25 Aralık 2024 06:05

Sanat sermaye için

Yapay zekâ, kapitalizm altında sanatın yaratıcı ruhunu yok ederek, onu sermayeye hizmet eden, ucuz ve ruhsuz bir meta haline dönüştürüyor.

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

İletişim ve Tasarım Bölümü öğrencisi

Bilkent Üniversitesi

 

Kapitalizm altında her şey metalaşarak ruhsuzlaşıp kendi değerini kaybediyor. Bu metalar geçici hazların nesnesi haline gelerek bir süre sonra yerlerine yenilerinin geleceği şeylere dönüşüyorlar. Bu metalaştırma sürecinde sanatın da artık kaçacak pek bir yeri kalmadı. Türkiye’deki 368 sinema salonunun 84’ü Paribu Cineverse’ün altında işlediği CGV Mars Dağıtım’a bağlı. Bu yönüyle Paribu, Türkiye’deki bir numaralı zincir sinema salonu. Peki Paribu gerçekten sadece büyük bir sanat aşkıyla sinemayla ilgilenen bir kuruluş mu? Bu kuruluş tarafından sponsorlanan bir film festivaline giderseniz sizi bedavaya bir kahve, bir kova mısır ya da bir sinema bileti için Paribu’da hesap açmaya iten reklamlarla karşılaşmanız olası. Bir film sitesine kaydolmak umuduyla Paribu uygulamasını indirdiğinizde ise size kayıt için ev adresinizden kimlik numaranıza kadar her şeyi sormaya başlayacaklar. Ve o anda Paribu’nun bir sinema değil Bitcoin şirketi olduğunu fark edeceksiniz. En azından benim başıma sadece bedavaya bir kahve içmek istemişken gelen buydu. Sanat ve Bitcoin’in birleşimini gördüğümüz ilk senaryo bu değil maalesef. Birkaç sene öncesinde NFT’ler ortaya çıkmış ve sanat anlayışının körelmesinde çok büyük bir rol oynamıştı. Sahte bir telif hakkı iddiasıyla birçok insan sahip olma isteklerini bastırmak için kalitesiz ve özensiz “sanat eserlerini” internet üzerinden alıp satıyordu. Sanatın metalaştırılması maalesef bu kadarıyla kalmadı çünkü NFT’ler patladıktan, Kripto şirketleri sinema tekellerini elinde tutmaya başladıktan hemen sonra yapay zekâ tarafından üretilen imgeler dünyayı sarmaya başladı.

SANAT ÜRETİMİNDEN UZAKLAŞTIRILIYORUZ

Bilkent’in Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri de ironik olarak yaratıcılığın teşvik edilmesi gereken bu fakültede yapay zekanın olaya dahil olmasıyla yaratıcılıktan ve dolayısıyla sanattan uzaklaştırılıyorlar. Fakültede yeni açılan bir dersin duyurusu yapay zekâya yaptırıldığı çok belli, estetik kaygılardan tamamen kopuk bir görselle duyuruluyor. Öğrenciler ve akademisyenlere yaratıcılıklarını gösterebilecekleri yeni alanlar açılabilecekken yapay zekâ kullanımı ile fakültenin amacının tam tersi bir tutum alınıyor. İletişim ve Tasarım bölümü de maalesef giderek yapay zekanın pençesine düşerek film yapımını sanattan uzaklaştırıp sermayeye hizmet eden bir araca dönüştürmeye çalışan sistemi teşvik ediyor. Bölümde yeni açılan “Film Yapımı” dersi yapay zekayı film yapımında nasıl kullanabileceğimizi öğretiyor bize. İnsan eliyle yapılan her türlü sanat içerisinde belirli bir kültür barındırıyor, toplumsal ve tarihsel bağlamıyla bir anlatı sunuyor. Özellikle sinema farklı kültürel ögelerinin gösterimi için kullanılan en gelişkin sanat türlerinden. Bir sanat yönetmeninin, tasarımcının, editörün veya o filmin yapımında yer alan her bir insanın filme yaptığı her katkı ona yepyeni bir anlam ve değer katıyor. Bu işlerden birisi bile yapay zekâ ile değiştirildiğinde o filmin kültürel bağlamdaki değeri de düşüyor. İnsanların yaratıcılığından doğan sanat, insandan uzaklaştıkça sadece alınıp satılan bir meta olarak karşımıza çıkmaya başlıyor. Asırlar boyunca insanların duygularını, anılarını, düşüncelerini dışa vurmak için kullandığı bir araç olan sanat; yapay zekâ ile yaratıcı unsurdan uzaklaştırılıp ucuza mâl etmeyi gözetilen bir ürün haline geliyor ve insanların kendilerinden, birbirlerinden yabancılaşması da kaçınılmaz oluyor. En sonunda sanatı yapan robotlar, bu eserleri satmaya çalışan da insanlar oluyor.

KAPİTALİSTLERİN YAPAY ZEKAYI DESTEKLEMELERİ DE TESADÜF DEĞİL

X gibi uygulamalarda Elon Musk gibilerinin yapay zekâ tarafından yapılan sanat ve benzeri tüm işleri desteklemeleri de bir tesadüf değil. Bu şekilde sanatçılara para ödemek zorunda kalmadan ürettikleri basit ve ruhsuz imgeleri sadece uygulamaların arayüzlerini doldurmak ya da reklam yapmak için kullanıcıların önüne sunabiliyorlar. Daha önce NFT’leri kullanıp Bitcoin trenine de en önden atlayan Musk, bu sefer yapay zekayla yapılan imgelerin reklamıyla uygulamasını dolduruyor. Bundan geriye ise işsiz kalan sanatçılar ve sanat anlayışını tamamen yitirerek anlamsız imgelerle sanat ihtiyacını doyurmaya çalışan bir halk, bütün bunlardan servet birikimi rekorları kıran Elon Musk kalıyor. Düşününce yapay zekâ gerçekten bu kadar kötü bir şey mi? Kapitalizmin altında evet. Hayatımızı kolaylaştırmak için kullanılabilecek bu araç, kapitalistlerin tekelinde bulunarak üretim süreçlerinde bir artış yaratsa da bizlerin payına düşeni artırmanın aksine emek sömürüsünü derinleştirmek için kullanılıyor. Bu tarz teknolojik mucizeler sermaye elinde yalnızca kendi çıkarını artırmanın araçlarına dönüşüyor. Sanat üretim sürecini neredeyse bir köle pazarı hâline getirmeye, bütün yaratıcı unsurları tahrip edip estetik kaygıyla bağımsız daha ucuzun arandığı bir markete dönüştürüyor. Sermayenin elinde bulundukça, yaratıcı süreçlere ek katkılar sağlayabilecek olan bu araç, bütün sanatkâr sürecin yerini alıyor. Sonuç olarak, bu gibi teknolojilerin insanların yaratıcılığını kısıtlayacak, tüm gördüğümüz imgeleri, düşüncelerimizi tek tipe indirecek amaçlarla kullanılması kaçınılmaz hale geliyor. Sanat sanat için değil, sanat toplum için hiç değil. Sanat artık tamamen sermaye için.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Milliyetçilik çağında gazeteciliği savunmak

SONRAKİ HABER

Ağır hasta mahpus kardeşler için duyarlılık çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa