Diyarbakır'da seçilmişlerin 8 ayı: Kayyım tahribatıyla mücadele, yapılanma, yeni hizmetler
Sekiz yıl boyunca kayyımla yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini 31 Mart yerel seçimlerinde geri alan DEM Parti’nin Eş Başkanı Doğan Hatun, görevdeki 8 ayı değerlendirdi.
Fotoğraf:MA
Elif Ekin SALTIK
Diyarbakır
8 yıl boyunca kayyımla yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini 31 Mart yerel seçimleri sonrası yüzde 65 gibi yüksek bir oranla alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) Eş Başkanlar Serra Bucak ve Doğan Hatun, her toplantıda bir enkaz devraldıklarını belirtiyor. Seçimlerin üzerinden 8 ay gibi bir süre geçti. Hem kayyımın kimi icraatları ortaya çıktı hem de belediyenin hizmetleri hız kazandı. Evrensel gazetesi olarak Eş Başkan Doğan Hatun ile geçen süreçte neler yaptıklarını ve 8 yıllık enkazı konuştuk.
Göreve başlamanız üzerinden 8 ay geçti. Kayyımdan devraldığınız görevde geçen 8 ayda neler yaptınız, nasıl bir sistem oturttunuz?
Öncelikle büyük oranda birimlerin daire başkanlarını, müdürleri değiştirdik. Bir seçim beyannamemiz vardı zaten, odak grup toplantılarımızı yaptık, 7 ilçenin seçim döneminde bize gelen sorunlarını not almıştık, öngörülerimiz de vardı, tabii bir de halkın ihtiyaçları… Ortaya bir şey çıktı. 2025 yılı bütçemizi belirledik. 2016 yılı ile birlikte yarım kalan işlerimiz vardı, onların hepsini tekrar ele aldığımız bir dönem oldu. Dil müdürlüğümüz vardı, kültür alanımız vardı, kayyım buraları komple bertaraf etmişti, bunları yeniden şekillendirdik. Zorlanıyoruz da açıkçası, nitelikli insan kaynağı kalmamış. 8 yıla dönüp baktığımızda ciddi tahribat var. Temel sorun da insan tahribatı, yoksa bir kanalizasyon borusunu tamir etmek çok zor değil. Ancak bir insanı o perspektife getirmek uzun soluklu bir şey. 8 yıl boyunca bu kamu kurumunun kamuya hizmet etmemek üzerine örgütlenmiş bir hali vardı.
‘"BÖLGEYİ KAPSAYAN AFET KOORDİNASYON MERKEZİ PROJEMİZ HAZIR"
5 bine yakın insan çalışıyor belediyede. Toplumsal cinsiyetten tutun temel mesleki eğitimlere kadar kurum içi mesleki eğitimlere hız verdik. Bu 8 ayda gözle görür bir toparlama yaşadık. Belediyenin partilerden bağımsız temel hizmetleri var, içme suyu getirme, çöp toplama, kanalizasyon hizmeti, yol yapma vb. Bunlar yapılmak zorunda, hiç hizmet yapılmamış, var olanı bile koruyamamışlar. Üstüne bir de deprem yaşandı. Diyarbakır’da bir afet koordinasyonu merkezi yok mesela. Afet Daire Başkanlığı açılmış ancak faal bir durum yok. Bölgenin en büyük kenti, herkesin yolunun düştüğü bir kent bura, deprem bölgesiyiz ve bununla ilgili hızlı bir aksiyon geliştirebileceğimiz yapı kurmamız gerekiyordu. Şimdi afet koordinasyonu merkezi kurma projesi çizdiriyoruz, bitme aşamasında. Bir bütçe de ayırdık. Ayrıca sadece deprem için değil, diğer doğal afetler için de bir hazırlık aşamasına girdik. Engelli Daire Başkanlığımızı kurduk. Kadın Politikaları Daire Başkanlığımız var. Daha önce sanki bambaşka bir ideolojiye bürünmüş, kadının özgür yaşamının içerisinde bir birey olarak görmeyen bir yapı ve biz bunu tamamıyla eledik. Yine sosyal hizmetler bütçemizi, kültür bütçemizi artırdık. 2025 yılı bütçesini planlarken tüm bu alanlar açısından adil bir bütçe ayarlamaya çalıştık. 16 milyar bir bütçe ön görüyoruz. 2023’te 12 milyarlık bir bütçe. Öngörülmüş, gerçekleşen 9 milyar kadar olmuş. Bu yıl 16 milyarı zorlayacağız.
Ulaşım bir kriz, aynı zamanda yoksulluk ve işsizlik kentin en önemli sorunları arasında. Buralara dair ne gibi çalışmalarınız oldu?
Müthiş bir yoksulluk, işsizlik var. İlçelerde kalkınma projeleriyle hızlı bir üretim süreci yürütmeye çalışıyoruz. Ekonomik krizle mücadele edebilecek yapıları hızlı yapıp pratiğe döküyoruz. Sosyal kartı devreye soktuk, bir kereye mahsus 12 bin aileye aile başı bin lira katkı sunduk. Gıda desteğimiz sürüyor. Engellilere sandalye, beyaz baston ve benzeri cihazları veriyoruz. Bu sene Diyarbakır’da üniversiteyi yeni kazanmış 3 bin 662 genç için bir dönem boyunca 3 taksit şeklinde toplamda 55 milyonu aşkın bir bütçe ayırdık. Ulaşımla ilgili ciddi sorunlarımız var, 14 yeni otobüs aldık. Aslında bizim talebimiz 82 otobüstü, ancak hurdaya çıkan 14 otobüsümüz kadar talep edebildik. İtfaiye araçlarımız eksikti, onları tamamlıyoruz. Tarımsal yangınlar, anız yangınları oluyor, birkaç yerde müfreze kurmak istiyoruz. TOKİ’nin deprem konutları yaptığı Oğlaklı Mahallesi’nde bir itfaiye birimi kurmak zorundayız.
Çok dilli kreşler olan Zarokistanlar önemli hizmetlerden biriydi. Birkaç ay evvel hedef de gösterildi. Bu deneyim nasıl sürüyor?
Bugün Diclekent’te ve Silvan yolunda olmak üzere iki Zarokistan var. Her ikisi de kapasitesinin üstünde, 10 tane de olsa yoğun talep olur. En çok talep olan alan orası. Orada da yer sorunu ortaya çıkıyor. Belediyenin 1 m2 arsasını bırakmamışlar, bir şey inşa edemiyorsun. Bir de tasarruf tedbirleri çıkarttılar, adım attırmıyorlar. Belediyenin en önemli hizmetlerinden biri de sosyal politika. Bir yapın olmazsa, sosyal yaşam alanları kurmazsan, insanları bir araya getirmezsen, fikir tartıştırmazsan nasıl olacak? İşin kurumsallaşması, bilinç düzeyinin yükselmesi, topluma hizmet edip üretebilmesi için mekanların olması gerekiyor. Bütün mekanları alınmış, yeni mekan yapmana izin verilmiyor. Kötülük yapıyor yani. Biz ekstra bütçe de talep etmiyoruz, mevcut bütçemizi kullanıyoruz.
"SADECE BÜYÜKŞEHİRE İŞ BAŞVURUSU 30 BİN KİŞİYİ AŞMIŞ DURUMDA"
Halk lokantalarına da talep epeyce yoğun gibi…
Şu ana kadar iki halk lokantası açtık. Üçüncüsünü de Sur’da açacağız. Lokantalara gidin bakın, halk ne kadar yoksul, görünüyor. Çok büyük talep var. Olağanüstü bir durumda 5 bin kişiye yemek çıkaracak aşevi kurduk, her şeyiyle hazır durumda şu an. Halk lokantalarına bu aşevinden yemek çıkıyor. 800 kişilik yemek çıkıyor şimdi. Yine halk ekmek fırını kuracağız. İnsanların açlığına yoksulluğuna dokunmaya çalışıyoruz. Yoksulluk had safhada burada. İş başvurusu 30 bin kişiyi aşmış durumda. Ki bu sadece büyükşehire yapılan başvuru sayısı, ilçe belediyelerimiz de böyle. Utanan, sıkılan, başvurmayan da en az o kadar vardır. Sosyal yardımlar için de ciddi bir başvuru var.
"İLERİ TEKNOLOJİYİ SİNYAL KESİCİ NEDENİYLE KULLANAMIYORUZ"
Ulaşım meselesine dönersek, raylı sistem üzerinde duruyordunuz. Son durum nedir?
Raylı sisteme dair sayısız görüşmeler yaptık, direkt hayata geçirebilmek için. Geçen hafta Çin’den bir ekip geldi. Raylı sistem Osman Baydemir döneminden gelen bir hikaye. Hiçbir şekilde devlet, Ulaştırma, Hazine Bakanlıkları garantörlük vermiyor ve hiçbir belediyenin bunu tek başına yapabilecek bütçesi yok. Dış borçlanma üzerinden 2040 yılı ulaşım ana planımız var. Kayyım döneminde durak planları üzerinde güncellemeler yapılmış, Cumhurbaşkanlığı stratejik yatırım planlaması içerisine yer almış. Biz de ilgili yatırım birimleriyle görüştük, yeniden bir fiyat revizyonu yaptık, onaylattık. Şu an kaynak arayışındayız. Eksik olan başka bir şey de belediyenin içerisinde projeyi yönetebilecek yetkinlikte bir ekibimiz yok. Bu alanda yetkin birkaç kişiyi istihdam edebilmek için arayışımız var. Artık bu konuda da çok ileri bir teknoloji var, şoförsüz, elektrikli sistemler. Ancak burada sinyal kesiciden kaynaklı o araçları kullanma şansımız yok. Bugün akıllı durak sistemini hayata geçirdik, sinyal kesiciler nedeniyle sistemi birbirine entegre edemiyoruz. Araçlar kamu kurumlarının olduğu yerlerden geçtiğinde sıkıntı yaşanıyor. İleri teknoloji ile akıllı kentler yaratmak, teknolojiyi doğru kullanmak isterken bu tür engeller nedeniyle kimi şeyleri de kolaylıkla hayata geçiremiyoruz.
"İFTAR ÇADIRINDA DAHİ YOLSUZLUK YAPMIŞLAR"
8 yıllık bir kayyım sürecini devraldınız ve 8 ay geçti. Bu aylarda kayyımın karnesi ne oldu, nasıl bir tablo ortaya çıktı?
Yazın sineklerle, haşerelerle mücadele için ocak ayının sonu, şubat ayının başında kuluçka dönemi denilen dönemde bir ilaçlama yapılmak durumundaydı, 2024 yılında bunu yapmamışlar, seçimi kaybedeceklerini bildikleri için. Bizimle halkı karşı karşıya getirmek istemişler. Bu tamamen sabotaj, halkın sağlığını tehlikeye atılması demek. Kuluçka sonrası kurutamadığın için fazla ilaç kullanmak zorunda kalmak da halk sağlığının tehdit etmek demek. En son DÜ Veterinerlik Fakültesi profesörleriyle çözüm aradık yaşanan halk sağlığı sorununa. 15-20 milyonluk bir ihale ile bu sorunu çözmek varken 150 milyon da ayırsan çözemiyorsun sorunu. Sağlık İşleri Daire Başkanlığına soruşturma başlattık, sürüyor. Resmiyette konuşmuyorlar ama arka planda ‘Neticede çalışanız, talimatlı çalışırız. Bize yapmayın denildi’ diyorlar. İftar çadırında dahi yolsuzluk yapmışlar. Özetle söyleyecek olursam kayyım gelip oturmuş koltuğa, ayağını üst üste atmış, sonsuz egosunu tatmin etmiş herkes üzerinde. Ve bütün yolsuzluk çarklarının plan projelerini çizmişler. En az 30 yıl boyunca bu topluma hizmet ettirmeyecek bir yapıyı çok profesyonel biçimde kurmuşlar. Yolsuzluk yöntemlerini duyunca şapka çıkarıyor insan.
Kronik sorunlar ileri düzey şeyleri konuşmaya fırsat vermiyor. Bir kanal temizliği dahi yapılmamış. İtfaiyenin ayrıca eğitime ihtiyacı var. Maalesef kendi kaderine terk edilmiş ora da. Halkın can mal güvenliğine emanet edilen itfaiye erleri yandı kayyım döneminde bu kentte, kıyafetleri yangına dayanıklı olmadığı için. Yol dairesinin bütün yapısı müteahhitlere hizmet etmek üzerine dizayn edilmiş ne bir araç gereç bırakılmış ne bir asfalt yapma becerisi bırakılmış. Kurumu tamamıyla müteahhitler ve yolsuzluk üzerine kurulmuş bir yapıya dönüştürmüştür.
Bütün bunlara dair hukuki girişimleriniz oldu mu?
Tespit ettiğimiz bütün usulsüz işler hakkında soruşturma açtık, açmaya da devam ediyoruz. İnanıyorum ki 2 yıl sonra daha da somut şeyler çıkacak ortaya. Şimdi kendi iç mekanizmamız, soruşturma mekanizmamız, iç denetimimiz var, teftiş grubumuz var. Defalarca müfettiş talep ettik ayrıca usulsüz işler, yetki dışında kullanılan yetkiler ortada. Örneğin bir bina bir daire başkanının keyfine göre TÜGVA’ya verilmiş. Kayyımın dahi bilgisi yok. Yetkisi dışında yetki kullanmış. Kamu malına zarar, görevi kötüye kullanma ne dersen var. Bakanlıkların, müdürlüklerin bütçeleri olmasına rağmen belediyenin bütçesiyle yapılar devredilmiş. Bu rantın, talanın karşısında duracak ne bir savcı ne bir hakim ne bir Sayıştay denetçisi ne de İçişlerine bağlı bir müfettiş var. Gelen müfettiş de bizim geldiğimiz 2 ayın denetimini yapıyor. Biz daha kurumlardaki bütün arkadaşlarımızın adını bilmiyoruz.