Fransa’da geçmişe dönüş kabinesi
Bayrou hükümeti, Fransa’nın işçi sınıfına hiçbir şey sunmuyor, aksine durumu daha da zorlaştırıyor.
Fotoğraf: Mustafa Yalçın/AA
Ali Rıza YILDIRIM*
Fransızların Noel yemeğini hazırlamaya ve çocuklarına son hediyelerini almaya odaklandığı bir dönemde, yeni hükümetin bileşimi açıklandı. Başbakan François Bayrou’nun hükümeti, Fransa’yı bugün bulunduğu duruma getiren eski siyasi figürlerin yeniden sahneye çıkışını simgeliyor. Bu kabine, sağ ve merkez arasında bir uzlaşma olarak kendini tanıtmaya çalışsa da aslında gerçek bir ilerleme yerine geçmişe bir dönüşü ifade ediyor. Manuel Valls, Gérald Darmanin ve Élisabeth Borne gibi isimlerin geri dönüşü, ülkede kırılmalar yaratan politikaların devam edeceğinin bir işareti.
VALLS: SOLA İHANET
Manuel Valls, eski Fransa Başbakanı (2014-2016), sola ihanetin bir sembolüdür. Sol ideolojilerle anlaşmazlıklar nedeniyle Sosyalist Partiden (PS) ayrıldıktan sonra birçok seçim kaybetti ve partisinin şampiyon görüntüsünü yok etti. Bir süre siyasi kariyerini Katalonya’da sürdürmeye çalıştı fakat orada da bir başarı elde edemedi. Bugün sağa kaymış bir hükümetin parçası olarak, Deniz Aşırı Topraklar Bakanı olarak atandı. Yani bugün yoksulluk, susuzluk ve son olarak kasırga krizi yaşayan Mayotte Adası’ndaki sorunlardan sorumlu olacak. Bu nedenle Valls’in atanmasına özellikle sosyal medyada çok fazla tepki yarattı. Bu geri dönüş, politikadaki değişimlerle ve halk desteğindeki kayıpla dolu bir geçmişi hatırlatıyor. Valls’in bu kabinedeki rolü, onun sol tabandan tamamen kopmuş olduğunun ve halkla bağlarının ne kadar zayıfladığının da bir kanıtı olarak görülmeli. Ne sol ne sağ ne kurumlar ne de halk tarafından sevilen birine bakanlık sorumluluğu verilmesi, Bayrou hükümetine olan talebin ne kadar düşük olduğunu da simgeliyor. Bayrou ise BFM televizyonundaki açıklamasında, “Ben Valls gibi biraz kamikaze ve cesur insanları hoş görürüm” dedi.
DARMANIN VE RETAILLEAU: BASKICI POLİTİKA
Bu hükümetin diğer iki önemli figürü adalet bakanı olarak atanan Gérald Darmanin ve içişleri bakanı olarak atanan Bruno Retailleau olacak. İkisi de özgürlüklerin aleyhine baskıcı politikalar benimsemiş bakanlık kariyerlerine sahip. Darmanin, eski içişleri bakanı olarak sendikalara karşı otoriter tutumu ve göçmenlere yönelik sert söylemleriyle tanınıyor. Retailleau ise Cumhuriyetçiler Partisinin (LR) Senatodaki grup başkanı olarak özellikle göçmen karşıtı politikalarıyla aşırı sağa yakın bir duruş sergiliyor. Bu iki isim, Fransa’yı daha kapalı ve güvenlik odaklı bir toplum haline getirmeyi hedefliyor.
BAYROU-LE PEN-MACRON ÜÇLÜSÜ: BİRLEŞEN SAĞ
Bu hükümetin kurulması kolay olmadı ancak sonuçta François Bayrou, aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) Lideri Marine Le Pen’in karşı çıkmayacağı isimlerle kabinesini kurdu. Sonuç olarak, Bayrou’nun merkezci yaklaşımı, sağın sert kanatlarıyla birleşti, Macronist politikalarla harmanlandı ve bu durum, aşırı sağa daha fazla ağırlık veriyor.
Sağcı Siyasetçi Xavier Bertrand’ın, adı geçmesine rağmen Le Pen ile kişisel sürtüşmeleri nedeniyle hükümete dahil edilmemesi de bu koalisyonun dinamiklerini açıkça gösteriyor. Bertrand dışlanırken sağın diğer güçlü figürleri bu kabinede yer buldu. Bu durum, Fransa’daki en zengin kesimlerin çıkarlarını savunan ve halkın en zayıf kesimlerini göz ardı edecek bir politikayı işaret ediyor.
EMEKLİLİK REFORMUNDA DEĞİŞİKLİK YOK
Bu hükümetin Fransa’nın ekonomik geleceğiyle ilgili vaatleri, büyük ölçüde Macron dönemindeki politikaların devamı niteliğinde. 2023 yılında kabul edilen emeklilik reformu hâlâ geçerli ve iptal ya da askıya alınma gibi bir adım atılmayacak. Hükümetin öncelikleri arasında asgari ücretin veya emekli maaşlarının artırılması yer almayacak. Bayrou hükümeti, halkın en ihtiyaç duyduğu reformlara değil, devlet borçlarını azaltmaya odaklanacak. Ancak bu vaat de büyük şirketlerin ve zenginlerin çıkarlarını koruma amacı taşıyor. En savunmasız kesimler, özellikle işçiler ve emekliler, bu politikadan olumsuz etkilenecekler. Hükümet, sosyal eşitsizliklerin kökenlerine inmek yerine kamu harcamalarını kısıtlamaya devam edecek.
EMEKÇİLERİN BU HÜKÜMETTEN BEKLENTİSİ OLAMAZ
Bayrou hükümeti, Fransa’nın işçi sınıfına hiçbir şey sunmuyor, aksine durumu daha da zorlaştırıyor. İşçilerin ve emekçilerin haklarını savunacak hiçbir politika bu kabineden beklenmemelidir. Çözüm, işçilerin ve emekçilerin kendi çıkarları etrafında örgütlenerek, bu hükümetin ve patronların baskılarına karşı koymasıyla gerçekleşir.
*Walter Fabrikası CGT Delegesi, Bas-Rhin Bölgesi CGT Metalurji Sendikası Yöneticisi