safında ideolojik bir savaşım vermişti.

Bu savaşım yalnızca Ekim Devrimi’ne giden yolda Bolşeviklerin ideolojik mücadelesinin güçlü bir anlatısını doğurmadı, bugün bizlere de her gün dönüp bakmayı, hatırlamayı gerektiren; özgürlüğümüzü ve yaşamımızı kazanmamız için örgütlenmenin, kalıcı birlik ve mücadele yollarının, bilimsel sosyalizmin ideolojisiyle dünyayı ve hareketi yorumlamanın önemine dair tarih tarafından defalarca doğrulanan tek cümlelik önermeyi bıraktı: “Devrimci teori olmadan, devrimci hareket de olamaz.”

LENİNİZM NEDİR?

“Leninizm’i açıklamak Lenin’in yapıtlarında özel ve yeni olanı, Lenin’in Marksizm’in ortak hazinesine kattığı ve Lenin’in adına kendiliğinden bağlı olan şeyi açıklamaktır.” [3]

Peki Leninizm nedir? Marksizm-Leninizm dediğimiz şeyin Marksizm’den farkı ne? Stalin, “Leninizm’in İlkeleri” kitabında Leninizm’i açıklamanın Lenin’in dünya görüşünü açıklamakla aynı şey olmadığını yazıyor. Lenin bir Marksist idi, ancak Lenin’in yaşadığı dönemde Marx ve Engels’inkine kıyasla çok daha gelişmiş ve tekelleşmiş kapitalist ilişkilerle emperyalistler arası paylaşım savaşları, eskiden farklı olarak artık kaçınılmaz olan işçi sınıfı devriminin ihtiyaç daha da hissediliyordu. Lenin, 1917 yılında yayımlanan iki büyük eseri “Devlet ve Devrim” ve “Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” kitaplarında tam olarak bu görevi yerine getirmiştir.

Leninizm, sadece “tüm maskeli küçük-burjuva ideolojilerine” karşı Lenin’in bilimsel sosyalizmin yılmaz bir savaşçısı olarak mücadelesini değil onu geliştirmesini de ifade eder. Kısaca Leninizm günümüzde, “proleter devriminin teori ve taktiği”dir.

1960’lı yıllarda Marksizm’in artık “dogmatik” olduğu ve yenilenmesi gerektiği gibi söylemlerle Marx’ın felsefesinin tarihe ve sınıfa bakışını bozuşturmaya çalışan, üstelik bununla yetinmeyip yerine koyduklarıyla ancak ve ancak burjuvazinin maskeli balosunda dans etmeye yüzü olabilecek post-modern felsefecilerden Lenin’in farkı, tam da budur. “Umutsuzluk ve karamsarlık, yıkımın nedenlerini kavrayamayan, çıkış yolu göremeyen, mücadele yeteneğini kaybetmiş olanlara ait bir sorundur” der Lenin. Bizler için tam da şimdi “ne yapmalı?​” sorusunun cevabı açıktır: Umutsuzluğa düşmemeli, tüm azmimizle mücadeleye ve bilimsel sosyalizme sarılmalı!

KAYNAKÇA:

[1] Stefan Zweig, “İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar” kitabındaki Mühürlü Tren adlı bölümde Lenin’in İsviçre’den Rusya’ya dönüşünü anlatır.

[2] V.İ. Lenin, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı

[3] J. Stalin, Leninizmin İlkeleri

Evrensel'i Takip Et