İktidarın hayaleti fakültelerde geziyor
Bütçenin öğrenciye ayrıldığı, eğitimin bilimsel, eşit ve demokratik olduğu bir gelecek için hep beraber el ele verelim ve hakkımız olanı aldığımız bir gelecek inşa edelim!
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Y. Kaan DURKUT
İstanbul Üniversitesi
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde kulüp faaliyetleri geçtiğimiz hafta, benzerlerine aşina olduğumuz ve son zamanlarda çokça gördüğümüz şekilde tepeden inme bir kararla hiçbir kulüp mensubuna sorulmadan, bildirilmeden ve habersizce dekanlığın okulun panosuna asmış olduğu bir A4 kağıdıyla tescillenerek “faaliyetlerin okul saatlerince sınırlandırılması gerektiğini” ifade eden bir duyuru yaptı ve öğrenciler bir kez daha eğitim haftasına iradelerine ket vurulu bir şekilde başladı. Orta vadeli programın, personel yetersizliğinin ve kamuda tasarruf tedbirlerinin bahane edilerek her çeşit düşüncesizliğin, işçi-emekçi ve öğrenci karşıtı “tedbirlerin “havada uçuştuğu bu dönemde; mevcut tek adam rejimi, bir kez daha karşısında konumlanmış olarak bulabileceği her çeşit fikir ve düşünce platformunun varlığına engel olabilmek adına ülkenin dört bir yanında üniversitelerdeki ayakları olan rektör ve dekanlığın imkanlarını kullanarak bizlerin hak ettiğimiz imkanlardan maruz kalması için elinden geleni ardına koymayı ihmal etmiyor. Bulduğu her fırsatta köklü geçmişiyle övünen İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, sadece son bir haftada değil, dönem başından itibaren kendi ilkeleriyle çelişen uygulama ve söylemlerle iç içe bulunmakta ve bünyesindeki öğrencileri kronik bir şekilde mağdur etmektedir. Dönem başından beri taleplerimizin göz ardı edildiği bir ortamda, fakültemizdeki bütün eksiklere rağmen susmadan ve taleplerimizi her daim sürdürerek ilerlettiğimiz mücadelemizde, bugün bu mücadelenin daha geniş kesimlere ulaşmasını sağlayan kulüplerin faaliyetlerinin kısıtlanıyor oluşu, öğrencilerin okulla olan ilişkilerini zayıflatmak, sistematik bir şekilde okulu sadece derse gelip gitmek üzerine kurulu bir araç olarak görmek, kollektif bilinci ve öğrenciler arası dayanışmayı azaltabilmek ve en önemlisi de sisteme uygun bireyler yetiştirmek adına atılmış haince bir karardır. Tek adam yönetiminin okullardaki ayaklarını aktif bir şekilde kullanarak kendi karanlık gölgesini öğrencilere ait olan koridorlarda, amfilerde ve dersliklerde var etmenin yollarını uzunca bir süredir amaçlamakta olduğunu bugün hiç olmadığı kadar fazla anlıyoruz.
KARARA DAİR ÖĞRENCİLER NE SÖYLÜYOR?
Okulumuz Radyo, Televizyon ve Sinema bölümü öğrencilerinden Emin, kulüplerin faaliyetlerinin kısıtlanmasının etkilerinden şöyle bahsediyor “Zaten bize sağlanmayan imkanları biraz da olsa kendi kendimize sağlamak için kulüplerde görev alıyoruz. Bu da elimizden alınınca gerçekten okula imza atmak için gelmiş olacağız”.
Bir başka sıra arkadaşımız Poyraz da “Alınan bu kararın fakülteme olan aidiyet hissimi ve bununla beraber de üniversite hayatına olan tutkumu azaltacağını düşünüyorum” diyerek ekliyor. Bunun yanı sıra kendisine bu yasakların sebeplerinin neler olabileceğini sorduğumuzdaysa son zamanlarda aktif olarak mücadelesini sürdürdüğümüz ÖTK sürecinin de bunda bir payı olabileceğini ekliyor “Yasaklamalar için gösterilen sebep yeteri kadar güvenlik personeli istihdam edilememesi, ancak bunun altında üniversite yönetiminin cebini doldurma isteğinin yattığını düşünüyorum. Başka bir açıdan, gerçekleştirmek istediğimiz öğrenci temsilcilikleri için topladığımız dilekçeler de dikkatleri çekmiş ve öğrenci dayanışmasından korkmaları böylesi basit ve haksız bir korkutma yöntemine başvurmasına sebep olmuş olabilir”
KULÜPLER DE FAKÜLTELER DE BİZİMDİR!
Her defasında anlıyoruz ki, bizi susturmaya çalışan bu rejimin çarkları ne kadar büyük olursa olsun, bizler bir bütün olarak sesimizi duyurabileceğimiz, direnebileceğimiz ve birleşebileceğimiz platformlar oluşturabilirsek eğer, zorlukların üstesinden gelebilir ve hayalini kurduğumuz bir geleceğe, daha insanca bir yaşama ve özünde temel haklarımıza erişim sağlamayı başarabiliriz. Bugün İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri fakültenin hali hazırda dış kapının dış mandalı tanımlamasına uyan görüntüsünün yarattığı olumsuz havaya rağmen tepkilerini diri tutmalı, öfkelerini doğru konsolide etmeli, kendilerini temsil ve ifade edebilecekleri her çeşit platforma “yeniden” sahip olabilmek için hiç olmadığı kadar yan yana durmalı ve haklı mücadelelerini sürdürmelidirler. Kulüpler ve fakülte her daim öğrencilerin olmuştur ve bunun böyle kalacağı unutulmamalıdır. Bütçenin öğrenciye ayrıldığı, eğitimin bilimsel, eşit ve demokratik olduğu bir gelecek için hep beraber el ele verelim ve hakkımız olanı aldığımız bir gelecek inşa edelim!